Hastalık Kapitalizmi ve Covid-19

Prabir Purkayastha

28 Mayıs 2020
Hastalık Kapitalizmi ve Covid-19

Sermaye için kâr, insanların sağlığından değil hastalıktan gelir. Covid-19, küreselleşmiş bir dünyada hastalık kapitalizminin sonuçlarını gösteriyor; zenginler de – ülkeler ya da bireyler – kurtulamayacak.

Uran. Bombay Veba Komitesi’nin Gelişi. Köylüler vakaları anlatıyor. | Fotoğraf: Apollo – University of Cambridge Repository.

Covid-19’un 1918 İspanyol gribinden[1] bu yana en kötü pandemi olduğunu sık sık duyuyoruz. Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya’daki, İspanyol gribinin sona ermesinden sonra bile devam eden, 1890’lardan 1950’lere kadar süren üçüncü veba pandemisinin[2] milyonlarca insanı öldürdüğü unutuldu. Sadece Hindistan’da tahminen 10 milyon insanı öldürdü. Ailemin onun hakkında konuştuğunu, arka planında veba olan sayısız öyküyü ve yakın geçmişte Bombay vebası üzerine ilginç bir kitabı[3] okuduğumu hatırlıyorum.

Öyle ise günümüzde pandemiden söz ederken bu neden unutuluyor? Bu unutuş, dünyanın [bir kısmının], dünyaya [dünyanın geri kalanına] hâlâ bela olan bir sürü hastalığı –moleküler biyolog Peter Hotez’in, kitabında[4] “unutulmuş halkların” “unutulmuş hastalıkları” olarak adlandırdığı hastalıkları – unutmuş görünmesine benzer midir? DSÖ’nün daha tarafsız bir biçimde İhmal Edilmiş Tropik Hastalıklar[5] olarak adlandırdığı hastalıkları?

Soru, bu tür hastalıkları kimin unuttuğu. Bu tür hastalık tehdidi altında yaşayan bir milyardan daha fazla insan kesinlikle unutmamıştır. Hotez’in unutulmuş hastalıklar listesindeki tüberkülozu, sıtmayı, dangı ve sarıhummayı da eklersek bu sayı dünya nüfusunun %65’i olabilir. Bulaşıcı hastalıkların artık kendilerini ilgilendirmediğine inananlar zengin ülkelerdir. Bu hastalıklar, zenginler bu tür hastalıkları sınırlarının dışında tutabileceklerine inandıkları ölçüde zenginler tarafından “unutuldu”. Üçüncü Veba neredeyse tamamen sömürgeleştirilmiş dünyayla sınırlı kaldı, öyle ki sömürgeciler, sadece pis, pire dolu ve sıçan istilasına uğramış dünyanın geri kalanını etkileyen bulaşıcı hastalıkların hakkından geldikleri rahatlatıcı inancıyla baş başa kaldı.

Santa Cruz (Bombay’ın banliyösü). Köylüler kamp yapıyor.| Fotoğraf: Apollo – University of Cambridge Repository

Covid-19 pandemisi hastalıkların misilleme yapabileceğini ve belirmekte olan yeni, bulaşıcı bir hastalıktan sadece bir mutasyon kadar uzak olduğumuzu kanıtladı.

Bulaşıcı hastalıkların artık zenginlerin sorunu olmadığı inancının sonuçlarından biri, bu tür hastalıklara yeni ilaçların geliştirilmesi için gerekli araştırma fonlarının kurumasıdır. Tüberküloz (TB) her yıl 1,5 milyon insanı öldürmekte ve 10 milyon insanı hasta etmektedir (DSÖ’nün 2019 TB Raporu[6]), sadece Hindistan’da bu sayı yarım milyon ölü ve 2,7 milyon enfekte olmuş insandır. Buna rağmen yeni TB ilaçlarının ilk seti kırk yıldan daha uzun bir süre sonra piyasaya sürüldü. Her yıl 200 milyondan daha fazla insanı hasta eden sıtma için son üç ilaç günümüzde 50 yaşında. Bu üçünden ikisi, Vietnam kurtuluş güçlerine karşı ABD’nin sömürge savaşında çarpışan askerleri için ABD ordusu[7] tarafından geliştirilmişti.

Benimle yaptığı bir söyleşide, 2009’da Nobel Kimya Ödülünü alan Venkataraman Ramakrishna[8], halihazırdaki ilaç geliştirme modelinin bulaşıcı hastalıklar için iki nedenden dolayı işe yaramayacağına işaret etti. Birincisi ilaç şirketleri, hastaları birkaç günde iyileştirecek, bu nedenle de daha fazla ilaç kullanımını gereksiz kılacak bir ilaç geliştirmede teşvik edici bir şey görmüyor. Diğeri ise bulaşıcı hastalıklar yoksul ülkelerde daha hakimdir ve yoksullar çokuluslu ilaç şirketlerinin istediği fiyatları ödeyemez. İster bulaşıcı hastalıklar için ilaç ya da aşı olsun, bunlar halk sağlığı sorunlarına işaret eder, çokuluslu şirketlerin ya da büyük farmanın bu işe ilgisi düşüktür. Bu nedenle bulaşıcı hastalıklar, onları sadece Üçüncü Dünya’nın sorunu olarak gören zengin ülkeler ve bu tür ilaçlarda kâr görmeyen büyük farma tarafından unutulmuştur.

Covid-19 pandemisi kapitalist dünyadaki bir diğer çelişkiyi açığa çıkardı: kötü sağlık kâr getirir[9], sağlıklı bir nüfus getirmez. Para hastalıktan, insanlar ilaç aldığında ya da hastaneye gittiğinde, kazanılır[10]. Halk sağlığı, bulaşıcı hastalıklar tehdit olarak algılandığı ölçüde önemlidir. “Unutulmuş” hale geldikleri ölçüde zengin ülkelerdeki halk sağlığı da unutulur. Hastaneler örneğinde sistemi harekete geçiren özel hastaneler için özel kârdır. Ya da kamu hastaneleri için “verimlilik” olarak devreye sokulan aynı kapitalist ölçüttür. Kapitalist verimliliği azamileştirme ilkesi yatak kullanımını azamileştirir; bu da sermaye tarafından devreye sokulan, envanterleri ve böylece de maliyeti azaltan “tam zamanında üretim”in çarpıtılmış bir biçimidir. Sermayenin terimleriyle yatakları, ekipmanı ve tıbbi çalışanları azaltmak üretimi “ussallaştırmak” ve “verimliliği” arttırmaktır[11].

Covid-19, özellikle hasta yükünün zaten doruğuna ulaştığı grip mevsiminde, gelişmiş kapitalist ülkeleri vurduğunda, bu ülkeler yoğun bakım yataklarının, ekipmanların, hekimlerin ve hemşirelerin devasa bir açığıyla karşı karşıya kaldılar. Bu hastaneler çökerterek bu kadar yüksek ölüm oranlarına neden olan buydu. Burada diğer sorunlardan, kişisel koruyucu ekipmanların (PPE) ve ilaçların küresel tedarik zincirinin çökmesinden, söz etmiyoruz.

Birçok gözlemciyi şaşırtan, gelişmiş kapitalist ülkelerdeki sağlık sisteminin çökmesiydi. Forbes dergisi[12], Ocak [2020] sonunda epidemiyle baş etmek için “hazırlıklı olan ve olmayan” ülkeleri sıraladı. Sıralamalarına göre [hazırlıklı olma bakımından] en tepedeki iki ülke ABD ve Birleşik Krallık’tı (BK). Günümüzde ABD dünyadaki en yüksek hasta ve ölü sayısına sahiptir; BK ise şimdiden Avrupa’nın en yük ölü sayısını kaydetti. Forbes’un en hazırlıklı ülkeler olarak sıraladığı ülkelerin neredeyse tamamı – ABD ve AB’nin merkez ülkeleri – bugün en kötü sayılara sahip! Bu ülkeler olağan sağlık sorunları ve yıllık grip vakalarıyla baş etmek için hazırlıklı olabilir ama yeni bir bulaşıcı hastalık için tamamen hazırlıksızlar.

Kansas Fort Riley Askeri Üssü’nden askerler, Camp Funston’daki hastane koğuşunda İspanyol gribinden hastalanmış yatıyor.

Doğu ve Güney Doğu Asya, özellikle 2003’te (şimdi SARS-Cov-1 olarak adlandırılan) SARS[13] ve kuş gribinin tehlikeli H5N1[14] versiyonuyla hırpalanmış olduklarından, maskeleri benimsedi; gelişmiş kapitalist ülkelerin ise bu tür bir deneyimi yoktur. Daha az zengin ülkelerde bulaşıcı hastalıkların – veba, kolera, çiçek, kızılcık – kolektif bir hafızası ve epidemiler sırasında gereksinilen halk sağlığı önlemleri hala bulunmaktadır. Her ne kadar zayıf da olsa bu tür sorunlara hitap eden bazı gözetim ve izleme sistemleri de söz konusudur. ABD’deki insanlar için yeni bir bulaşıcı hastalık tehdidi kolektif psişelerinin bir parçası bile değildir. Bu nedenle, karantina kapıdayken, silah ve cephane[15] için olan talep ilaç ve yiyecek için olan kadar yüksekti. Tehdit, virüs ya da mikroplar değil, diğer insanlardır.

AIPSN’nin kurucu üyelerinden biri Amit Sengupta ve Jan Swanthya Abhiyan (JSA) sermaye ile halk arasındaki, onların kâr (ve vurgunculuk) hırsı ile halkın ilaç yokluğundan ölümü arasındaki çelişki konusunda kapsamlı şekilde yazdı: “Sağlık bakımı sağlayanların etikdışı davranışları, bakım kârla bağlantılıysa kötü sağlık daha fazla kâr anlamına gelir gerçeğiyle doğrudan bağlantılıdır! Piyasalar değil devletler en yoksul ve en marjinalleştirilmişlerin gereksinimlerine yanıt verecek sağlık sistemini sağlayabilir.”

Covid-19 ölümlerinin gelişmiş ülkelerdeki göçmen toplulukları, yoksullar ve toplumsal olarak dışlanmışlar arasında yoğunlaşması rastlantı değildir. ABD’deki Afrika kökenli ABD’li ve Hispanik nüfus orantısız bir biçimde yüksek sayıda ölüm ve bulaşma sayılarına tanıklık etmektedir[16]. AB’nin[17] ve BK’nın[18] göçmen alanları da yüksek sayıda ölüm ve bulaşma sayılarıyla karşı karşıyadır. Ama hastalıklar aynı zamanda eşitleyicidirler; yoksullar ve dışlanmışlar daha fazla ıstırap çekebilir ama zenginler de kurtulamayacaktır. Ve bu sefer, bulaşıcı hastalıklarla olan geçmişlerini geride bıraktıklarını düşünen zengin ülkeler, küreselleşmiş bir dünyada kendilerinin de pandemi riski altında olduğunu anlamaya başlıyorlar.

2018’de Dakka’daki son Halkların Sağlık Meclis’inde Amit’in ortaya koyduğu soru bu. Sermaye açlığı canavarın karnına girdiğinde ne olur? Bu açlık Forbes’un pandemi karşısında en hazırlıklı olduğunu düşündüğü ülkelere girdiğinde ne olacak?

Yeni virüs – SARS-Cov-2 – hastalığın daha eski meydan okumasını, insanlığın yüzleştiği varoluşsal meydan okumalar listesine yeniden soktu. Mikroplar ve insanlar arasındaki yarışın kesintisiz bir mücadele olduğunu biliyoruz. Savunmamızı geliştirdikçe onlar da saldırılarını geliştiriyor. Küresel ekolojik dengeyi kendi aleyhimize altüst ettiğimizi – iklim değişikliği – biliyoruz. Sol hariç yaygın olarak anlaşılmayansa, insanlık için, bu meydan okumalara yanıt vermemizi sağlayacak bir yol haritası çıkarmanın önündeki en büyük engelin kapitalistler ve onların açgözlülüğü olduğudur.

Pandemiler sadece ölüm ve yıkım yaymakla kalmaz toplumları da temelden dönüştürür[19]. Hayır, Covid-19 pandemisi ya aşı ya da enfeksiyonlar yoluyla sürü bağışıklığıyla sona erdiğinde, dünya aynı görünmeyecek[20]. Peki ama, sermayenin halkların yaşamına karşı açgözlülüğüne toplumsal bir meydan okumaya yol açacak mı? Önümüzdeki sınav bu; tarih bizi bununla yargılayacak.

Dünyadan Çeviri: S. Erdem Türközü

Kaynak


[1] https://www.cdc.gov/flu/pandemic-resources/1918-pandemic-h1n1.html

[2] https://2vq5i.r.ah.d.sendibm4.com/mk/cl/f/9ngwxTKM_Chpwcb4QXIdzCmcAUcYlprw47Q7t2MOLEIDbOQcIkTpfN7NCZQh4tssltYiw0tK8xI02gbwExVXlHkQ9xhynM7TbFE5YNA-6QtyqtiX53nHA14fbp0FyhvPvd883HIVpjbKYdtrjeWWi4br9KxlO4i3OiCMIEZDCx9eJks8em_2xqrYqbPIoX7YEJzKUEfRPgQtb7zVdS7iY3xlQFn9KRDb9oso3idc3cxNqbwhZE4

[3] https://harpercollins.co.in/product/the-quarantine-paper/

[4] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2681134/

[5] https://www.who.int/neglected_diseases/diseases/en/

[6] https://www.who.int/tb/publications/global_report/en/

[7] https://2vq5i.r.ah.d.sendibm4.com/mk/cl/f/jAjwmWq4Y-mS_HqvWIp6mAgPH-c4k0Ym6UsESbxBWqfEKrMQGDnEQl0WxUsU2FpVmqB79LNb_B_QK0W19P7XAwdo5EoKXYmxOLF7LJwPfkw8Si1xMmRyusYrOFqyKvOYXhgoPop3vTmCq7v0T823EQB1fiv7baAyHC0cjgKNwiazV0cmv240d4yylowBV9ajuURrejv3E2aIucS19oFXv-OInQ

[8] https://www.newsclick.in/science/need-different-model-develop-new-drugs

[9] https://www.mhealthtalk.com/profit/

[10] https://www.cnbc.com/2018/04/11/goldman-asks-is-curing-patients-a-sustainable-business-model.html

[11] https://www.theguardian.com/commentisfree/2020/mar/21/medicare-for-all-coronavirus-covid-19-single-payer

[12] https://www.forbes.com/sites/niallmccarthy/2020/01/27/the-countries-best-and-worst-prepared-for-an-epidemic-infographic/#2b2af6757992

[13] https://www.who.int/csr/sars/en/

[14] https://www.who.int/influenza/human_animal_interface/avian_influenza/h5n1_research/faqs/en/

[15] https://www.cbsnews.com/news/guns-ammunition-sales-coronavirus-concerns/

[16] https://www.municipalservicesproject.org/publication/alternatives-privatization-public-options-essential-services-global-south

[17] https://www.ft.com/content/5fd6ab18-be4a-48de-b887-8478a391dd72

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…