Bu vahim durumda kadının varlığı tehlike altındadır. 1850’ li yılların kadını ücret çilesinde iken, bugünün kadını hem yoksulluk derdindedir, hem de canının derdindedir. Kadın cinsini koruyacak en önemli unsur olan, İstanbul Sözleşmesi kaldırılmak istenmektedir. Kadını ikincileyen yasalar birbiri ardına çıkartılmaktadır.
Medusa güzeller güzeli bir genç kızdır. Athena’nın tapınağında hizmetkarlık etmektedir. Deniz tanrısı Poseidon, Medusa’ya aşık olur. Medusa bu aşka karşılık vermez, köşe bucak kaçar. Poseidon düşer peşine. En sonunda zorla sahip olur güzel kıza. Athena, bu olayda Medusa’yı suçlayarak yılan başlı çirkin yaratığa çevirir( Günümüzde olsa, töre cinayetine kurban giderdi herhalde). Mitoloji bu ya, kendisine bakanı taşa çevirir Medusa da. Perseus tarafından, Medusa’nın yılan dolu başı kökünden kesilir. Medusa’nın yere saçılan kanlarından Pegasus doğar. Yani uçan at, özgür at doğar. Medusanın tutsaklığı, mağdurluğu önce vahşete dönüşmüş, vahşet daha sonra bulutlar üzerinde kanat çırpan ata evrilmiştir. Bir nevi açıdan özgürlük doğmuştur.
Bundan böyle tarihin tüm akışında, bütün zaferlerin yolu gözyaşı ve kanla dolu taşlarla döşenecektir.
Milattan önce 75 yılında bir köle olan Spartaküs, zorbalığa karşı ayaklanma çıkarır. İnsanlık dışı yaşama karşı olan bu isyana, kısa zamanda binlerce köle katılır. Köle ordusu, Roma devletini dize getirecek hale yaklaşmışken, savaşı kaybedecektir. Aslında kaybeden Roma’dır. Spartaküs o zamanın kölelik koşullarını değiştirecek, bizde ki gezi eylemi gibi etkisi yıllarca sürecektir. İş bununla da kalmayacak Roma devletinde kölelerin yaşamını kolaylaştırıcı yasalar çıkarılacak, örneğin, sahibinin terk ettiği köle özgür kılınacaktır. Köle öldürmek cinayet sayılacaktır. Oysa ayaklanma öncesinde bunlara benzer haklar söz konusu bile değildir.
Diğer yandan Spartaküs sadece devrimci ruhların değil, bütün insanlığın ereği, umudun simgesi olmuştur. Bunun içindir ki, M.Ö 75 yılında çarmıha gerilen Spartaküs ismi çağları devirip bugüne gelmiştir.
Nazım Usta’nın dediği gibi ;
Sen yanmazsan ben yanmazsam
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…
Sözün tam anlamıyla 129 kadın, bir tekstil fabrikasında cayır cayır yanarlar. 1857 yılının New york kentinde. Aynı yılda büyük devrimci kadın Clara Zetkin doğacaktır Saksonya eyaletinde. Bilmeden 8 Mart’ı ölümsüzleştireceğini.
1857 yılları bıçak kemiğe dayandığı yıllardır. Öteden beri gelen sömürü düzeni artık katlanılamaz hale gelmiştir. İşçiler günde 16 saat çalışıyor, çalışmaktan ailelerini göremiyor, buna karşın karınlarını bile doyuramıyordu. Korkunç bir açlık tufanı yaşanır. Bu vahşi hikayeyi John Steinbeck “Gazap Üzümleri” ve “Bitmeyen Kavga” isimli kitaplarında gerçekçi ve toplumcu bir bakışla hikaye eder. Bitmeyen kavgadır insanlığın kavgası.
Kadınlar da öyle yapar, mücadele ederler sonuna kadar. Talepleri ; 8 saat çalışma hakkı, pazar günleri dinlenme hakkı, kreş ve doğum iznidir.
40.000 kadın greve gider.
Dokuma fabrikasının patronu; “ siz misiniz ayaklanan” deyip, yüzlerce işçiyi fabrikasına kapatır. Kapılarına kilit vurarak fabrikayı yakar. Yangının sonunda,129 kadın işçi yanarak can verir. Bütün şehir etkilenir bu olaydan. Cenazelerine on binlerce insan katılır.
129 kadın işçi boşuna mı öldü! Hayır!
Bugün bizler emekçiler olarak, 8 saat çalışma hakkından bahsediyorsak, yıllık iznimizi kullanabiliyorsak, doğumda, hastalıkta dinlenme imkanımız varsa, işte o gün hayatlarını yitiren 129 cana ve mücadele eden işçilere borçluyuz. SELAM OLSUN DİRENEN İŞÇİLERE, SELAM OLSUN BİZLERE BUGÜNÜ SAĞLAYANLARA…
Şunu altını çizerek belirteyim ki, bizler bu mirasın hakkını vermek zorundayız. Çünkü emek mücadelesi henüz bitmedi. Devam ediyor. Bizler borçluyuz insanlığa. 1 Mayısları, 8 Martları yaratanlar fazlasıyla görevlerini yerine getirdiler. Şimdi bizde sırası, genç nesilde aynı zamanda.
Şair Adnan Yücel’in şiirlerinde olduğu gibi,
Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnen
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Sosyal Demokrat parti önderlerinden, Clara Zetkin, 8 Mart’ı işçilerin kazanımlarını unutmamaları ve emekçilerin zaferi olarak anılması için büyük çabalar sarf etti. Clara Zetkin’in önderliğinde, 2. Enternasyonel’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kabul edildi. İlk kutlama 1921 yılında Moskova’da gerçekleşti.
Türkiye’de ilk kez 1921 yılında kutlanmaya başlansa da sokağa taşınarak yapılan ilk kutlama, 1975 yılında oldu.
Rus Devriminin mimarı Lenin, kadının özgürlüğünün ev işçiliğinden kurtulması ile mümkün olacağını söyler. Kadınları mutfaktan çıkartmanın yollarını arar. Ve şöyle seslenir ; “her aşçı kadının, devleti yönetmeyi öğrenmesi gerekir.”
Marksist Devrimci, teorisyen Rosa Lüksemburg mücadelesinin amacını şu şekilde özetler; “Kişinin herkesi gönül rahatlığıyla sevmesine izin veren bir toplumsal sistem düşlemek.”
Peki insanlar birbirini sevmiyor mu? Öldüresiye, bıçaklayasıya seviyor maşallah (!) Bağlar bahçeler, dereler göletler kurumuş, emek sömürüsü katmer katmer artmış, işsizlik korkunç boyutta, bilim sanat ayak altında, nefret en tepeden başlayan söz olmuş ne yazık ki.
Bu vahim durumda kadının varlığı tehlike altındadır. 1850’ li yılların kadını ücret çilesinde iken, bugünün kadını hem yoksulluk derdindedir, hem de canının derdindedir. Kadın cinsini koruyacak en önemli unsur olan, İstanbul Sözleşmesi kaldırılmak istenmektedir. Kadını ikincileyen yasalar birbiri ardına çıkartılmaktadır.
Her karanlık kendisini sonlandıracak şafağın tohumlarını içinde taşır.
Ne mutlu ki, yaşadığımız bu dönemde kadın örgütleri kadın dayanışması her zamankinden daha güçlüdür. Kadınların çoğu, artık örgütlü olmakla sorunlarını çözeceklerinin bilincindedirler. Türkiye’deki kadın mücadelesi Dünya’da en ileri seviyededir. Kim bilir belki bir gün, 1 Mayıs marşı gibi, 8 Mart marşı da yazılacak, dünya meydanlarında gürül gürül çınlayacak. Emekçi kadınlar, emekçi erkek kardeşleriyle birlikte güzel bir Dünya kuracaklardır.
Selam olsun mücadele eden kadınlara!
Yaşasın kadın dayanışması!
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü!
------------------------
Yararlanılan Kaynaklar;
Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi
Clara Zetkin, Lenin’in Bütün Kadınlara Vasiyetleri, Sorun Yayınları
Füsun Erdoğan, Kadın Önderleşmesinde Rosa Lüxemburg, Belge Yayınları
Yazarın Dİğer Yazıları
Tanrıça Demeter ve Akbelen
6 Ağustos 2023Örgütlü Mücadelenin Gücü
23 Mart 2023Göçebe toplumlardan bugüne Göçler
4 Mart 2023Deprem!
19 Şubat 2023Serol Teber
25 Ocak 2023Mahsa Amini ve Mücadeleci tüm kadınlara
9 Ekim 2022Spartaküs ve Zenci İSyanı
27 Mayıs 2022Rıza Şehri
29 Nisan 2022Baharın Mitosları
28 Mart 2022cam tavan etkisi
3 Mart 2022Mitoloji öğretiyor
23 Şubat 2022Yunus Emre
31 Ekim 2021Halide Edip Adıvar
8 Ağustos 2021Özgürlük (2)
17 Temmuz 2021Özgürlük -1
29 Haziran 2021Yalnızlık ve halleri
16 Haziran 2021Zabel Yeseyan
3 Haziran 2021Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadın Dergileri
16 Mayıs 2021Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadın Dernekleri
27 Nisan 2021Bacıyan-ı Rum: Anadolu Kadınlar Birliği
11 Nisan 2021