SADAT için soruşturma talebi

13 Ocak 2021
SADAT için soruşturma talebi

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT’ın “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” eğitimleri vermesini “mahzurlu” olarak nitelendirerek, “Bu şirket soruşturulmalı,” dedi.

2012'de Uluslararası Savunma Danışmanlığı adı ile bir şlrket olara kurulan SADAT, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra, Kürt illerindeki şiddetli çatışmalarda köylüleri yakma girişimi ile gündeme gelmişti. Kurucusu Adnan Tanrıverdi, SADAT'ı önemin AKP hükümetinde yer alan yetkililerin isteği üzerine kurduklarını açıklamıştı. Tanrıverdi 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra Erdoğan askeri başdanışmanlığına getirlimiş, SADAT'ın yönetim kurulu başkanlığına da oğlu Ali Kamil Melih Tanrıverdi getirilmişti.

IŞİD militanlarının bu şirketin kamplarında eğitim gördüğü uluslararası medyada da yer alan iddialar arasında. (https://www.platformpj.org/erdogans-private-militia/) 2018 ocakcak ayında şirketin yönetiminde yer alan Prof. Cemil Tekeli, İsrail gizli servisinin onu İsrailli Arapları Hamas terör örgütüne katmakla suçlaması nedeniyle Ben-Gurion havaalanında (İsrail) tutukladığı da biliniyor.

Başka bir iddia da şu: Batıya göç etmek isteyen mültecileri SADAT kamplarında eğitildikten sonra Avrupa'ya yolladığı. Eğitim gören miltecilerin AB topraklarında uyuyan terör hücreleri olarak işlev gördüğü.. Nitekim Avrupa'da IŞİD'in gerçekleitridiği katliamlar bu iddialara gerçeklik kazandırmıştı.

SADAT’ın “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” hizmetleri verdiğini ve İslama dayalı konfederasyon kurulması öngörülen konferans düzenlediğini duyurulmuştu. SADAT’ın bu “hizmet ve kararlarına” yönelik açıklama yapılmazken, SADAT’a ilişkin geçmişte verilen soru önergelerinin de yanıtsız kaldığı ortaya çıkmıştı.

AKP iktidarı 2016'dan beri SADAT hakkındaki sorulara yanıt vermiyor

(/detail/politez-/10646/sadat-sessizligi-suikast-onergeleri-yanitsiz-savcilar-suskun)

15 Eylül 2016 tarihliSol.org'da yer alan haberde, CHP Parti Meclis üyesi Necati Yılmaz, Başbakan Binali Yıldırım'a El Nusra, El Kaide, IŞİD ve SADAT arasında iddia edildiği gibi bir ilişki olup olmadığını sorduğunu ama sorularına yanıt almadığını da kaydedelim.

Yılmaz'ın soruları arasında şunlar vardı:

“Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat Teşkilatı [MİT] veya Emniyet Genel Müdürlüğü SADAT ile ortak bir çalışma yaptı mı? Cevabınız evet ise, ortak çalışmanın içeriği ve amacı nedir? Bu kurumlar SADAT aracılığıyla herhangi bir askeri veya istihbarat ekipmanı satın aldı mı? Varsa, bunlar ne ve hangi bütçeden ödendi? "

“Bir SADAT heyetinin 7 Mart 2016'da Genelkurmay Planlama ve İlkeler Başkanı Korgeneral Salih Ulusoy ile görüştüğü iddiası doğru mu? Cevabınız evet ise SADAT heyeti, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından gözaltına alınan ve hapse giren Ulusoy ile hangi konularda görüştü? Kurumların toplantının içeriği hakkında herhangi bir bilgisi var mı?"

'İktidarın gidişatına bakarsanız, SADAT’ın düşünceleriyle paralellik içinde olduğunu görürsünüz'

Cumhuriyet gazetesine konuşan Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, TSK dışında bir kuruluşun bu tarz eğitimler vermesinin “mahzurlu” olduğunu vurgulayarak, “Her şey devletin kontrolü altında olmalı. Bu tür şirketlerin hangi istikamete nasıl meyledebileceği konusu belirsizdir ve hukuk devletinin kurallarının zorlanmasıdır” dedi. Türkiye’nin bir hukuk devleti olarak kalmak durumunda olduğuna işaret eden Yavuz, “Tanrıverdi’nin Cumhuriyet’e karşı olduğunu ve dikkatle takip edilmesi gerektiğini” söyledi.

Yavuz, SADAT’ın “soruşturulması, hatta kovuşturulması” gerektiğine de dikkat çekerek şunları kaydetti: “İktidarın gidişatına bakarsanız, SADAT’ın düşünceleriyle paralellik içinde olduğunu görürsünüz. İktidarın mecburiyetlerine bakarsanız, SADAT’ın görüşlerine aykırı bir tutum takındığını görürsünüz. SADAT, geçmişte ülkenin eyaletlere bölünmesini istedi. Türkiye bugün, merkezi bir yönetimin daha çok hissedildiği bir strateji yürütüyor. Bu ikircikli yapı sürdüğü sürece Türkiye’de önemli bir rejim sorunu olduğu anlamına gelir. Tehlikeli bir durumdur. Cumhuriyet hukukunun buna tedbir getirmesi gerekmektedir.”

‘Abesle iştigal’

Emekli Kurmay Albay Murat Tulga ise “gayri nizami harp” konusunun, tamamen silahlı kuvvetlerin kafa yorduğu ve kafa yorması gereken bir konu olduğunu vurgulayarak, “bu durumun sivil bir organizasyon tarafından ele alınmasının ve görüş dahi bildirilmesinin abesle iştigal olduğunu” söyledi.

Kozmik Oda davası ile FETÖ’cü hâkim ve savcılar tarafından Türkiye’nin gizli bilgi ve belgelerine sahip olunduğuna dikkat çeken Tulga, “İslami ideolojiyi yönlendiren siyasi iktidarın bu konudaki ilgisi ilginç. Kozmik Oda açılıp bilgiler elde edilmeye çalışıyor, diğer yandan hâlâ sivil kuruluşlar tarafından bu konu gündemde tutulmaya çalışıyor. Bu önemli bir ilişki” dedi.

Silahlı kuvvetlerin geldiği konum itibarıyla siyasallaştığını, askeri birliklerde siyasi konuşmalar dahi yapıldığını vurgulayan Tulga, “SADAT kim oluyor? Bunu muhakkak sormak gerekiyor. Bu organizasyonun, Genelkurmay’ın MSB’ye bağlanması gibi daha önce beyin fırtınalarında tartıştığı ve ‘silahlı kuvvetler ilişkileri böyle olmalı’ dediklerinin yüzde 90-95’i şu anda olmuş vaziyette. İçişleri ile Milli Savunma bakanlıklarının açıklama yapması ve takipçisi olması lazım. Gayri nizami harp ve suikast teknikleri hizmetleri, haddi ve boyutu aşmak demek. Bu konuda mutlaka soruşturma ve Meclis araştırması yapılması gerekir. Eski Genelkurmay olsa, 50 kere suç duyurusunda bulunurdu. Muhalefetin gündeme getirmesi lazım” ifadelerini kullandı.

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…