Türkiye’de devlet zayıfladıkça mafyanın kendine güveni daha da artıyor!

Nicholas Morgan-Ahval

26 Ocak 2021
Türkiye’de devlet zayıfladıkça mafyanın kendine güveni daha da artıyor!

Türkiye'de, mafyayla bağlantılı isimler, kamuoyu önündeki ifade ve açıklamalarında da görüldüğü gibi bir güven duygusu içindeler.

Yol TV Pazar günü mafya lideri Alaattin Çakıcı'nın çevresiyle açık havada yemek keyfi yaptığı bir TikTok videosunu paylaştı. Yemeğini bitirdikten sonra Çakıcı, yanında siyah arabalardan oluşan bir konvoyla çıkıp gidiyor.

Bu mafya ihtişamı, belki bir Türk organize suçunun önde gelen isminin şatafatlı bir gösterisinden başka bir şey olmayabilir, ama onun estirdiği hava bugün Türkiye'de mafya figürlerinin hissettiği güvenin somut bir örneği. 

Trabzonlu olan gangster Çakıcı, 1980'lerde hükümetin tetikçisi olarak görev yaptığı için daha sonraki eylemleri nedeniyle siyasi sınıftan yüksek düzeyde destek görüyor. Aldığı birden fazla ihale cinayetinin emrini vermekten tutuklanan sanık, geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan tartışmalı af yasası kapsamında serbest bırakıldı.

Çakıcı, ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik gerçekleştirdiği ölüm tehdidinden sonra oluşan öfke sönene kadar sessiz kaldı.

Almanya, Berlin Bölgesel Çalışmalar Forumu araştırma görevlisi Yektan Türkyılmaz, Türkiye'deki mafyanın, Çakıcı’nın salıverilmesinden önce, Temmuz 2016’daki başarısız darbe girişimi sonrasına kadar uzanan bir büyüme yaşadığını öne sürüyor.

Bu yükselişi "emsalsiz" olarak nitelendiren Türkyılmaz, "Darbe sonrası oluşan ortamda bu mafya figürleri siyasette etkili olmaya başladı" diyor.

Başarısız darbeden önce, mafya rutin olarak güvenlik güçlerinin baskınlarının ve soruşturmalarının hedefiydi, ancak Türk devleti yeni bir dizi iç düşman peşinde koşmaya başladıktan itibaren bu mafya yapılanmalarıyla daha yakınlaşmaya başladı. Bu Türk tarihinde ilk kez rastlanan bir durum değil; Çakıcı'nın bizzat MİT tarafından PKK ve Ermenistan'ın Kurtuluş için Ermeni Gizli Ordusu (ASALA) üyelerini öldürmek için görevlendirildiği ortaya çıktı. Hükümet ile mafya arasındaki ilişki, 1997'deki Susurluk skandalının ardından gün yüzüne çıktı. 

Erdoğan’ın aşırı milliyetçi MHP ile ittifakı da Çakıcı ve diğer güçlü mafyaların güçlenmesinde önemli bir rol oynuyor. MHP lideri Devlet Bahçeli, serbest bırakılması için yoğun lobi faaliyetleri yürüten ve MİT'e verdiği hizmetten dolayı bir kahraman olarak gördüğü Çakıcı'nın bilinen bir müttefiki.

Çakıcı’nın milliyetçi görüşleri daha önce kamuoyuna duyurulmuştu. Cumhur İttifakı'nın 2018 seçimlerinde kazandığı zaferin ardından Çakıcı, zaferine katkılarından dolayı MHP'ye veya Bahçeli'ye itibar etmediği için Erdoğan’ı sert bir şekilde eleştirmişti. 

Erdoğan'ın o akşamki zafer konuşmasının ardından bir Facebook paylaşımı yapan Çakıcı, Erdoğan'ın “sadece bir yolcu, ülkücü ve Türk milliyetçilerinin [ulusun] ev sahipleri" olduğunu öne sürmüş ve devamında da, "Sen bu devletin sahibi değilsin! Devletin köşe taşlarını ülkücü halkı oluşturur. Türkiye’yi Bahçeli kadar sevebilir misin?” ifadelerini paylaşmıştı. 

Örgütlü suç örgütlerinden politik ses veren tek aşırı milliyetçi o değil. Bir diğer tanınmış gangster de Sedat Peker, Türkleri Erdoğan'ı desteklemeye çağırdı ve geçmişte Erdoğan'a yönelik eleştirel açıklamalar yaptığı için de MHP’ye saldırdı. Pan-Türk görüşleri ile tanınan Peker, ülkenin gitmesi gereken doğru yön konusunda bir dizi açıklamada bulundu.

Alaattin Çakıcı’nın fotoğrafı geçtiğimiz Ekim ayında eski polis şefi, siyasetçi ve bakan Mehmet Ağar, emekli albay Korkut Eken ve emekli korgeneral Engin Alan ile birlikte Türkiye'nin en ünlü turistik merkezlerinden biri olan Bodrum'da ortaya çıktı. 1990'lı yılların en korkunç cinayetlerinden bazılarını işlemekle suçlanan bu dört figür, geçtiğimiz günlerde Gülen Hareketi’ne üye olmak gerekçesiyle hapse atılan Mubariz Mansimov'un sahibi olduğu bir Marina önünde fotoğraf çekebilecek kadar kendilerinden eminlerdi. 

Mehmet Ağar, mevcut İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yakın müttefiki olarak da biliniyor. Soylu, Erdoğan’ın damadı ve eski Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görevini bırakmasının ardından, Türkiye'nin gelecekteki lideri olmak isteyen kabinenin ikinci en güçlü bakanı olarak değerlendiriliyor.

Türkyılmaz, mafya ile devlet arasındaki etkileşimlerde genellikle yetkililer lehine bir güç dengesizliği yaşandığını belirtiyor. Türkiye örneğinde ise mafyanın anlamı, bazı açılardan artık siyasi bir güç olduklarıdır. 

Ahval’e açıklamasında Türkyılmaz, “Bu ilişki, mafyanın kendisini siyasi bir güç olarak sunmaya başlaması anlamında değişiyor. Devletin nasıl çalışması gerektiği, devlet adamlığının ne kadar iyi olması gerektiği ve uygun hükümet biçiminin ne olduğu konusunda fikirleri var" diyor. 

Türkyılmaz, devlet kurumlarının gücünün zayıflamasının, bununla bağlantılı olarak mafyanın gücünün artmasına katkıda bulunacağını da ekliyor. 

AKP'nin iktidara gelmesinden bu yana geçen yirmi yılda, Türkiye’nin devlet organları apolitik varlıklar olarak hareket etmek yerine siyasi emirlere daha bağımlı hale geldi. Erdoğan’ın bölücü söylemleri ile Türk kamuoyunda artan kutuplaşma, aynı zamanda içeride “biz ve onlar” retoriğini de besledi. Sağcı Cumhur İttifakı’na sıkı sıkıya bağlı kalan mafyaya MHP ve Bahçeli tarafından belli bir düzeyde siyasi meşruiyet veriliyor.

AKP bu durumdan zaman zaman rahatsız göründü. Çakıcı'nın geçen yıl CHP liderini tehdit etmesinden sonra, parti sözcüsü, Bahçeli’nin gangsterle kişisel ilişkisini sürdürme hakkını savundu ancak nazik bir rahatsızlık da ortaya koydu. 

Bu cezasızlık duygusu gangstere bizzat devletin kendisi tarafından ürpertici bir şekilde verildi. Kasım ayının sonlarında Aydın'ın Kuşadası ilçesinde bir Türk vatandaşı, Bahçeli'ye internet üzerinden hakaret içeren ifadeler kullanması sonrasında "düşmanlık ve nefrete tahrik" suçlamasına maruz kaldı. Tutuklanmadan önce vatandaşın erkek kardeşi, ailenin Kuşadası'ndaki Türk Ocakları üyeleri tarafından Çakıcı aleyhine konuştuğu için tehdit edildiğini söyledi.

Türkyılmaz'a göre devlet, Türkiye’nin organize suçun konumunu güçlendiren ve meşrulaştıran bölünmelerinden dolayı "çöküyor".

Türkyılmaz, "Devlet aygıtı gün geçtikçe güçsüzleşti ve zayıfladı ve mafya da bundan dolayı bugün daha görünür hale geldi" diyor ve ekliyor: “Mafyanın devleti diğer yollardan daha fazla kullandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu tartışmanın merkezinde yer alan çökmekte olan devlet, bu tür manipülasyonlara karşı daha savunmasız hale gelmektedir."

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…