HDP’nin yürüyüşünü engelleme girişimlerine tepki gösteren eski AİHM yargıcı, CHP milletvekili ve DİB Sözcüsü Rıza Türmen, “toplantı ve gösteri hakkı”nın temel bir hak olup izne tabi olmadığını vurgulayarak, “Barışçı olduğu sürece devlet buna müdahale edemez” dedi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” sloganı ile 15 Haziran’da ülkenin iki ucundan, Edirne ve Hakkari’den başlatacağı yürüyüş öncesinde Edirne Valiliği’nin 14-17 Haziran tarihleri arasında il geneline girişlerin sınırlandırılması kararı alması tepkilere neden oldu. Yürüyüşe yönelik bu engellemeye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı olan Rıza Türmen de karşı çıktı.
 
Aynı zamanda Demokrasi İçin Birlik (DİB) Sözcüsü olan Türmen, “toplantı ve gösteri hakkı”nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda güvence altına alınmış olduğunu hatırlattı.
 
HDP’nin planladığı yürüyüşün engellenmesi halinde bu hakkın ihlal edileceğini söyleyen Türmen, ‘toplantı ve gösteri hakkı’nın Anayasa’nın 11’inci maddesinde açıkça ifade edildiğini hatırlatarak, “Madde de açıkça bu hak tanınıyor. Bu hak çerçevesinde herkes sokakta mesajını verebilir, herhangi bir konu hakkında protesto hakkını kullanabilir. Bu çok temel bir haktır, izne tabi değildir. Barışçı olduğu sürece devlet buna müdahale edemez. Daha önce bildirim yapılsın ya da yapılmasın barışçı olduğu ve şiddet içermediği sürece devletin müdahale etme hakkı yoktur” dedi.
 
Türmen, devletin engelleyici bir yaklaşım yerine toplantı ve gösteri hakkının kullanmasını sağlamak ve bu hakkın korunmasına yönelik tutum alması gerektiğini de söyledi. Türmen, “Devlet bu hakkı sağlamadığı ve korumadığı taktirde toplantı ve gösteri hakkının ihlal edilmesine göz yumacağı anlamına gelir” diyerek, bütün özgür toplumlarda bu hakkın kullanılıp, korunduğunu vurguladı.
 
‘YÜRÜYÜŞÜN ARKASINDAYIZ’
 
DİB olarak bu yürüyüşün arkasında olduklarını belirten Türmen, “Bir parça demokratsanız, bir parça demokrasiden yanaysanız bunu desteklememeye imkan yoktur zaten. Bunu desteklemek aynı zamanda Türkiye’de temel ve hak özgürlükleri desteklemektir. Başka şekilde olursa o ülkede zaten demokrasi ve özgürlükleri savunmuyorsunuz demektir” diye konuştu.