Kırklar Cemi mitolojisi

Gülüzar Özev

14 Ocak 2021
Kırklar Cemi mitolojisi

Kırkların empati duygusunu sonuna kadar hissetmeleri mitolojinin ana konusudur. Aslında dünya kurulalı beri yaşanan onca haksızlığa karşı, yaratılan, işaret edilen, bir erkandır. Dünya nimetlerinin adil ve eşit şeklide paylaşılması meselesi, sosyologların, felsefecilerin kısaca bilim insanlarının üzerinde en çok konuştuğu, kafa yorduğu bir meseledir. 

Mitoloji kısa bir tanımla, söylence bilim demektir. Söylenceler; halkın yarattığı efsaneler, masallardan, destanlardan, oluşur. Çağlar öncesinin insanları karşılaştıkları doğa olayları ve felaketler sonucunda, büyük bir korku ve kaygıya kapılmışlardır.  Hayal güçleriyle de muazzam zenginlikte  söylenceler üretmişlerdir. Çağlar öncesi  desem de,  mitolojik ögeler günümüzde de etkisini sürdürmektedir. Ancak konumuz bugünün miti değil eski zamanın mitidir.

Mitolojiler her zaman korku ve endişeden doğmazlar. Bazı durumlarda insana, yaratıcıya dair, beklentilerden, isteklerden doğar.  Anlatacağımız kırklar mitolojisi,  işte bu minval üzerine oluşmuş bir efsanedir. Başlayayım öyleyse;

Hazreti Muhammed, Mirac’a  yani Tanrı katına çıkacağı gün, yoluna bir aslan çıkar. Aslan bırakmaz ki Peygamber gitsin. Hz. Muhammed, iyice zora düştüğü  sırada gökten bir ses gelir; “parmağındaki yüzüğü aslanın ağzına ver” diye. Bu ses üzerine,  Peygamber yüzüğü aslanın ağzına verir. Saldırgan bir halde kükreyen aslan sakinleşir, yoldan çekilir. Peygamber, yoluna devam eder,  Mirac’a varır.  Orada  O’na süt, bal, elma verilir. Süt sevgiye, bal aşka, elma ise dostluğa işaret eder.  Dönüşte evine giderken, bir dergaha rastlar.  Dergahtan gelen sesleri merak eder, kapıyı vurur.

İçerden bir ses gelir “kim o” diye. 

Hz. Muhammed; “Ben peygamberim, Allah’ın elçisiyim açın kapıyı” der. 

Ses devam eder; “ Bize Peygamber gerekmez, sen git ümmetine söyle bunu”

Peygamber geri döner. Yukardan bir ses duyar; “ Kapıyı çal” der

Peygamber kapıyı tekrar çalar; aynı sözleri tekrarlar. Peygamber olduğunu söylediği için yine içeri alınmamış,  reddolunmuştur. Bunun üzerine içeri girmekten yine vazgeçer, geri döner.

Gaipteki ses aynı sözü tekrarlar; “kapıyı çal yine” der. Kapıyı bir daha çalar Muhammed. Bu sefer; “yoksulların hizmetkarı, bir fakirim “ dediği için kapı açılır ardına kadar. Allah’ın hakkı üç diye boşuna dememişler. Kapının üçüncü çalmasında sihirli söz bulunmuştur. İçeri girer, kendisine açılan yere oturur. İçerdeki halka olmuş insan kalabalığından sonra gözüne ilk batan şey;  bir yüzüktür. Mirac’a giderken aslanın ağzına verdiği yüzüğünü,  Hz Ali’nin parmağında görmüştür. Meğer Hz. Ali, aslan kılığında Peygamberin karşısına çıkmıştır. 

Peygamber kendini tanıtarak dergaha girdi ya. Sıra Peygamberin ahaliyi tanımasına gelmiştir. Sorar; “kimsiniz, büyüğünüz küçüğünüz kimdir.”(yetkiliyi soruyor!) Dergâhtakiler “ Bize kırklar derler, küçüğümüz büyüğümüz yoktur, kırkımız birimiz için, birimiz kırkımız içindir.” 

Peygamber “ Burada 39 kişi görüyorum. Diğeriniz nerede. “

Kırklar; “O Selman’dır. Dışarı ekmek almaya gitti.” 

İçerde 17 kadın 22 erkek vardır. Selman daha sonra gelecektir.

Peygamber; “nasıl kırkınız bir, biriniz kırk olur” der. Şaşırır anlamaya çalışır.

Hz Ali; “ söze ne hacet” diyerek, eline bir bıçak alır, kolunu açar ufaktan keser. Kestiği yerden kan akar. Aynı anda diğer cemaatin hepsinin aynı uzvundan kanı akar. Dışarda olan Selman’nın kanı da çatıdan içeri damlar. Empatinin en güzel anlatımıdır belki de bu söylence.

Derler ki; bir rivayete göre, kırkların hepsi bir kaşıktan doyardı. Sözü edilen kaşık ise bir tane ve çok büyüktür. Eline alan, ancak karşısındakine yedirebilir. Kendi yiyemez. Çünkü kaşığın sapı vardır belki iki metre. Yiyecek olanın,  kolu uzanamaz ağıza lokmayı koymaya. Mecbur o başkasını doyuracaktır, başkası onu.

Selman dışardan bir ekmek ve üzüm tanesi ile gelir (gele gele bir ekmek ve üzümle gelmiş fakir!). Hz. Muhammed’e verir. 

“al bunu kırkımıza paylaştır der” 

Peygamber, bir üzümü kırk kişiye nasıl paylaştırayım der. Hepi topu bir üzüm. Söylence bu ya ! İster inan ister inanma. Gökten yine akıllı sözler dökülür; “üzümü kapta ez, biraz su kat” (şarap tarifi mübarek:)

Peygamber, denileni yapar, kırk abdal bir sudan içer. Daha sonra, kadınlı erkekli semah dönerler. Muhammed’de onlara uyar semah döner. O sırada sarığı düşer. Kırklar sarığı kırk parçaya böler, bellerine bağlarlar. Bir parçası da kırk birinci kişide yani Hz. Muhammed’de kalır. Semah kaldığı yerden devam eder. Mitolojik hikayemiz burada biter.

İşbu söylencenin değişik şekilde anlatımları çoktur. Öyle ki kırklar mitolojisinin yazılı kültürde kırktan fazla yorumu vardır. Sözlü kültürde ise çok daha fazla. Kırk rakamı  halk arasında çok yaygın kullanılan bir sayıdır. Hz. Muhammed kırk yaşında peygamber olmuştur. Büyük tufan kırk gün sürmüştür. Yunus Emre Tapduk Emre’nin dergahında kırk yıl eğitim almıştır. Yine ” Kırk bir kere maşallah, acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır, kırk yılın başı, kırk yılda bir, kırkı çıkmak…” diye bir çok deyimler vardır. Bazı kaynaklarda kırk rakamının “kırklar ceminden” geldiği söylenir.  

Kırklar destanının özü, Aleviliğin değişik kollardaki düşünce sistemine dayanır. Bunlardan biri Melamilik felsefesi olup sadeliği, ve alçakgönüllü olmayı öğütler. 

Kırkların empati duygusunu sonuna kadar hissetmeleri mitolojinin ana konusudur. Aslında dünya kurulalı beri yaşanan onca haksızlığa karşı, yaratılan, işaret edilen, bir erkandır. Dünya nimetlerinin adil ve eşit şeklide paylaşılması meselesi, sosyologların, felsefecilerin kısaca bilim insanlarının üzerinde en çok konuştuğu, kafa yorduğu bir meseledir. 

Yunus Emre’nin;

 “ne sayarsan kendine ayruğa da onu say,

 dört kitabın manası budur eğer sorarsan”

 dizeleri kırklar efsanesinin başka bir versiyonudur.

Sokrates;  kendinize iyi bakın, kendinizi tanıyın” derken önemli bir konuya parmak basar. Büyük felsefecinin bu cümleyle,  kibirlenmeyin, hatalarınızı kabul edin, kendinize bakmayı bilin, büyüklenmeyin iması, kırklar miti ile örtüşür. Peygamberin kapıdan kovulması, büyüklenmesi sebebiyledir. Mitolojik hikayeler içeriğinde olağandışı anlatıları taşımakla, beraber bir çok gerçeğe dikkat çekmiştir. Bir diğer yönüyle de  kültürel birikim sağlamıştır. Daha güzel bir Dünyanın özlemi, önce mitolojik, sonra felsefi olarak  işlenmiştir. Edebiyat da üzerine düşeni yapmıştır kuşkusuz.  Örneğin Sait Faik;  bir şiirinde  “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey” diyecek. Mevlana da sevgisizliğe dayandıracaktır açlığı, adaletsizliği. Ancak Marks’ın öğretisinde, sorunları çözmeye, kuru kuru temennide bulunmanın, sevgi dilemenin, Tanrı’ya yalvarmanın  yetmeyeceği, bilimsel yaklaşımlara gerek olduğu anlatılacak.  Büyük “Kapital” le sömürüsüz bir dünya kurulmasının teorileri yazılacaktır.

İşte;  Kırklar cemi hikayesini kısmen de olsa ilkel komünal topluma benzetebiliriz. Ortak paylaşımın olduğu, herkesin eşit muamele gördüğü... Bu anlamıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, Kırklar Cemi söylencesi, yalnız Alevi toplumuna ait değil, tüm insanlığa ait bir söylencedir.    

Kuşkusuz, yaşanılası bir yeryüzü için arayışlar devam etmektedir. Çernişevski ‘nin “Nasıl Yapmalı” romanında;  iyi insan, yeni insan tipinin ne olması gerektiği tartışılır. İyi insan olmak en önemli unsurdur. İyilik acıma dolayısıyla değil, insanlık görevi için yapılmalıdır. Kapitalizmin yabancılaştırdığı insanlara  karşılık,  güzel ve iyi insanlar geleceğe hakim olacaktır. Uygarlık hep daha iyiye doğru asli görevini yürütmeye kararlı olmaya devam edecektir. Bu amaçla; düşünce  de,  eylem de yerinde durmayacak, durdurulamayacaktır! Yaşadığımız şu pandemi günlerinde bu harekete her zamankinden  çok ihtiyaç vardır.

İşte kırklar bize bunu ima eder. Üstünlük  kimliği yerine;  mütevazi  kimliği, üzüm suyundan  hep beraber  içmekle; paylaşımı, aynı  yarayı hissetmekle; empatiyi. Deyişlerin derinliğinde söylenmedik söz kalmaz. Ve söylencenin sonu semahla noktalanır.  Ne ilginçtir ki ! Binlerce yıl öncesinden bu yana , bir ritüel olarak yaşıyor kırklar cemi efsanesi.  Hem de tüm coşkusu ve görkemiyle. Sazların coşkusu, türkülerin ezgisiyle dönerler, kadın erkek hep birlikte. 

 Antik Yunanlıların şarap Tanrısı Diyonizos,  kırklar cemini bilse ne derdi acaba… 

KIRKLAR DEYİŞİ

Nokta idim bir bedende var oldum
Özüm nara düştü, yandım kavruldum
Demde mayalandım, közde yoğruldum
Hiçlik aleminden mest olup geldim

Salman’ın elinde, şerbet ezildim
Erenler Cem’inde, kırk pay süzüldüm
Serçeşme’de bir deftere yazıldım
Üryan Büryan olup, Kemerbest geldim

Kırkımız birimiz, birimiz kırktır
Ehli Hak akarız, sırrımız Haktır
Gürufu Naci’den farkımız yoktur
Hakikat Ehline, dost olup geldim

O Dost ayna bana, tuttum yüzüme
Dost Yusuf göründü, kendi gözüme


Cihan Server’ini kattım özüme
Elestü Bezm’inde Dest alıp geldim

(Til Tengi’den dinlenilmesi tavsiye olunur.)

 

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Tanrıça Demeter ve Akbelen
    ''Doymak bilmeyen, en sonunda kendi etini yiyerek geberen Kral Ersiton şimdi Muğla Akbelen’de geziniyor. Zalimliğinden bir gram bile kaybetmeden. Akbelen halkı ormanını korumak için direniyor. Limak firması eli silahlı askerleri,…
  2. Örgütlü Mücadelenin Gücü
    ''Daha önce emekli olabilecekler için prim sayısı 5000 gündü.  Kanun taslağı böyle hazırlanmıştı. Ancak 6 Şubattaki büyük Güneydoğu depreminin sonrasında hükümet gün sayısını birden 5975 güne çıkarttı.'' Vatandaşın emeklilik geliri…
  3. Göçebe toplumlardan bugüne Göçler
    İnsanlığın ilk eylemidir yürüyüş.  Dört ayak üstünde ilerleyen Homo erectusun,  ayağa kalkarak yürümesiyle başlar uygarlık yolculuğu. Antropolog Marvin Harris’in dediği gibi “ilkin ayak vardı”. Büyük göçün,  günümüzden iki milyon yıl…
  4. Deprem!
    Deprem!
    19 Şubat 2023
    Cellat kürsüde ikiyüzlüce konuşurken, müjde verircesine imar affı diye naralar atılırken, aslında sunulan halkın toplu cenaze namazı davetiyesiydi. İnsanlığının doğa olayları içinde en baş edemediği bir felakettir deprem. İlk çağlarda,…
  5. Serol Teber
    Serol Teber
    25 Ocak 2023
    ''Yeniçağ insanı sorunları kozmik güçlerin yardımıyla çözebileceğine inanıyor, rüya yorumları, fal baktırma, ruh çağırmayla ilgileniyor, bitkisel beslenmeye çalışıyor, arınma dansları yapıyor. Siyasete karşı ilgisiz. Yeşillikler içinde küçücük evinde sakin doğayla…
  6. Mahsa Amini ve Mücadeleci tüm kadınlara
    Bugün İran’da Mahsa Amani’nin öldürülmesi birkaç vicdansız polisin işi değildir. Kanunlar, töreler, gelenekler, dikta rejimi ve ataerkil sistem işbirliği etmiştir. Tıpkı Medusa söylencesindeki gibi. Ama ne mutlu ki Mahsa Amani’nin…
  7. Spartaküs ve Zenci İSyanı
    ‘’Tanrı herkesi hür yarattı, doğa kimseyi köle yapmamıştır.’’ (Alkidamas) Köle ayaklanması denilince ilk akla gelen şüphesiz Spartaküs’tür. Roma dönemine ait olan bu köle isyanını herkes bilir de İslamiyet dönemine ait…
  8. Rıza Şehri
    Rıza Şehri
    29 Nisan 2022
    ''Rıza Şehri’nde ortak paylaşım vardır. Kimse ihtiyacından fazlasını almaz. Zengin fakir ayrımı yoktur. Kapılar kilitlenmez, para kullanılmaz. Paranın yerine değiş tokuş esastır. Birlikte üretilir, birlikte tüketilir.'' Her yerde ve hep…
  9. Baharın Mitosları
    Baharın Mitosları
    28 Mart 2022
    Dünyanın birçok ülkesinde her yıl Newroz bayramı kutlanır. Bizim ülkemizde özellikle doğu illerinde baharın gelişini karşılamak için şenlikler, ritüeller yapılır. Newroz bahar bayramı olmakla beraber politik bir anlamda taşır. Nasıl taşımasın…
  10. cam tavan etkisi
    cam tavan etkisi
    3 Mart 2022
    “Cam ifadesi, engellerin açıkça görülemeyen ve aşılamayan niteliğini vurgulamaktadır. Cam tavan, görülmeyen azınlıkları ve kadınları, yetenekleri ve başarılarını göz önüne almadan şirketin üst basamaklarına çıkmaktan alıkoyan kırılmaz engel“ olarak tanımlanır.**…
  11. Mitoloji öğretiyor
    Mitoloji öğretiyor
    23 Şubat 2022
    Binlerce yıl öncesinden beri var olagelen, masallar, söylenceler, mitler bugün hala fırından yeni çıkmış sıcak ekmek tazeliğinde konuşuluyorsa  bir hikmeti vardır  bunun. Mitler yalnızca konuşuluyor mu..? Elbette hayır!  Yazılıyor çiziliyor,…
  12. Yunus Emre
    Yunus Emre
    31 Ekim 2021
    Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 2021 yılını Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Ahi Evran yılı ilan etti. Yunus Emre’nin vefatının 700. yılı, Hacı Bektaş Veli’nin vefatının…
  13. Halide Edip Adıvar
    Halide Edip Adıvar
    8 Ağustos 2021
    “Gece, karanlık bir gece... Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp parlak bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldiği vakit gözümüzü güneşe karanlığı gören baykuşlar gibi…
  14. Özgürlük (2)
    Özgürlük (2)
    17 Temmuz 2021
    Her sistem kendi insanını yaratır. Tüm kurumların örtük faaliyetleriyle, bireyin toplumsal mekanizmaya uygun davranış göstermesi sağlanır. Televizyon, basın, eğitim kurumları, kişinin  başka bir dünya mümkündür şeklinde  düşünmesini istemez. Hem üst…
  15. Özgürlük -1
    Özgürlük -1
    29 Haziran 2021
    “Özgürlük nedir” diye yoldan geçen herhangi bir kimseye sorsanız, muhtemelen şöyle söyleyecektir: “İstediğim zaman istediğim yere gidebilmek.” Kimilerince bu kadar kolay, bu kadar basit algılanır özgürlük. Oysa bu sözcük için insanlık çok mücadele vermiş, çok kan dökülmüştür.   ÖZGÜRLÜK    (1)…
  16. Yalnızlık ve halleri
    Yalnızlık ve halleri
    16 Haziran 2021
    Yalnızlık kimine göre aman çok iyi, kimine göre aman bıktım halleri. Çok iyi diyen de var yalnızlık için, çok kötü diyen de. Cenneti kimilerinin,  kimlerinse cehennemi. Yani bilmeyen yok, yalnızlığın…
  17. Zabel Yeseyan
    Zabel Yeseyan
    3 Haziran 2021
    1915 yılına gelindiğinde, Ermeniler için büyük kıyım başlamıştır. Osmanlı hükümetince tutuklu listesine alınan 214 Ermeni aydın içinde, tek kadın olarak Zabel Yesayan vardır. Genç yazar, bunun üzerine İstanbul’da bir hastanede…
  18. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kadın Dergileri
    Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde ilk kez Rum Kadınları, Kypseli isimli kadın dergisi çıkarır. Editörü Efrosini Samarcidis‘dir. 1845 yılında İstanbul’da Rumca yayınlanan  Kypseli dergisi, 34 sayı çıkartılır.   “Şurasını iyi bilmek gerekir ki, ne…
  19. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadın Dernekleri
    ''Bu arada ilginç bir şey olur; Çarşaf yasaklanır. Evet, yanlış duymadınız, kadınların çarşaf giymesi men edilir. Tarih 2 Nisan 1892’dir. Sanmayın ki kadınlara özgürlüktür sebebi. Padişah Abdülhamit, siyasi nedenlerle güvenlik…
  20. Bacıyan-ı Rum: Anadolu Kadınlar Birliği
    Ahilerin helâl para kazanması gerekir. Bu hem vaciptir, hem sünnettir. Her kimin ki, meslek ve sanatı yoksa ona fütüvvet değmez. Ahinin 18 dirhem gümüş sermayesi ve mutlaka bir işi olmalı,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…