Prof. Haluk Gerger: Obama ne yaptıysa devam edecek

10 Kasım 2012
Prof. Haluk Gerger: Obama ne yaptıysa devam edecek

Obama'nın yeniden seçilmesiyle politikalarında bir değişiklik olmayacağını belirten Ortadoğu uzmanı Haluk Gerger, ABD'nin gücünü, kendi sınırlarının belirleyeceğini söyledi. 'Ortadoğu'da işi Türkiye gibi taşeronlara ihale edecek. Sahnede Türkiye, Katar, perde arkasında Amerika. Mengeneleri daha fazla sıkacak.'

ANKARA- Barack Obama'nın yeniden ABD Başkanlığı'na seçilmesini değerlendiren Ortadoğu uzmanı Haluk Gerger, "Obama şimdiye kadar ne yaptıysa, nasıl yaptıysa onları yapmaya devam edecek" dedi. Ortadoğu için ise Beyaz Saray'ın perde arkasında olduğu, Türkiye, Katar gibi aktörlerin sahne olduğu ve Amerika karşıtlarına karış baskının artacağı bir süreç öngören Gerger, ekledi: "Ama unutmamak gerekir ki her şey bilgisayardan çıkmış gibi Amerika'nın, NATO'nun, Türkiye'nin, batının isteklerine bağlı değil. Bir de halklar var, kendi özlemleri talepleri olan güçler var."

ETHA'ya konuşan araştırmacı yazar Haluk Gerger, Obama'nın ikinci kez seçilmesi için "Değişen bir şey olmayacak. Hangi aday seçilirse seçilsin çok önemli değişiklikler olmayacaktı. Ama eskisi seçildiğine göre özel bir yenilik bekleyecek durumda değiliz. Obama şimdiye kadar ne yaptıysa, nasıl yaptıysa onları yapmaya devam edecek" dedi.

ABD'yi kim yönetirse yönetsin mazlum halklar açısından hayırlı bir şey çıkmayacağını söyleyen Gerger, "Aslında Obama geldiğinde bölge halkları, mazlumlar da umuda kapılmışlardı. Hatta hatırlıyorum; Filistin'de davul zurna çalmışlardı Obama seçildi diye. Ama sonra bu 4 yıl içerisinde neler olduğunu biliyoruz" diye konuştu.

Obama'nın, Afganistan ve Pakistan siyaseti dahil, kendisinden önceki Bush'tan daha kötü şeyler yaptığını anlatan Gerger, Afganistan'daki savaşı Pakistan'a taşıdığını, insansız hava araçlarıyla katliamlar yaptığını, Beyaz Saray'dan doğrudan ölüm emirleri verdiğini söyledi. Gerger, ekledi: "Bush bunu yapmamıştı."

'AMERİKA'NIN GÜCÜNÜ, SINIRLARI BELİRLİYOR'
Bundan sonra da böyle olacağını söyleyen Haluk Gerger, şöyle devam etti: "Amerika'nın niyetlerinde, yani saldırganlığında halkları boğma, onların özlem ve taleplerine karşı çıkmaya ilişkin nedenlerinde zaten yapısal bir değişiklik olmadığına göre, bir değişim bekleyemeyiz. Ancak onun gücünü, sınırları belirleyecektir. Bu gücünün sınırlarına bakmak lazım. Bir tanesi; Ortadoğu halkları nezdinde ABD'nin eskisi gibi pek fazla gücü yok. Obama'ya ilişkin güçler de ortadan kalktığı için etkileme gücü çok düşük. İkincisi; uluslararası kapitalizm büyük bir kriz yaşıyor. Bu kriz onun sınırlarını da belirliyor, Amerikan saldırganlığının, emperyalizmin genel olarak gücünün sınırlarını çiziyor. Bugün mesela Obama seçildi, Türkiye'de zafer çığlıkları atıldı ama Amerika'da borsa yüzde 3 civarında düştü. Almanya'dan gelen kötü veriler, Alman sanayisindeki ilerlemenin yavaşladığını gösteren veriler var. Ekonomik kriz Amerika içerisinde de çok belirgin. Siyasi alanda da sorunlar var, kongrede cumhuriyetçiler kazandı, çoğunluk onlarda devam ediyor. Dolayısıyla politik istikrar sorunu da var."

Obama'nın, Asya kökenliler, Latinler ve siyahlardan, yani sistemde müşteki olanlardan, yoksullardan oy aldığına dikkat çeken Gerger, "Bunları da karşılayabilecek bir konumda değil. Demek ki Amerika'nın kendi krizleri de var, bu da onun gücünün sınırlarını belirliyor" dedi.

ABD'NİN ÜÇ TEMEL AMACI
ABD'nin Ortadoğu'ya ilişkin üç tane temel amacını "Ortadoğu'nun küreselleşmeye, yani uluslararası kapitalizme eklemlenmesi, İsrail'in stratejik üstünlüğünü devam etmesi ve işlerin Amerikan denetiminde yürümesi -buna enerji hatları, kaynakları, nakil yolları dahil" olarak açıklayan Gerger, Obama'nın bu statükonun devamını istediğini söyledi.

'İŞİ TÜRKİYE GİBİ TAŞERONLARA İHALE EDECEK'
Bu nedenle, Obama'nın Kürtler, Filistinliler, Arap isyanını başlatan yoksullar gibi bu statükoya karşı olanlara tavır alacağını belirten Gerger, bu halkları ve yoksulları istikrarı bozucu olarak gördüğünü ve bunlardan korktuğunu ifade etti. Gerger, bu nedenle Amerika'nın yeni rejimlere, yeni aktörlere dayalı ama eskisine benzer bir statükonun devamını istediğini ifade etti. Haluk Gerger, bunu da kendi gücünün sınırlarının ölçüsünde tetikçilere ihale edeceğini kaydetti.

Gerger, "Daha önce Afganistan'da, Irak'ta yaptığı gibi her şeyi Amerikan askeri ile yapamayacağı için gücünün sınırları buna engel olacağı için, tetikçilere, taşeronlara ihale verecek, onları devreye sokacak. Türkiye'deki sevinç de biraz bundan. Aman buradan bize ihale düşer diye yani eski tas eski hamam görülüyor" dedi.

SAHNEDE TÜRKİYE, KATAR, PERDE ARKASINDA AMERİKA
Sınıra Patriot füzelerin konuşlandırıldığı haberlerini de değerlendiren Gerger, şöyle devam etti: "Amaçlar belli. Bu amaçların karşısında ne var? Bir; İran var. Suriye, İran'ın güvenlik hinterlandının önemli bir köprüsü. Hizbullah'a ve Hamas'a kadar uzanan bir köprü bu. Dolayısıyla Suriye bir tehdit. Meşru talepleri, demokrasi talepleri olan halklar var, Kürtler gibi, Filistinliler gibi. Dolayısıyla bunlar üzerinde baskı devam edecek. Suriye üzerindeki baskının bir sonucu olarak Patriot füzeleri filan geliyor. Suriye de baskıcı bir rejim ayrı mesele ama o devrilmese bile orayı denetim altında tutmak, hiç olmazsa bir tampon bölge ile oradaki Kürtleri nötralize eden bir düzen kurmaya çalışmak... Bütün bunlarda Türkiye ile ABD anlaşıyor tabi. Amerika düzenine karşı çıkanları baskı altında tutma siyaseti devam edecek ve burada doğrudan Amerikan askeri gücü yerine NATO destekli tetikçilere ve taşeronlara bu işi ihale edecek. Aman bölgesel güçler olsun, işte Türkiye bir bölge gücü, o önde görünsün. Ona biraz Arap sosu, Arap tuzu biberi katalım. Kim olacak onlar? Katar olsun, Ürdün olsun biraz. Onların yüzünü Arap kamouyona gösterelim ama perde arkasında Beyaz Saray, Amerika, siyonizm bölgeyi birlikte kıskaç içerisinde tutalım. Bu da yeni birşey değil, devam edecek."

'ABD MENGELERİ DAHA FAZLA SIKACAK'
Gerger, "Suriye'ye yönelik daha sert bir müdahale bekliyor musunuz" sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Mengeneler daha fazla sıkıştırılacaktır. Hem İran'a, hem Suriye'ye ilişkin olarak. Ama bunu doğrudan Amerikan askeri ve ordusu aracılığıyla yapılacağı kanaatinde değilim. Böyle bir olasılığı bütünüyle yok varsaymıyorum. Çünkü öyle dinamikler harekete geçebilir ki sonuçta iş oraya kadar varır. Ama hem Amerika'nın kendi gücünün sınırlılıkları hem içeride bu tür askeri maceralara karşı oluşmuş olan ve Obama'nın da tabanını oluşturan güçlü tepkinin varlığı, hem Rusya, Çin faktörü, bütün bunları göz önüne alırsak Afganistan'dan ve Irak'tan en azında görünür askeri varlığı çekme üzerine dış politikasını inşa etmiş Obama'nın doğrudan Amerikan ordusu ile Suriye macerasına kalkacağını sanmıyorum. Ne yapacaktır? yine Türkiye'yi, Katar'ı, işbirlikçileri, tetikçileri öne sürerek tabi ki istikrarsızlaştırma, iç savaşı kışkırtma, içeride bir saray darbesini kışkırtma türünden baskılara devam edecektir. Bu arada tabi siyonist devlet, İran'a karşı bir kışkırtma hareketinde bulunuyor. Böyle bir kışkırtma da Obama'yı rahatsız eder. Çünkü onun da sonunun nereye varacağı bilinmez. Dolayısıyla sadece Amerika bir ipte oynamıyor. Ayrıca o kampta herkes birbirinin ayağını kaydırmaya ya da kendi siyasetini dayatmaya çalışıyor. İsrail bir tarafta, Türkiye gibi ülkeler, Suriye, Arabistan başka bir aktör... İlk ağızdan Amerika'nın perde arkasında olup kendi tetikçilerinin önde bulunacağı, baskıların artarak sürdüğü ama doğrudan bir işgale dönüşmeyen bir süreç bekliyorum. Aslında ABD büyük olasılıkla bu halk hareketlerinden korktuğu için, inisiyatifin halka, halk güçlerine geçmesinden çekindiği için bir saray darbesi istiyor. Yani Mısır'daki gibi Suriye'de de Esad bürokrasinin bir biçimde gelişmeleri kontrol edebileceği ve kontrollü rejim değişikliğini istiyor, benim gördüğüm kadarıyla. Türkiye'nin korkusu belli. Türkiye, 'Kürtler bir hak elde etmesin de, ne olursa olsun, ben de onun için bu gelişmelerde müdahil olarak bulunayım' arzusunda. Türkiye'yi de bu şekilde tatmin edici ve kontrollü bir rejim değişikliği için mengeneleri sıkan bir süreç bekliyoruz. Ama unutmamak gerekir ki her şey bilgisayardan çıkmış gibi Amerika'nın, NATO'nun, Türkiye'nin, batının isteklerine bağlı değil. Bir de halklar var, kendi özlemleri talepleri olan güçler var. Onları da tabi dikkate almamız lazım. Sırat köprü üzerinde yeni bir kaos kargaşa, savaş ve şiddet ortamına her an düşebilir Ortadoğu."

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…