'Karar hukuk ve adalet sisteminin bizzat Hükümet eliyle çökertildiğinin tescilidir'

23 Aralık 2020
'Karar hukuk ve adalet sisteminin bizzat Hükümet eliyle çökertildiğinin tescilidir'

Demirtaş: Türk, Kürt demeden, Alevi, Sünni demeden, el ele, bu toprakları cennet yapacağız” diyenlere inanıyorum. İktidar ve ortaklarının akıl almaz korkunçluktaki nefret dillerine kulaklarını tıkayıp, onlara gözlerini kapayıp barışın, sevginin ve kardeşliğin dilini konuşanların o güzel yüreklerine güveniyorum. Umutluyum. Çünkü ben, halkı aptal yerine koyanlara büyük bir ders verileceğini, hepsinin tarihin tozlu raflarına kaldırılacağını biliyorum.

AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında AİHM kararına tepki gösterdi. Hürriyet'ten Gizem Karakaş'ın haberine göre, Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a ilişkin “Tutukluluğu sonlandırın” kararıyla ilgili, şunları söyledi: “AİHM terörle ilgili Türkiye’den giden her kararı onaylıyor. Daha kendi mahkemelerimizden bir karar çıkmadı. İç hukuk yolları tüketilmeden bu kararı alıyorlar. Türkiye aleyhine hareket ediliyor. Kendi adamlarını koruyorlar. Bu karar bizi bağlamaz.”

AİHM ÖNCE KENDİ ÇELİŞKİLERİNİ SORGULAMALI' 

Terör örgütünün şiddet eylemini kınamamayı teröre destek olarak kabul eden bir mahkemenin, 6-8 Ekim 2014’te 39 vatandaşımızın hunharca katledilmesiyle sonuçlanan bir eylemin baş sorumlusunun tahliyesini istemiş olması, resmen çifte standarttır, hatta ikiyüzlülüktür.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye nezdinde saygı görmek istiyorsa, önce dönüp kendi çelişkilerini sorgulamalıdır. 

Buradaki tartışmanın konusunun, Avrupa Parlamentosunun terör örgütü olarak kabul ettiği PKK’yla içli dışlı olan, elinde onlarca masumun kanı bulunan siyasetçi maskeli bir kişi olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.  Bu şahıs, siyasi görevleri veya siyasi söylemleri sebebiyle değil, terörle arasına mesafe koyamadığı, bölücü terör örgütünün emriyle onlarca kişinin ölümüne yol açtığı için milletimizin gözünde suçludur. 

Aynı mahkemenin 'FETÖ' davaları için takınacağı tavrın da işaretleri şimdiden gözükmeye başladı.  PKK’ya terör örgütü muamelesi yapmayan, PKK’yla irtibatlı kişileri terörist kabul etmeyen bu mahkemenin, 'FETÖ’yle ilgili olarak aynı yaklaşımı sergilememesini temenni ediyoruz.  Aksi takdirde, bunca çifte standarda ve riyakârlığa daha fazla tahammül etmek mecburiyetinde olmadığımızın da bilinmesini isterim."

AİHM, Demirtaş'ın hükümetin ispatlayamadığı somut bir suçu olmaksızın, sadece siyasi görüşleri nedeniyle tutuklu kalmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine de aykırı olduğunu belirtmişti. Erdoğan böylece Türkiye'nin imzaladığı sözleşmeyi de tanımadığını beyan etmiş oldu.

DEMİRTAŞ: KARAR ADALETİN ÇÖKERTİLDİĞİNİN TESCİLİ

Avukatları aracılığıyla sosyal medya hesabı üzerinden açıklaması paylaşılan Selahattin Demirtaş, “Bu karar, Türkiye’de hukuk ve adalet sisteminin bizzat Hükümet eliyle çökertildiğinin de tescilidir” dedi.

Demirtaş, kararın teknik, hukuki detaylarını avukatlarının izah edeceğini belirtirken, “Ancak kesin olan şudur ki, altı yıldır benim ve arkadaşlarım hakkında yürütülen sözde yargı faaliyetlerinin tamamının siyasi amaçlı olduğu, hukuki olmadığı, bizim suçsuz olduğumuz, bizi içeri atanların ise bize karşı siyasi kumpas kuracak kadar ağır suçlar işledikleri kesinleşmiş oldu” ifadelerini kullandı.

Demirtaş’ın açıklaması şöyle:

“15 ay önce Strasbourg’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairede 17 farklı ülkenin yargıçları önünde yapılan açık duruşmada, AKP hükümeti ve benim yasal temsilcilerim tüm iddia, delil ve savunmalarını ortaya koydular. AKP hükümetini Almanya’dan bir hukukçu temsil ederken, beni tümüyle Türkiyeli bir heyet savundu.  Bu duruşmanın kararı nihayet bugün açıklandı. Kararın teknik, hukuki detaylarını avukatlarım daha sonra tek tek izah edeceklerdir. Ancak kesin olan şudur ki, altı yıldır benim ve arkadaşlarım hakkında yürütülen sözde yargı faaliyetlerinin tamamının siyasi amaçlı olduğu, hukuki olmadığı, bizim suçsuz olduğumuz, bizi içeri atanların ise bize karşı siyasi kumpas kuracak kadar ağır suçlar işledikleri kesinleşmiş oldu.

Bu karar, Türkiye’de hukuk ve adalet sisteminin bizzat Hükümet eliyle çökertildiğinin de tescilidir. Dört yıldır hukuk dışı bir şekilde siyasi rehine olarak içeride tutulmama rağmen bu karar beni sevindirmemiş, mutlu etmemiştir. Aksine üzgünüm. Bu karardan dolayı gerçekten üzgünüm. Çünkü ortadan kaldırılan demokrasinin, yok edilen hukukun ve adaletin faturasını sadece ben ödemiyorum, 83 milyon yurttaşımız en ağır şekilde ödüyor. (Zevk, sefa ve şatafatla yaşamaya devam eden bir milyon kişiyi bilerek saymıyorum.)

İşsizlik, açlık, yoksulluk nedeniyle canlarına kıyan insanlar adına üzgünüm. Çöpten veya Pazar artıklarından beslenmek zorunda kalan yüz binlerce kardeşim adına üzgünüm. Üzgünüm çünkü milyonlarca çitçi, esnaf, sanayici iflas etmiş durumda. On milyonlarca işsiz adına, açlık sınırının altında yaşam mücadelesi verenler adına üzgünüm. Demokrasi ve barışın yokluğundan nefessiz kalanlar adına, ülkesini terk etmek zorunda bırakılanlar adına çok üzgünüm. Seçimi kazanıp koltuklarını korumak için bizleri cezaevinde tutarak hukuku ayaklar altına alıp ekonomiyi çökertenler keyiflerinden taviz vermezken, açlıktan kendini yakanlar adına üzgünüm. Keşke bedeli sadece ben ve arkadaşlarım ödeyebilseydik. Keşke bu ağır faturayı tüm toplumun geleceğini karartacak şekilde herkese ödetmeselerdi. Kendimden çok halkım için, sizler için üzgünüm.

Ancak üzgün olduğum kadar da umutluyum. Çünkü ben halka güveniyorum. Demokrasi için el ele veren ve her geçen gün sayısı katlanan on milyonların gücüne güveniyorum. “Madem bu ülke hepimizin, madem bu Cumhuriyet hepimizin, o halde Türk, Kürt demeden, Alevi, Sünni demeden, el ele, bu toprakları cennet yapacağız” diyenlere inanıyorum. İktidar ve ortaklarının akıl almaz korkunçluktaki nefret dillerine kulaklarını tıkayıp, onlara gözlerini kapayıp barışın, sevginin ve kardeşliğin dilini konuşanların o güzel yüreklerine güveniyorum. Umutluyum. Çünkü ben, halkı aptal yerine koyanlara büyük bir ders verileceğini, hepsinin tarihin tozlu raflarına kaldırılacağını biliyorum.

Az kaldı. Üzülün, öfkelenin ama çalışın, çabalayın, mücadele de edin ve umudunuzu asla yitirmeyin. Unutmayın, mutlaka kazanacağız!”

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…