OECD Çevre Raporu: Tehlike büyüyor

23 Mart 2012
OECD Çevre Raporu: Tehlike büyüyor

Eğer önlem alınmazsa, çevresel varlığımızın erozyonu, 2050 yılında iki yüzyıldır yükselen yaşam standarlarını tehlikeye sokabilecek dönüşü olmayan değişikliklere yol açacaktır.

OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) genel sekreteri Angel Gürría, raporu açıklarken gergin kamu maliyesi ve yüksek işsizliğin acil sorunlarıyla mücadele eden ülkelerin, çevrenin geridonusumsuz tahribine karşı derhal önlem alması gerektiğini vurguladı.Önlem alınmadığı taktirde çevreye zarar vermeyen tarım, şu ve enerji temini ve üretim, 2050 yılında 9 milyarı aşacak dünya nüfusunun ihityaçlarını karşılayamaz hale gelecektir.

OECD'nin 2050 Çevre Tahmin Raporu, oldukça karamsar bir tablo çiziyor. Rapor şu anki politikaların sürdürülmesi halinde bunun bedelinin ağır olacağını ortaya koyuyor. Önümüzdeki 40 yıl  boyunca sosyo-ekonomik eğilimlere ilşkin en son projeksiyonları ve bu eğilimlerin dört kilit alan üzerindeki etkilerini kapsıyor. Yani bu eğilimlerin iklim değişikliği, biyo-çeşitlilik, şu ve çevre kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini konu ediniyor. Son ekonomik durgunluğa rağmen, küresel ekonominin 2050 yılına kadar yaklaşık dört misli büyüyeceği öngörülmekte. Bu ise yükselen yaşam standartlarına eşlik eden daha fazla enerji, gıda ve doğal kaynak talebi demek. Bu da daha fazla çevre kirliliği.


Doğa ve insan yaşamı bü
yük tehlikelerle karşı karşıya

Rapor 4 ana trende işaret ediyor. "İhmalin ya da eylemsizliğin maliyeti, hem ekonomik hem de insan yaşamı açısından devasa boyutlara ulaşabilir. Şayet yeni politikalar olmazsa: 

1. Dünya enerji talebi 2050 yılında %80  daha yüksek olacak.  Bugün bu  talebin %85'i fosil yakıt-tabanlı enerjiye bağımlıdır. Bu, küresel düzeyde, seragazi emisyonlarının %50 oranında artışına ve çevre kirliliğinin daha da kötüleşmesine yol açacaktır.

2. Kentsel hava kirliliği, 2050'de, kirli su ve sanıtasyon (yetersiz sağlık önlemleri) eksikliğinden daha ilerde, dünya genelinde ölümlerin başlıca çevresel nedeni olmaya gidiyor. Partiküler hava kirlticilerinin solunum yetmezliğine yol açarak sebep olduğu erken ölümlerin sayısı, ki çoğu Çin ve Hindistan'da meydana gelmektedir, her yıl 3.6 milyondur. Bu sayının 2050 yılında iki katına çıkması muhtemeldir. Yaşlı ve kentleşmiş nüfusun yüksekliğinden dolayı, OECD ülkeleri 2050 yılında, özonun yer seviyesine düşmesinden kaynaklanan erken ölüm oranının en yüksek olduğu bir alan olacaktır. 

3 Küresel biyoçeşitlilik, karada, özellikle Asya, Avrupa ve Güney Afrika'da önemli kayıplarla % 10'dan daha fazla azalacağı, orman alanlarının % 13 oranında küçüleceği tahmin edilmektedir. Nehir ve göllerdeki biyolojik çeşitliliğin üçte birini dünya zaten kaybetmiş durumda. 2050 yılına kadar daha fazla kayıp tahmin edilmektedir. 

4 Küresel su talebi, üretimden, termik santrallerden ve ev içi kullanımdan yükselen talepler nedeniyle, i% 55 oranında artacak. Bu talepler çiftçiler tarafından kullanılan suyu risk altına sokacak. Dünya nüfusunun% 40'i, yani bugünkünden 2.3 milyar daha fazla insan, özellikle Kuzey ve Güney Afrika, Güney ve Orta Asya'da, şiddetli şu ihtiyacı ile akarsu havzalarında yaşıyor olacak. 

Bu projeksiyonlar yeni bir düşünceye olan acil ihtiyacın altını çiziyor.. Bu olmazsa, çevresel varlığımızın erozyonu, iki yüzyıldır yükselen yaşam startlarını tehlikeye sokabilecek dönüşü olmayan değişikliklerin riskini artıracaktır." ‘

Environment: Act now or face costly consequences, warns OECD

www.oecd.org

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…