Ertuğrul Kürkçü: Sopaya boyun eğmeyiz

6 Eylül 2012
Ertuğrul Kürkçü: Sopaya boyun eğmeyiz

'DEP'liler parlamentodan atılacakları sırada Erdal İnönü'nün sergilediği demokratik, hümanist ve itidal dolu tavrı hatırlatmak isterim.. CHP'liler bu tavra bakarak kendilerine yön çizebilir.'

BDP'nin Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın genişletilmiş gurup toplantısıyla verdiği işaretten sonra 1 Ekim'de açılacak Meclis'in ilk gündem maddesi gibi görünen dokunulmazlıklarla ilgili, "Sopaya boyun eğmeyiz" dedi. CHP'ye Erdal İnönü hatırlatması yapan Kürkçü, "DEP'lilerin parlamentodan, atılacakları sırada ve sonrasında Erdal İnönü'nün sergilediği demokratik, hümanist ve itidal dolu tavrı hatırlatmak isterim. CHP'liler bu tavra bakarak kendilerine yön çizebilirler. Bir de şimdi hortlamaya başlayan Nevzat Tandoğancı pozisyona müracaat edebilirler". ifadelerini kullandı.

Kürkçü, dokunulmazlıklarla ilgili T24'ten Hülya Karabağlı'nın sorularını yanıtladı.

‘Fatma Şahin yavrukurt çıktı'

Gaziantep saldırısından sonra BDP'liler için "Ya mesafe koyacaklar ya da millet meclisinde o kürsüde oturmayacaklar" diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının kendisini şaşırttığını söyleyen Kürkçü, "Fatma Şahin yavrukurt çıktı ansızın" benzetmesi yaptı. Kürkçü'nün, değerlendirmeleri şöyle.

CHP'DE DEVLETPEREST KUŞATMA ÇABASI İÇİNDE: Kaçırılma günlerinde gerek Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Hüseyin Aygün'ün kendisinin toplumlar arasında husumet doğurmayacak şekilde BDP'ye hatta PKK'ya husumet kışkırtması yapmayacak şekilde basiretli konuyu ele alış olmalarını rövanşının devletperest kanat almaya girişti. Şimdi başka kaynaklardan aldıkları desteklerle CHP'li kuşatma çabası içindeler. Ben buna CHP'nin vereceği cevabın kaderini tayin edeceğini düşünüyorum.

CHP'NİN HAYATA BAKIŞININ BİR STANDARDI OLSUN: Demiyoruz ki biz, CHP, bizi müdafaa etsin. Bize yan çıksın. Bir standardı olsun hayata bakışının. Değişmeyen bir ilkesi olsun. Bilelim ki, şöyle bir şey olduğu zaman CHP'nin tavrı böyle olur. Her gün bir o yana bir bu yana.

ERDAL İNÖNÜ'NÜN TAVRI: Erdal İnönü'nün , DEP'liler parlamentodan atılacakları sırada, sonrasında takındığı tavrı CHP'lere hatırlatmak isterim. Demokratik, hümanist ve itidal dolu tutuma bakarak kendilerine bir yön çizebilirler. Bir de şimdi hortlamaya başlayan Nevzat Tandoğancı pozisyona müracaat edebilirler. Tek parti devrinin refleksleriyle , Dersim katliamına götüren refleksler arasındaki bağı CHP'nin koparması gerektiğini düşünüyorum. Hem Sosyalist Enternasyonale geri döneceksiniz, hem tüm bu meselelerde BDP'yi aşan pozisyonlara sahip partilerle aynı platformu paylaşacaksınız. Hem de Türkiye'ye dönüp böyle konuşacaksınız. Bu kabul edilemez.

KORUCULARLA KÜRT SORUNU ÇÖZÜLSEYDİ: BDP'yi, siyaset alanının dışına iten hiçbir davranış Kürt halkının sözcülerini başka kanaldan Meclis'e taşıyamayacaktır.Öyle bir şeyi ancak korucuları Meclis'e taşıyarak yapabilirler. Korucularla Kürt sorunu çözecek olsalardı onu sahada çözmüş olurlardı.

TOPTANCI, HİSTERİK YAKLAŞIM ŞAŞIRTTI: Aslında Fatma Şahin'e şaşırdım. Yavru kurt çıktı ansızın. Yurttaşlarımızın bir bölümü ile kendi arasına inanılmaz bir duvar çekmeyi başardı. Bu kadar anlayıştan uzak bu kadar toptancı, histerik bir yaklaşım doğrusu beni şaşırttı. Çünkü daha önceki, tutumlarına baktığımızda nispeten özellikle kadın hakları konusunda iki yanlışa karşın bir doğruyu söyleyebilen bir bakandır.

SOPAYA BOYUN EĞMEYİZ: Ben herkes yeniden aklını başına alsın derim. Müzakere ve tartışma yoluyla çözecek imkanları birlikte yaratalım. Biz de buradan payımıza çıkartmak gereken bir ders ve sonuç varsa elbette çıkarırız. Sopaya boyun eğmeyiz.

1 EKİMDE MEMLEKETİN ZIVANADAN ÇIKMIŞ OLMASI: Siyasetin makul kendi yatağında akışında bir sapma olduğu için 1 Ekimde memleketin zıvanısından çıkmış olması gerekir. Ben, Şemdinli'den sonra ne hareket tarzımı ne hayattaki tutumumu değiştirdim. Şehir içinde dolmuş kullanıyorum. Otobüse, metroya biniyorum. Uzun yolculuklarda trene biniyorum. Herkesle birlikte yaşıyorum.

HALK OLAYA BİR FOTOĞRAF KARESİNDEN BAKMIYOR: Ortada kaynatılan havayla, halkın soluduğu hava arasında hiçbir ortaklık olmadığını gördüm. Halka uzak düşenlerin bu havayı kaynatanlar olduğunu söyleyebilirim. İnsanlar akıllarıyla, algılarıyla, palavra değil gerçek davranışlarla ilgileniyorlar. Bize bir tek fotoğraf karesi içerisinde bakmıyorlar. Fotoğraf öncesi var, sonrası var. Fotoğrafın kendisi var.

DİĞER KUŞLARA ÖLDÜRTMEYE ÇALIŞMAK: Bu fotoğraflar sadece bazı insanlarda kalp kırıklığı yarattı. Milyonlarca insan açısından da bir empati oluşturdu. Ne yapacağız şimdi. Alacalı bir toplumda yaşıyoruz. Meclis'in de akıl yolunu seçmesi gerekir. Bizi olduğumuzdan başka bir renge boyayarak, boyalı bir kuş haline getirerek, diğer kuşlara öldürtmeye çalışacağına bu boyanın tutmayacağını akıl etmesi icap eder.

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…