Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?

Gamze Şimşek

5 Şubat 2021
Bir Sonra Katledilecek Kadın Ya Sen İsen?

Evet, bir sonrakinin sen olma olasılığı çok yüksek, senin olası katilinin de bir kravat, iki pişmanlıkla davasının en kısa sürede kapanması da çok olası. Velev ki, katledilen sen olmasan dahi, alt komşun, yakın arkadaşın, torununun okul arkadaşı, uzaktan akraban ya da hiç tanımadığın ülkenin herhangi bir yerindeki kadın kardeşinin cins kırımına uğraması çok olası. 

Yer Japonya, dönem 17. yüzyıl. 265 yıl hükümdarlığını sürdürmüş Tokugawa dönemine, diğer adıyla Edo yönetimine götürmek istiyorum sizleri. Otoriter yönetim, sözde ahlaki kaygılar nedeniyle kadınları tiyatro yapmaktan men ediyor. Sahnede ve dolayısıyla toplumsal alanda kadını görünmez kılan, onları izole eden zihniyet, sahneleri de erkek egemenliğine bırakıyor. Artık kadın rolleri sahnede Onnagata denilen erkek bedenler üzerinden temsil ediliyor. Kabuki tiyatrosunda erkekler kadınları taklit etmiyorlar, sistemin göz önünden kaldırdığı kadınların bir nevi, kimliğine bürünüyorlar. Uzun yıllar aldıkları eğitimle kadın estetikliğine sahip olmayı, kadın görünümünü, kadın gibi dansa etmeyi, kadın gibi bakmayı, kadın gibi gülmeyi öğreniyor Kabuki tiyatrosunun erkek oyuncuları. Yazar Michael Moore kitabında, Onnagatalar’ın gerçek bir kadın gibi görünmesinin çok ötesine geçişlerinin altını çizerek, stilize edilmiş kadın vizyonu haline gelmelerine değinir. Yazara göre bu aşamada Onnagata’lar gerçek kadından daha güzel ve çekici hale gelmişlerdir.

Kabuki Tiyatrosunda maske kullanılmaz, onun yerine çok karışık, abartılı ve dramatik makyajlar yapılır. Makyajın stilinden karakterin iyi ya da kötü olup olmadığı anlaşılır. Bu noktada “Hayagane” adındaki makyaj stilinden çok ironik olması nedeniyle bahsetmek isterim. Hayagane, oyuncuların evli kadınları, garsonları ve hayat kadınlarını canlandırırken dişlerinin siyaha boyandığı bir makyajdır. Bu makyaj stili Edo döneminin kadınlara dair ahlaki yaklaşımına ayna tutar. Yaşanılan dönemde çoğu kaynak, kadınların dişlerini siyaha boyadıklarında kendilerini daha güzel hissettiklerine atıfta bulunurken, çoğu kaynak da -ki ben dönem içindeki kadın olgusunu düşündüğümde bunu daha gerçekçi buluyorum-  güldüklerinde kadınların beyaz dişlerinin görünmesinin hafif meşrep ve genel ahlak kurallarına aykırı sayıldığını belirtir.

 

Kadının beyaz dişinden tahrik olan zihniyet, kadın bedeninde erkek sanatçıların yani Onnagataların varlığını kabul eder ve uzun yıllar kadın gibi görünmek için eğitim alan erkekler, feminen hale gelir ve bunun sonucu olarak travesti eğilimler ortaya çıkar.

Kısaca, ahlaki yargılarla kadınlar sahneden ve toplumdan izole ediliyor edilmesine ama kadın bedenine duyulan şehvet, kadın bedenine duyulan arzu sahnede kadın kimliğini temsil eden erkek bedenlere yöneliyor. Çünkü kafalar eğitilmiyor, çünkü zihniyetler bilgi ile donatılmıyor onun yerine en kolayı, hokus  pokus…. Sözde günahın temsilcisi kadını ortadan kaldırıyorlar.

Kadını yok saymak, binlerce yıldan günümüze ataerkil sistemin değişmeyen uğraşısı.

Kadını dövmek, her türlü cinsel ve psikolojik şiddetin uygulayıcısı olmak, çeşitli yaratıcı tekniklerle kadınları katletmek AKP iktidarının bu ülkenin kadınlarının dünyasına attığı imzasıdır. Her an bir başka kadın cinayeti haberi ile adeta kuşatılmışlık içindeyiz.  Kadınlar hayatlarını özgürce yaşamak istediklerinde katlediliyorlar. Çünkü kadını kendisinin malı olarak gören erkek, “hayır” diyen kadının gücü karşısında, kendi güçsüzlüğünü ancak başvurduğu şiddet yöntemleri ile büyütüyor. Ve kadınları kendilerini gerçekleştirmek için tıpkı bir laboratuvar alanı gibi görüp, onların üzerinde her türlü deneyi yapma hakkı olduğunu düşünüyor. İşte bu ataerkil yapı, AKP hükümeti eliyle ortaçağa özgü bir zihniyetle toplumda acımasızca kendini ortaya koyuyor.

Her türlü dejenerasyonla toplumun aşağı çekildiği, sanat ve kültürün kapı dışarı edildiği, eğitimin karanlıklarla örüldüğü, emeğin sömürüldüğü, kendi emeğine yabancılaştırılan insanların acılarıyla örülü bir yapılanma, kendinden olmayanı yok sayarak tek tip insan yaratma hayalinin getirdiği kıyım…  Bugün her birimize nefesimiz kadar yakın artık.

Katledilen Arzu Aygün’ün 16 yaşındaki kızının sosyal medyadan paylaştığı, yine bir kadın cinayeti, ama bu sefer katledilen benim annem. İnşallah annemin olayı da önceki olaylar gibi bir kravat, iki pişmanlıkla 3 günde kapanmaz  cümlesi kaçımıza yabancı. Kadınlar, acaba bir sonraki ben olacak mıyım? sorgulamalarını yaparken buluyorlarsa kendilerini, bu bile AKP hükümetinin utanç duyması için yeterli olmalıdır.

Evet, bir sonrakinin sen olma olasılığı çok yüksek, senin olası katilinin de bir kravat, iki pişmanlıkla davasının en kısa sürede kapanması da çok olası. Velev ki, katledilen sen olmasan dahi, alt komşun, yakın arkadaşın, torununun okul arkadaşı, uzaktan akraban ya da hiç tanımadığın ülkenin herhangi bir yerindeki kadın kardeşinin cins kırımına uğraması çok olası.

İşte bu yüzden mecliste cins kırımı var dedi, Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), ve kadın cinayetlerine karşı cins kırımı kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında birçok yazar ve sanatçı paylaştığı videolarla Meclis’e, kadın cinayetleri gündemiyle acil toplanması çağrısında bulundu. Ama ne oldu?  CHP Grubu adına söz alan Av. Sera Kadıgil’in cins kırımının önüne geçmek için mücadele etmek adına verdiği kanun teklifi AKP ve  MHP’nin oylarıyla reddedildi. 

Diyalektik bir bakış açısıyla; değişim ve dönüşüm kaçınılmaz bir gerçekliktir, dönüşümün geriye dönük olması toplumlara ancak acı verir. Her türlü sistematik şiddete maruz kalan kadınlar, yaşadıkları travmaların altında ezilirken, erkekler kadınlara uyguladıkları şiddetin görüntülerini sosyal medyada yayınlama cüretini nereden almaktadırlar?

Ümitcan Uygur’u hangimiz unutabiliriz? Aleyna Çakır’a şiddet uygulayan ve ölümünden önce baygın halde yerde yatarken görüntülerini sosyal medyada yayınlayan bu haysiyetsiz yaratık, yaşadığı zehirli kendinden geçmişlikle, alacağı beğenilerin hesabını yaparak yayınlamamıştır herhalde o görüntüleri.

Tarih 4 Şubat 2020, Kocaeli Kuruçeşme, Emirhan Ünlüyayla, 18 yaşında bile değil. Kendisi ile aynı yaşta olan genç  kadını sıkıştırıyor bir yıkıntının kenarına. Kendisinden ayrılmak istediği için şiddet uyguluyor: "Sen dua et, sana başka bir şey yapmıyorum, ha!” diyerek de lütufta bulunuyor ve görüntülerini “moruk” diye seslendiği birine çektirerek, sosyal medyada paylaşıyor.

Bu zehirli zihniyet yaralıyor beni, bu zehirli zihniyet korkutuyor ülkemin tüm kadınlarını. Eskiden utanç kaynağı olurdu, bir kadını dövmek. Artık aleni olarak uyguladıkları şiddetle orgazm olan zehirli kafalar çağında yaşıyoruz. Emirhan Ünlüyayla, yayınladığı bu görüntülere rağmen adli kontrol şartıyla serbest bırakılıyor. Peki, neden bir insan başka bir insanı dövme görüntülerini sosyal medyada paylaşır? Vermek istediği mesajlar nedir? Korku ve öfke krallığının fertleri olmak için neden bu kadar gönüllü bu gençler? Asıl tartışılması gereken konu burası belki de…

Ve, katliamın biri bin para iken, kadınlar hayatla ölüm arasındaki ince çizgide sessizce dolaşırken,  ilk imzacılarından olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldırma çabasından neden hiç vaz geçmez bu hükümet?

6 harfli bir kelime olan,  Kabuki ; KA- müzik, BU-dans, Kİ- ustalık. Yani müzikli danslı ve beceri isteyen bir oyun kurmak anlamına gelir.  İçinde kadınların olmadığı müzikli, danslı bir dünya kurmak…

Gene 6 harften oluşan “şiddet”le ise geriye sadece acının kaldığı ve kötülüğün bulaşıcı olduğu bir dünya kurabilirsiniz.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Çölde Vaha Misali Bir Etkinlik
    ''Bir yer düşünün; cep telefonu, bilgisayar, cüzdan gibi eşyaların çadırların önündeki masalara bırakıldığı, masanızdaki bir tava menemene gelen geçenlerin ekmek bandırıp yollarına devam ettikleri, bir yer düşünün herkesin tanısın tanımasın…
  2. Afetler Ayrımcılık Yapmaz, İnsanlar Yapar
    Depremlerde, cinsiyetlerinin savunmasızlığından ötürü kadınların karşılaşabileceği sorunlar çok daha fazladır ve unutmayalım ki bu deprem, küresel cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 156 ülke arasında 133. sırada yer alan Türkiye’de gerçekleşti. Afetler ayrımcılık…
  3. Afgan kadınlar köleyken biz özgür olabilir miyiz?
    “15 Ağustos 2021 sonrasında her şey gözlerimin önünde oldu: 20 yıldır uğruna çalıştığımız bir demokrasi 24 saat içinde yerle bir oldu. Açıklığa kavuşturmak istediğim bir nokta var: Afganistanlı kadınların başına gelenler her…
  4. Suçlu bulundu : İç Barışı Tehdit Eden Kadınlar!
    “Ey insanlık dinle ve anla. On ikiye beş kaldı, aç gözünü tetikte ol, hırsız çaldı zamanı. Gel Pazar günü saat üçte, öğren de kurtar canını.” Michael Ende’nin, dinlemeyi bilen küçük…
  5. Kafeslere sığmayan bedenler
    Dürüst olalım, bir gün zayıflarım diye sakladığın o elbisenin içine on yıldır giremiyorsan, ne olur biraz gerçekçi ol ve içine girebileceğin başka bir elbise al da, ruhun da, gardırobunda ferahlasın.…
  6. Savaş, Hafıza ve Toplumsal Cinsiyet
    Dün Sırbistan, Japonya, bugün Rusya ya da yarın herhangi başka bir yer. Ülkeler değişir ama asla değişmeyense eril zihniyetin savaş meydanlarındaki tezahürüdür. Bir bakmışsınız bugün kurban gibi görünen bir ulus,…
  7. Eril Aktörlerin Yitik Kurbanları
    Kadınları namus, ahlak ve sadakat kemerleriyle eve bağlayan Nazilerin erkeklerinin lugatlarında sadakat, sadece birer propaganda aracıymış tabi ki. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin liderlerinden Heinrich Himmler’in sekreteri Hedwig Potthast ile…
  8. Dünya emekçi kadınlar gününde elleri düşünmek
    Hey sen, oradaki… Ne yapıyorsun ellerinle? Tıkış pıkış bindirildikleri arabada Corona önlemlerine uyulmayıp, maske takılmamasına itiraz ettiği ve bu olayı görüntülemeye çalıştığı için gözünün kör olmasına neden olduğun 60 yasındaki…
  9. Metaverse dünyasında kadınlar ve taciz.
    Gece dışarı çıkma, kalabalıklara karışma, onu bunu giyme derken şimdi de sanal âlemde kimliğini gizle. Peki, ama neden? Kadınlar bin yıllardan beri kendilerine reva görülen sessizlik ve toplumun dışında tutulmayla…
  10. Sen Ne Çektin Be Havva
    Sen ne çektin be Havva… Canın çekti bir elma yedin. Sonra Âdem’e de ikram ettin. Âdem de hayır demeyip yedi. Üstüne kovuldun cennetten ama ikramiye sana kaldı, o gün bir…
  11. Başarılı kadınların enselerinde vızıldayan erkekler
    Tamer Karadağlı Türkiyeli izleyiciler tarafından kültürel kodlarımızın bir tezahürü olan taş fırın erkeği tiplemesi ile akıllarda kalmış bir sanatçıdır.  Yaşanan böylesi bir olayda,  taş fırın erkek kimliğinden soyunup sanatçı kimliğine…
  12. Özgürlüğe Pedallayın Kadınlar!
    Sufrajetlerin önemli ismi Susan Anthony: “Bisikleti yönetmeyi başaran bir kadın, hayatı da yönetmeyi başaracaktır” sözü ile kadınların bisiklet mücadelelerine verdiği destek ile güç katmış ve  “Dünyadaki kadınların eşit haklara ulaşması…
  13. Kadın Katillerini Yetiştiren Kim?
    Her gün en az 3 kadının öldürüldüğü, kadın katillerinin korunduğu, kadınların yaşam haklarını savunmak için kuş misali çırpındıkları bir ülkede yukarıdaki sözleri söyleyenin bir kadın olmamasını çok isterdim ama gene…
  14. Kadınların Sahnesi Yeni Başlıyor
    Son zamanlarda tüm dünya kadınlarını da içine alarak belki, ama en çok da kendi ülkemin kadınlarını düşününce görüyorum ki, hep kanlı oyunların başrolünü oynamak biz kadınlara düşüyor. Ve maalesef ki,…
  15. Makbul Analık Sorgusu
    Makbul Analık Sorgusu
    9 Şubat 2021
    Aile yapısının sağlamlığının göstergesi, AKP hükümetinin 2012-2019 yılları arasında %1400 artış göstermiş olan kadın cinayetleri midir? Evlenme oranları azalırken, boşanma sayılarının her geçen gün hızla artış göstermesi midir? Yoksa, aile…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…