Kanayan Bir Yara Kadın Sığınma Evleri

Nuray Kılıç

22 Mart 2022
Kanayan Bir Yara Kadın Sığınma Evleri

Yapılması gerekenler birkaç düzenleme neticesinde koordinasyonu sağlayarak, kadın sığınma evlerinin sayısının arttırılması, tedbir ve koruma kararlarının kadınların ihtiyaçları gözetilerek 6 ay veya süresiz olarak verilmesi, çocuklu kadınlar için sağlanan sosyo-ekonomik desteğin sığınakta kalan bekar kadınlar ve çocuksuz kadınlar içinde işletilerek ekonomik olarak destek olunması, kadın sığınma evlerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve en önemlisi de kadın sığınma evinde kalan kadınların can güvenliğinin sağlanmasıdır.

Kadın sığınma evi ya da Osmanlı'daki adıyla Karılar Tekkesi ve Dulhane. Şiddet gören, korunma ve barınma ihtiyacı olan kadınlar ve çocukları için hizmet veren kadın konukevleri. Kalıcı sürdürebilir politika üretilmeyen, çözüm bulunmayan /bulunamayan Türkiye’nin kanayan yarası olmaya devam ediyor.

Kadın düşmanı politikalara hız kesmeden devam diyen hükümet, gün geçmiyor ki bizi şaşırtmasın. Yine ne mi oldu?

Geçtiğimiz günlerde AKP’li İstanbul Eyüp sultan belediyesi 10 yıldan bu yana hizmet veren kadın sığınma evini meclis gündeminde oy birliği ile kapattı. Kapatma gerekçeleri ise; adresinin deşifre olması nedeniyle güvenlik zafiyeti yaşandığı, sığınma evinde kalan kadınların kocalarının sığınma evine gelerek olay çıkartması.

Kapatmaktan başka çare yok muydu?  Sığınma evi başka bir adrese taşınamaz mıydı?

Kaldı ki 417,360 kişilik nüfusu ile Eyüp sultan Belediye’sinde en az 4 evet dört adet kadın sığınma evi olması gerekiyor. Nerden mi biliyoruz çıkartılan uygulanmayan kanunlardan.

5 Ocak 2013 tarihinde yayınlanan 28519 sayılı Resmi Gazete ’de yer alan ‘’kadın konukevlerinin açılması ve işletilmesi’’ ile yürürlüğe giren kanunun ikinci bölüm 4.Maddesi 1 Fıkrasında - Bakanlık, yörenin ihtiyacına, sosyo-kültürel yapısına göre uygun görülecek il ve ilçelerde konukevi açar. Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu yüz bini geçen belediyeler ihtiyaca cevap verebilecek nitelik ve sayıda konukevi açar. İl özel idareleri ile sivil toplum kuruluşları da konukevi açabilir. Gerçek kişiler tarafından konukevi açılamaz. Denilmektedir.

AKP’li Eyüp sultan Belediyesinde yaşanan bu olay bir kez daha görmezden gelinen, sümen altı edilen kadın sığınma evlerini ve sorunlarını gündeme getirdi.

Türkiye nüfusu açıklanan resmi 2022 verilerine göre 84 milyon 680 bin 273 kişidir. Açıklanan resmi rakamın içinde  %49,9 ‘luk oranı ile 42 Milyon 252 bin 172’sini Kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de toplam 145 sığınma evi bulunuyor. Kadın sığınma evlerinin toplam yatak kapasitesi 3 bin 482’dir. Kadın sığınma evlerinin dağılımı;

Büyükşehir Belediyelerine bağlı 9 kadın Sığınma evi, il-ilçe belediyelerine bağlı 23 kadın sığınma evi olmak üzere toplam 32 kadın sığınma evinde 703 yatak kapasitesi ile belediyeler tarafından hizmet veriliyor.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı 81 ilde 110 kadın konukevi 2 bin 717 yatak kapasitesi ile bakanlık hizmet veriyor.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne bağlı 2 kadın konukevi 42 yatak kapasitesi ile hizmet veriyor.

Sivil toplum örgütüne bağlı 1 kadın konukevi 20 kapasite ile hizmet veriyor.

Sığınma evlerinin yetersizliği Resmi rakamlarla bir kez daha ortaya çıkıyor.

Kadınların her gün meydanlarda, mitinglerde ve eylemlerde kadın sığınma evi talepleri boşuna değildir.

Tanım olarak özetlersek; Kadın sığınma evi (kadın konukevi, kadın şefkat evi) kadına yönelik şiddet olaylarına karşı (fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik, sözlü istismar ve şiddetin her türlüsü) kadınların varsa çocukları ile birlikte, şiddetten geçici olarak korunmasını sağlamak ve  bu dönemde şiddet mağdurlarının psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlarının çözülmesi için açılmış sosyal hizmet kuruluşlarıdır.

İçinden geçtiğimiz günlerde kadına yönelik şiddetin artarak devam etmesi, Pandemi ve ekonomik kriz bahane edilerek kadının iş hayatından ve kamusal alandan koparılması kadın sığınma evlerine olan talebi de arttırmıştır.

Yaşadığımız coğrafyada 13. Yüzyıldan beri kadın sığınma evleri vardır. Kaynaklarda anlatıldığı üzere, Doğu’daki ilk sığınma evi Osmanlı’ya ait değil. Yazar Fatma Aliye’nin Hanımlara Mahsus gazete ’de 1895 yılında yayımladığı “Meşahir-i Nisvan-ı İslamiyyeden biri: Fatma binti Abbas” adlı makalesi bu konuda bilgi veriyor. Makalede, Fatma binti Abbas’ın 13. yüzyılda Ribatü’l-Bağdadiye tekkesinin şeyhi olduğu ve tekkede kocasından boşanmış, kocası tarafından kovulan, aciz kalan kadınların korunduğu bildiriliyor.

Yine Osmanlıda kadın sığınma evi 18. Yüzyılda “Hatuniye Dergâhı” diğer adıyla “Karılar Tekkesi” İstanbul Eyüp’te açılmış. Mimar Fatma Sedes’in çalışmaları ile gün yüzüne çıkan yapıda zor duruma düşmüş, şiddet görmüş kadınlara çatı olmuş. Kaynaklarda anlatıldığına göre, zor durumda olan, şiddet görmüş ve kimsesiz kadınlar buraya sığınıyor ve zanaat öğreniyorlardı. Psikolojik rahatsızlıkları olanlarsa tedavi edilip hayata alıştırılıyordu. Yaşlı kadınlar içinse bir huzurevi görevi görüyordu. Kapasitesi yüz kişilikti ve sadece 18- 80 yaşları arasındakiler kalabiliyordu.

Kaynaklara göre yine ilklerden olan diğer kadın sığınma evi de 1916'da Bursa'nın Alacahırka Mahallesi'nde açılan vakıf olarak kurulan “Dulhane.” Tarihi kaynaklardan edinilen bilgilere göre 320 metrekare alan üzerine kurulu olan Dulhane ‘de her ayrıntı düşünülmüş. Arazi içinde bakkal dükkânı, hamur hane, ahır, simitçi fırını yapılmış. Dulhane ‘nin vakfiyesinde kadınların her türlü sorununu düşünüp çözüm yolları aramış. Buraya sığınan kadınların sosyal hayatını canlandırmak için önerilerde bulunulmuş, onların üretici olmalarını sağlamış. Vakfiye ‘nin avlu ve bahçesinde ise el sanatlarıyla ilgili tezgâh kurup, geçimlerine katkıda bulunacak sanatlarla uğraşmaları teşvik edilmiş.  Ve bina halen Aile Eğitim Merkezi olarak hizmet veriyor.

Eril politika üretenler yine ekranlara çıkıp şunu yaptık, bunu yaptık diye övünecekler. Kadınların yer verilmediği, davet edilmediği ortamlarda kadın sorunları konuşulacak, tartışılacak. Peki, şu an azınlıkta olsa da faaliyet gösteren Kadın Sığınma evlerinin durumu nasıl?

Yirmi dört yıldan beri kasım ayında Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı toplanıyor. Ve 25 Kasımda kurultay sonuç bildirisi açıklanıyor.

Kurultayda sistemin yetersiz olduğu ve işler hale gelmesi için kararlar alınarak; ‘’Bizler, kadına yönelik şiddetle mücadele eden kadın örgütleri olarak, şiddetten uzaklaşma mücadelesi veren kadınların deneyimlerine tanıklık ediyoruz. Bu deneyimler kadınların Türkiye’de şiddetle mücadele için var olan mekanizmalara erişimde önemli güçlüklerle karşı karşıya kaldıklarını gösteriyor. Şiddetten uzaklaşma mücadelesi veren kadınların deneyimlerinden hareketle hazırladığımız izleme raporlarıyla da görüyoruz ki 6284 sayılı Kanun gereği gibi uygulanmıyor, ŞÖNİM’ler koordinasyon görevini yerine getiremiyor, gizlilik kararlarının uygulanmasında yaşanılan sorunlar can güvenliği açıklarının yanı sıra kadınların haklarına erişmelerinde öyle güçlükler yaratıyor ki gizlilik kararlarını kaldırmayı dahi tercih edebiliyorlar. Ekonomik destek ihtiyacı olan kadınların bu desteğe erişimindeki sorunların başında bu koordinasyonsuzluğun olduğu görülüyor’’ diye belirtildi.

Yapılması gerekenler birkaç düzenleme neticesinde koordinasyonu sağlayarak, kadın sığınma evlerinin sayısının arttırılması, tedbir ve koruma kararlarının kadınların ihtiyaçları gözetilerek 6 ay veya süresiz olarak verilmesi, çocuklu kadınlar için sağlanan sosyo-ekonomik desteğin sığınakta kalan bekar kadınlar ve çocuksuz kadınlar içinde işletilerek ekonomik olarak destek olunması, kadın sığınma evlerinin yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve en önemlisi de kadın sığınma evinde kalan kadınların can güvenliğinin sağlanmaktadır.

Kadınlar;  Sığınma evleri sorunlarını alanlardan, meydanlardan ve sokaklardan haykırarak gündeme taşımaya devam edecekler. Kadınları görmeyen, görmezden gelen eril politikacılar nüfusun %49,9’un kadınların oluştuğunu elbet bir gün anlayacaklar.

-------------- 

Kaynakça

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Yağmacılar, soyguncular mı kadınlara ahlak dersi verecek?
    ''Saçımın rengiyle, rujumun rengiyle, saçımla, başörtümle, taktığımla, kurduğum cümlemle, üslubumla herhangi bir şeyle yargılanmadığım bir gelecek hayal ediyorum ve bu geleceği hayal etmekten asla ve asla vazgeçmiyorum” Ahlaklılık nedir, son…
  2. Kadınlara değil, katillere barikat!
    Feminist Gece Yürüyüşü’nün 20.si barikatlara ve polisin Cihangir’e çıkan tüm yolları kapatmasına rağmen yapıldı. Tüm engellemelere rağmen binlerce kadın Cihangir’deydi. Katledilen kadınların öfkelerini giyinerek gelmişlerdi kadınlar, yoksulluğa, savaşa hayır, homofobiye,…
  3. Mücadele dolu 365 günün ardından…
    2021 yılında da kadınlar için sokaklar güvensiz hale getirilmeye çalışıldı. Yolda yürürken tanımadıkları erkekler tarafından yumruklandı, dövüldü. Buna rağmen kadınlar, meydanları daha güçlü, daha kalabalık doldurmaya devam ettiler.  2021 yılında…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…