Kızıldere Katliamının 49. yılı.. On'ların direniş ruhu esin kaynağımızdır

30 Mart 2021
Kızıldere Katliamının 49. yılı.. On'ların direniş ruhu esin kaynağımızdır

On'lar, Türkiye halklarının devrimci evlatları; emperyalizme, kapitalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı ortak tutum aldılar. Bağımsız, gerçekten demokratik ve sosyalist bir Türkiye için mücadele ettiler. Bu uğurda çıktıkları yolda Kızıldere'de toprağa düştüler. Bugün tek-adam diktasına, faşist cumhur ittifakına karşı mücadelede, On'ların teslimiyete prim vermeyen direniş ruhunu kuşanmaya, bu ruhla cüret etmeye ihtiyacımız var.

Mihri Belli'nin yıllar önce söylediği gibi:

''Bu bakımdan Mahir'in ve Kızıldere eylemine katılmış olan arkadaşlarının devrimci özveri ve direniş ruhu, bizim için bir esin kaynağıdır ve o ruhu yaşatmakla yükümlüyüz ama o dönemde bir örgüt modeli aramak boşuna gayrettir. Aynı şekilde Mahir'in son yazılarında ileri sürdüğü bazı tezler de eleştirici bir yaklaşımla ele alınmalıdır.

Biz Kızıldere’yi anarken Mahirlerin, Cihanların derin halk sevgisinden kaynaklanan devrimci özveri ve dayanışma örneği davranışlarını selamlıyor ve onların direniş ruhunu saflarımızda yaşatma kararlılığını vurguluyoruz. Ve bu duygular içinde Beranger'in şu dizeleriyle genç kuşaklara sesleniyoruz:

Yolun düşerse kıyıya bir gün                                                                             

Ve maviliklerini enginin seyre dalarsan  

Dalgalara göğüs germiş olanları hatırla                                                             

Selamla, yüreğin sevgi dolu                                                                                  

Çünkü onlar fırtınayla çarpıştılar                                                                             

Eşit olmayan savaşta                                                                                                 

Ve dipsizliğinde enginin yitip gitmeden                                                                   

Sana liman gösterdiler uzakta.”

(TıklaKızıldere'ye Varan Yol, 1997

**

30 Mart 1972’de,  Türkiye devrimci ve sosyalist hareketinin önderlerinden Mahir Çayan'ın da içlerinde olduğu on devrimci, Tokat Niksar’ın Kızıldere köyünde kuşatıldıkları kerpiç bir evde katledilmesinin üzerinden 49 yıl geçti.

12 Mart 1971 muhtırasının ardından yakalanan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmesini engellemek isteyen THKP-C ve THKO üyesi devrimciler Ünye’deki NATO Radar Üssü’nde görevli iki İngiliz ve biri Kanadalı üç teknisyeni kaçırdı.

Eylemi, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi kurucularından Mahir Çayan, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Hüdai Arıkan, o dönem Dev-Genç Genel Başkanı olan Ertuğrul Kürkçü, THKO lider kadrolarından Cihan Alptekin gerçekleştirdi.

''Bizi Kızıldere’ye götüren şey Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmelerine imkan vermemek, onların asılmalarını öylece elleri kolları bağlı şekilde izlemek yerine bir şey yaparak onu durdurmak kastıydı.'' (Tıkla: Ertuğrul Kürkçü anlatıyor)

DEVRİMCİLERİN BULUNDUĞU EV AĞIR SİLAHLARLA KUŞATILDI

Grup, kendilerini Tokat’ın Niksar ilçesindeki Kızıldere köyünde bekleyen Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp ile buluştu. 11 devrimci ve üç rehine köyün muhtarının evinde gizlendi.

Güvenlik güçleri 30 Mart sabahı devrimcilerin ve rehinelerin bulunduğu evi kuşattı.

Ankara Merkez Komutanlığı’ndan Tümgeneral Tevfik Türün tarafından yönetilen operasyonda, 70’li yılların iç savaşını tezgahlayan kilit isimlerden MİT’çi Mehmet Eymür infaz timinin başındakilerdendi. Helikopterler ve ağır silahlar kullanıldı.

Kuşatılan devrimcilerin lideri Mahir Çayan çatıya çıkıp güvenlik güçlerine seslenerek teslim olmayacaklarını söyledi.

NİHAT ERİM:  YAKIN O KÖYÜ, BİR KÖY EKSİK KALSIN ,NE ÇIKAR

Zırhlı araçlar ve ağır silahlarla donatılmış binlerce asker ve polisin kuşattığı devrimciler, “teslim olmalarına” dönük çağrılara, emperyalizme ve faşizme karşı öfkelerini ifade eden sloganlar ve marşlarla yanıt verdiler. 

Bu sırada makineli tüfeklerle eve ateş açıldı ve Mahir Çayan başına isabet eden bir mermiyle hayatını kaybetti.

Çatıya açılan ateşin ardından güvenlik güçleri eve ağır makineli silahlar, havan topları ve roketatarlarla saldırdı.

Saldırı sona erdiğinde delik deşik olan evdeki on devrimci ve üç rehinenin hayatını kaybettiği anlaşıldı.

Devrimcilerden bazılarının canlı yakalandıktan sonra kurşuna dizildiği ortaya çıktı. Mesela, köylüler, Saffet’in (Alp) karnında şarapnel parçasıyla yaralı olarak dışarı çıkarıldığını gördüler. Dönemin Başbakanı Nihat Erim, yayınlanan günlüklerinde bunu itiraf etti. Erim anılarında “Çatışmadan sağ kurtulan var,” demişti. 

Erim’in “Yakın o köyü, bir köy eksik kalsın, ne çıkar,” dediği rivayet olunur..

Dev-Genç Başkanı Ertuğrul Kürkçü ise 2 gün sonra roket atarın çökerttiği samanlığın altında yapılan arama sırasında yaralı olarak bulundu.

30 Mart, Kızıldere: Direnişin ve devrimci dayanışmanın destanı

Türkiye sosyalist ve devrimci hareketinin tarihinde “Kızıldere Katliamı” olarak bilinen olay, gerçekleşmesi ve gelişmesi sürecinde Türkiye’de ve Türkiye dışında büyük tepkilere yol açtı. Ancak yapılan bütün yanlış bilgilendirme, saptırma ve spekülasyonlara karşın devletin bu “katliam”ı savunması ve meşrulaştırabilmesi mümkün olmadı. Halkın vicdanı Kızıldere’de öldürülenlerin yanında yer aldı. 

Bu noktada şunu da söyleyebiliriz.  12 Mart darbesini 12 Eylül'den ayırd eden en önemli özellik halkın devrimcileri darbecilere tercih etmesiydi. Darbenin lideri Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ın “Sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi geçti” sözü 12 Mart öncesi tarihi çok iyi açıklayan bir cümledir. Ancak generaller sosyal uyanışı bastırmaya çalışırken siyasal uyanış gerçekleşti. 

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…