Cinayetin 14. yıl anmasında Rakel Dink böyle seslendi

19 Ocak 2021
Cinayetin 14. yıl anmasında Rakel Dink böyle seslendi

Rakel Dink: "Bırakın hangi duvar, hangi bina yıkılırsa yıkılsın, bu halk bundan iyisini inşa edecektir."

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 14. yıl dönümünde anılıyor. Dink'in ölümünde ihmali ve sorumluluğu olmakla suçlanan yedisi tutuklu, 13'ü firari 76 kamu güvenlik görevlisinin yargılandığı dava ise hâlâ devam ediyor.

İstanbul Osmanbey’deki, Agos gazetesinin eski binasının önünde düzenlenen anma töreninde, Sebat apartmanına Dink’in fotoğrafları ve güvercinler yansıtıldı. Agos gazetesi önünde sadece Dink ailesi ve yakınlarının katıldığı sembolik bir tören düzenlendi. Anmada konuşan Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, eşinin öldürülmesinin üzerinden geçen zamana rağmen adaletin sağlanamadığına dikkat çekerek, “Bu 14 yılda bir cinayet davasını çözemediler. Çünkü maksat çözmek değil, nasıl kapatırız diye çabalıyorlar. 14 yıldır bu ülkede nice ittifaklar kuruldu, bozuldu ona göre bizim dava da renk değiştirdi durdu. İnsan düşünmeden edemiyor acaba bu sefer hangi ittifak kimlere dokunuyor?” dedi. 

BAŞAK DEMİRTAŞ: OMUZ OMUZA KALDIRALIM ARTIK CENAZEMİZİ, BİTİRELİM ORTAK MATEMİMİZİ

Geleneksel balkon konuşmasını ise bu yıl eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş yaptı. 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekanı’ndan seslenen Başak Demirtaş, “Asla kabullenmediğimiz, yıllar geçse de alışmadığımız, alışmayacağımız, derin yaramız... Dostumuz, abimiz, öz kardeşimiz, Hrant’ımız için, işte yine bir aradayız. Bu yıl salgın koşulları, bu şekilde bir araya gelmemize el veriyor. Birbirimizin gözlerini göremiyoruz belki ama yürek atışlarımızı duyabiliyoruz. Siz, her yıl Agos’un önünde toplananlar, buraya gelemeyip de dünyanın dört bir yanında yüreği bizimle atanlar, sadece yitirdiğimiz bir değeri anmıyoruz, arıyoruz da aynı zamanda. Adaleti arıyoruz, avuçlarımızdan kayıp giden barışı arıyoruz. Gülüşümüzü kaybettik. Neşemizi, yaşama sevincimizi…Yine toplandık işte, arıyoruz. Yaslıyız. Bitmiyor matemimiz. Bitmiyor çünkü cenazemiz halen yerde.Bunca omuz yan yana geldik de kaldıramadık cenazemizi. Çünkü ağır. Vebali ağır, mirası ağır, vasiyeti ağır” dedi. 

İstanbul Osmanbey’deki, Agos gazetesinin eski binasının önünde düzenlenen anma töreninde, Sebat apartmanına Dink’in fotoğrafları ve güvercinler yansıtıldı.

"HRANT'I 'FETÖ ÖLDÜRDÜ' DEMEK…”

Dünyanın her yerinden Hrant’ın Arkadaşları, "www.hranticinadaleticin.org" adresinde buluşarak “Buradasın Ahparig” yazan pankartlarını Hrant Dink’in öldürüldüğü yere bıraktı.

Hrant Dink'in eşi Rakel Dink anma konuşmasında, "Hrant'ı 'FETÖ öldürdü' demek 'ben yapmadım elim yaptı', 'Ergenekon yaptı' demek de 'ben yapmadım ayağım yaptı' demektir" dedi.

Rakel Dink'in konuşmasının tamamı:

Sevgili dostlar, 14 yıldır buradayız. 

Bugün pandemi şartlarıyla, acıları ve bilinmezlikleriyle buradayız. Biliyorum ki, yürekleri burada çarpanlar çok çoktur.

Burası unutturulmak istenen konuların hatırlandığı, hatırlatıldığı bir yer oldu. Burası acılarda kardeş olmayı öğrendiğimiz yer, acıları paylaşma, yüzleşme, yüzleştirme yeri oldu. Adalet ve doğruluk arayanların, isteyenlerin bir araya geldiği yer oldu. Bu alan devletin işlediği, göz yumduğu, duyarsızca, acımasızca cevapsız, sonuçsuz bırakılan cinayetlerin, davaların dile getirildiği yer oldu. 

Bir kılıç artığı torunu olarak, yüzyıldır yaşadığımız acıları inkar etmek, yalanlamak yetmedi bir de “sözde soykırım” diyerek, yalanlarına tüy diktiler. Birilerini acıtıyor muyuz, incitiyor muyuz diye hiç düşündünüz mü? Ermeniye sonu gelmeyen düşmanlığınız, hakaretleriniz, aşağılamalarınız, kininiz, öfkeniz gerçekten artık yoruyor. Siz hiç yorulmadınız mı? Yazık. Susmak, pişkinlik utanç verici. Rab yardımcımız olsun.
 

“Gördüğü insan kardeşini sevmeyen, görmediği Allahı seviyorum diyen yalancıdır.” diyor Tanrı Sözü.

Tekrarlanmaması için, sorumluluk, duyarlılık, adalet ve doğrulukla pişmanlık gerekiyor. İtiraf,  özür ve tövbe gerekiyor.

Sevgili dostlar, o kadar çok biriken acılar, katliamlar, cinayetler, yaslar, davalar var ki, acımızı dile getirmekten utanır olduk. Vatandaşıyla sorunları bitmeyen bir devletimiz var maalesef… Halbuki  öldürmekten, düşmanlıktan, savaştan kim ne kazanmıştır, ölümün, yasın, acıların, kıtlığın, bereketsizliklerin çoğalmasından başka?

Barış esenlik, sevgi, iyilik, bereketle sevinç varken; neden kötülük, neden düşmanlık, neden zulüm, neden savaşlar? Bunlar Tanrı’ya da düşmanlıktır. Temiz eller böyle mi olur? Bu virüs hangi sabunla temizlenir. İnsan onuru böyle mi korunur? Devletler, yönetimler böyle mi onurlu olur?

Eşimin davası 14 yıldır devam ediyor. Bu 14 yılda bir cinayet davasını çözemediler! Çözemediler, çünkü maksat çözmek değil. Nasıl kapatırız diye çabalıyorlar ama her yere o kadar bulaşmış ki bir türlü paketleyemiyorlar. Şu kadar yıldır etkili bir soruşturma yürütememek başka nasıl izah edilebilir? Şu kadar senedir tehdit edenlerin, hedef gösterenlerin bir kere bile sorgulanmamış olmaları, başka nasıl açıklanabilir? Yakında davada yine bir karar çıkarıp bitti demeye çalışacaklar. Bittiğinden eminseniz neden avukatlarımızın taleplerini reddediyorsunuz? Neden tehdit edenleri, hedef gösterenleri ve azmettirenleri soruşturmuyorsunuz? 

14 yıldır bu ülkede nice ittifaklar kuruldu, bozuldu. Ona göre bizim dava da renk değiştirdi durdu. İnsan düşünmeden edemiyor: acaba bu defa hangi ittifaktaki kimlere dokunuyor?

Basitçe söyleyelim, Hrant’ı FETÖ öldürdü demek, “ben yapmadım elim yaptı” demektir. Hrant’ı Erkenekon öldürmüş demek, “ben yapmadım ayağım yaptı” demektir. Yıllarca dilinle bağıra bağıra, ayağınla yürüyerek buraya geldin. Ve silahı iki elinle tutup tetiği çektin. Çutağımı öldürdün. Sen ayağın, sen elin, sen dilin değilsen nesin? 14 yıldır görevini layığıyla yaptığını kanıtlamaya çalışan onca inkarcının, sanıkların ve tanıkların arkasında bir garip devlet görüntüsü var. Katil olmadığını kanıtlamak için adeta aptal olduğunu kanıtlamaya çalışan bir devlet... Bırakın hangi duvar, hangi bina yıkılırsa yıkılsın. Bu halk bundan iyisini inşa edecektir. İnşa edemeyecekse zaten harabedir.

RAB'bin iğrendiği yedi şey vardır. Maalesef gururdan, yalandan geçilmiyor. İnsan öldürenler, düzenbazlar, kötülükten zevk alanlar çoğaldıkça çoğalıyor. Ve maalesef ayırımcı zihniyet, çekişmeler, düşmanlık ve yalancılık soluyarak beslenip semizleniyor. Ülkemiz için yas tutsak yeridir, çünkü hepsi fazlasıyla var.

“Suçu yalanla örülmüş iplerle, günahı araba urganıyla çekenlerin vay haline! ...Kötüye iyi , iyiye kötü diyenlerin, karanlığı, ışık, ışığı karanlık yerine koyanların; acıya tatlı, tatlıya acı diyenlerin vay haline.” 

 

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…