Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Gülgün Nergis

8 Mart 2020
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Neo liberal sistemin ve Amerikan emperyalizminin Türkiye’ye dayattığı ılımlı İslam modelinin amacı ülkedeki çağdaş, demokratik değerleri yok ederek memleketi cumhuriyet öncesine götürmek, tek adam rejimiyle istediği gibi kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmekti. Ülkenin ekonomik anlamda fakirleşmesine hizmet eden AKP yönetimi aynı zamanda toplumun sosyal ve siyasal bölünmesine de hizmet etti. Irkçılığın ve milliyetçiliğin artması, anti laik uygulamaların geliştirilmesi için Alevilere, Kürtlere, göçmenlere ve kadınlara yönelik fiili ve psikolojik baskılar uygulanmaktadır. Bu politikalar AKP tabanında  etkili olmaktadır.

Mevcut iktidar, toplumun zaten erkeklere göre düşük ücretlerle çalışan, cinsel obje olarak görülen, tacize uğrayan ve ataerkil ilişkilerin bir sonucu olarak toplumsal baskı altında yaşayan kadınların toplumda daha da çaresiz hale gelmesini ve daha çok ezilmesini sağladı. Kadın cinayetlerini işleyen katillerin cezai indirimlere gidilerek çok az ceza alması ya da hiç ceza almayarak serbest bırakılması,kız çocuklarının evlendirilmesinin önünün açılması, çalışan kadının kazandığı paranın haram olduğu, üç çocuk yapın söylemleriyle kadınlara yönelik baskılar artırıldı.

Tüm bunların amacı toplumun yarısını oluşturan kadınların baskı altına alınması böylelikle toplumun daha kolay sindirilebilmesiydi. Çağdaş, demokrasi ve eşitlikten yana olan erkekler ateist, alkolik ve ‘potansiyel terörist’ olarak lanse edilirken, kazanılmış haklarından vazgeçmeyen kadınların da ahlaki değerlerinin düşük, gülmelerinin bile ayıp olduğunun hocalar tarafından vaazlar yoluyla halka empoze edilmesi ve aşağılanması halen sürüyor. Dünya emekçi kadınlar günü kadınlara yönelik satış yapan mağazalar tarafından da indirim adı altında tüketimin körüklenmesi için kullanılıyor ve bu şekilde günün anlamının içi boşaltılıyor.

Tüm baskılara rağmen kadınlar, mücadelenin her alanında en önde yer alarak gerici faşist iktidara karşı boyun eğmediler. Kanunlarla ve uygulamalarla kadın cinayetlerini işleyen katilleri serbest bırakarak, erkekleri saldırgan olma konusunda cesaretlendiren devletin mahkemelerine karşı kadınlar örgütlendiler ve mağdur olan hemcinslerine zorluklar karşısında yalnız olmadıklarını hissettirdiler. Ülkemizde ve diğer birçok ülkede kadınlar eşitsizliğe, ataerkil (erkek egemen) düzene ve kendilerine yönelik her türlü baskı ve saldırılara karşı mücadeleyi yükseltiyorlar. Türkiye’de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Mor Dayanışma, Barış Anneleri ve diğer kadın örgütlenmeleri, birçok ilde örgütlenerek yaygınlaşıyor.

Türkiye’de ve dünyada yükselen kadın hareketleri gösteriyor ki, kadınlar artık bugünün koşullarında yaşamak istemiyorlar. Kadın olarak erkeklerle üretimde ve sosyal alanda eşit koşullarda korkmadan, aşağılanmadan yaşamak istiyorlar ve görülüyor ki, bu taleplerin önünde tüm baskı mekanizmalarına rağmen hiçbir güç duramıyor. Elbette ki, kadınların özgürleşmesi sadece gericiliğe ve faşist uygulamalara karşı mücadele ile elde edilemez. Eşitlik ve özgürlük, ancak yüzyıllardır süregelen erkek egemen anlayışın ortadan kalkması ile gelecektir. Burada hem kadınlara hem de erkeklere çok iş düşmektedir. 

İçeride ve dışarıda adına hiç uymayan bir şekilde adaletsizlik ve çöküş politikalarıyla halkı açlığa, yoksulluğa, işsizliğe, ölüme mahkum etmeye devam eden AKP iktidarına karşı kadınlar, günümüzün ihtiyacı olan demokrasi cephesi içinde yerlerini alacaklardır. AKP de sonunda Türkiye’nin demokrasi dinamiklerinin kendisinden daha büyük ve güçlü olduğunu anlayacaktır.

Yaşasın 8 Mart, Kadınların onurlu direniş günü!

Yaşasın Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…