Rönesans'ın Dehası: Leonardo Da Vinci

Emel Sancaklı

23 Ocak 2021
Rönesans'ın Dehası: Leonardo Da Vinci

Da Vinci, Padişah II.Beyazıd'a şöyle yazar: İstanbul'dan Galata'ya uzanan bir köprü yapmak istediğinizi, yapabilecek biri bulunmadığı için köprüyü yapamadığınızı duydum. Ben nasıl yapılacağını biliyorum.

Dünyaca ünlü bilim insanı ve sanatçı Leonardo da Vinci 15 Nisan 1452 yılında Floransa şehrinin Toskana bölgesinde bulunan Vinci kasabasında dünyaya gelir. Leonardo doğduğunda babası genç bir noterdir. Annesinin kimliği hakkında pek fazla bir bilgiye ulaşılamamakla beraber Osmanlı topraklarından gelen kölelere sıklıkla konulan Katarina isimli bir kadın olduğu tahmin edilmektedir. Babası Leonardo' nun doğduğu yıl bir evlilik gerçekleştirmiştir. Fakat bu evlilik Leonardo' nun annesi Katarina ile değildir. Leonardo'nun gayrimeşru bir çocuk olarak dünyaya gelmiş olması, gelecekte almış olacağı eğitim hayatında büyük engel olacaktır.

Çocukluk yıllarında büyükannesi ve büyükbabası ile yaşayan Leonardo, amcası Françesco dışında kimseden sevgi görmemiştir. Amcası ile gerçekleştirmiş oldukları doğa gezilerinde anatomiye olan ilgisi başlamıştır.  14 yaşında büyükanne ve büyükbabası vefat ettiğinde,  babası ile Floransa’ya gitmiştir. Leonardo' nun babası, oğlunun küçük yaştan beri yaptığı çok başarılı resimlerin farkındadır.  Leonardo’yu ressam Vericino ustanın yanına Floransa'daki atölyeye çalışması için götürür. Bu atölyede Leonardo ünlü ressamlarla çalışma fırsatı bulur.

Vericino ustaya İsa peygamberin vaftizinin resmedildiği bir sipariş verilir.  Leonardo'nun da çırak olarak çizimlerini eklemiş olduğu tablo tamamlandığında tablonun en güzel yerinin Leonardo da Vinci'nin eklediği melek olduğunu gören Vericino usta Leonardo'ya  "Sen beni bu çalışman ile yüzlerce kez geçtin" diyerek eline bir daha fırça almadığı sanat tarihçileri tarafından söylenmektedir.

Genç yaşta tüm Avrupa'da tanınmaya başlayan Leonardo da Vinci mucit ve bilim insanıdır. Rönesans İtalya’sındaki zengin aileler bilim insanlarını o dönemde koruma altına almaktaydı. Leonardo 20 yaşındayken kendini kanıtlamış, saygı duyulan bir ressam olmuştu. Önce Medicilerin bir araya getirdiği Neo Platoncu filozof ve sanatçılarla çalıştı. Bilim ve sanatın tek vücutta buluştuğu evrensel dahi Leonardo da Vinci, Rönesans döneminde mimar, mühendis, matematikçi, anatomist, müzisyen, heykeltıraş, botanist ve ressamdır.  Zekâsının 200'ün üzerinde olduğu ünlü mucit hem sağ elini hem de sol elini çalışırken kullanabiliyordu. Bir eliyle resim yaparken diğeriyle yazılar yazıyordu. Yazılarını başkalarının okumasını istemediği için sağdan sola ters yazılar yazmaktaydı.  Ancak ayna yardımı ile bu yazıları okuyabilmek mümkündü.

Yazı ve çizimlerini not etme alışkanlığına sahip Leonardo ilerleyen yıllarda defterlerinden bir tanesi hariç, tamamını çok sevdiği öğrencisi Francesco'ya bırakır. Anatomiye olan ilgisi çok uzun yıllar devam etmiştir. Cesetleri otopsi yaparak ana rahimindeki ceninin tasvirine kadar inanılmaz detaylı çalışmalar yapmaktadır. Anatomi Leonardo için çok önemlidir. Geceleri gizlice ölmüş insanların bedenlerini inceler.

Yapmış olduğu çizimler günümüzde bile hayranlık uyandırırken modern tıbbın önünü açmıştır

2005 yılında Cambridge’deki doktorlar Leonardo'nun yaptığı insan kalp kapakçıklarını günümüzde tamir etmenin yolunu bulmuştur. Ancak Leonardo da Vinci'nin yapmış olduğu kadavra incelemeleri kilise tarafından yasaklanır. Leonardo bu çalışmaları ölmüş sığır bedeni üzerinde incelemeye devam eder.

Leonardo ayrıca botanik bilimine öncülük yapmıştır. Bitkilerin yaprak düzeni sistemini tarif ederek, insanların da tıpkı balık gibi su altında yaşayabileceği öngörüsü ile denizaltı projeleri geliştirir ve perspektifi bulur.

Müzik ile uğraşmış çok iyi derecede lir çalabilmiştir. Leonardo kendisine ait bir uyku düzeni uygulamış her saat başında 15 dakika uyuyarak 45 dakika uyanık kalacak şekilde zamanla yarışmıştır.

Savaşla ilgili birçok icadı vardır. Düşmanı pes ettiren duman bombaları, gürültüsüz açılan gizli geçitler yapmaya başlamıştır. İlk robotu yine Leonardo da Vinci icat etmiştir. Zamanın Milano dükü için yürüyen, hatta hareket eden bir şövalye yapmıştır.  

2002 yılında mühendisler makara ve çarkla çalışan Leonardo'nun yapmış olduğu bu çalışma sisteminin benzerlerini hayata geçirmiştir. Kuşlara çok önem veren Leonardo da Vinci zamanının bir kısmını kuşları inceleyerek geçirirdi. Kuşları temel alan çeşitli uçuş aletleri tasarladı. Bazıları iki insan tarafından kullanılmak amacı ile tasarlanmıştır. Mobil, yani hareket edebilen köprüler tasarlamıştır. 1497 yılında gönye kilidini icat etmiş olup, bu icat günümüzde Panama ve Süveyş kanalı olmak üzere birçok alanda kullanılmaktadır.

Leonardo 30 yaşına geldiğinde Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet'in resmini yapması ve askeri mühendis olarak çalışması için Osmanlı yönetiminden teklif alır. Ressam tercihini Milano'da kalmaktan yana kullanarak Milano dükünün yanında çalışmaya başlar, 17 yıl boyunca Milano Dükü’nün yanında çalışmış tasarım, silah, bina,  resim, heykel çalışmaları gerçekleştirmiştir.

Fransız taarruzu ile Milano'yu terk eder. Bu arada dönemin Osmanlı padişahı II. Beyazıt'a bir mektup yazar. Mektubunda dünyanın en büyük ve en güzel köprülerini İstanbul'a yapmak istediğini yazar. Ters yay şeklinde boğaza asma köprü, Haliç için kemerli taş köprü tasarladığını yazmıştır. Mektubu şöyle devam eder:  "Ben kulunuz değirmen konusunu düşündüm ve Tanrı'nın inayeti ile suya gerek kalmadan sadece rüzgârlardan güç alan bir değirmen yapmanın yolunu buldum.  Gemilerden ip ya da halat kullanmadan sadece kendi kendine devir yapan bir hidrolik makine kullanarak, su çalışmasının yolunu bulmayı Tanrı bana nasip etti. Ben kulunuz İstanbul'dan Galata'ya uzanan bir köprü yapmak istediğinizi, yapabilecek biri bulunmadığı için köprüyü yapamadığınızı duydum. Ben nasıl yapılacağını biliyorum. Köprüyü bir bina kadar yüksek yapacağım çok yüksek olduğu için üzerinden kimse geçmeye razı olmayacak. Öyle bir köprü yapacağım ki, yelkenleri fora olsa bile gemi altından geçilebilecek, isteyenleri Anadolu kıyısına geçirebilecek bir asma köprü olacak. Tanrı sizi bu sözlere inandırsın. Bu kulunuz her zaman hizmetinizdedir."

Ne yazık ki bu iş başvurusuna dönemin padişahı II. Beyazıt'tan olumlu yanıt alınamaz 500 yıl önce tasarlanmış yay şeklindeki köprü günümüzde Norveç’te bulunmaktadır.  Şimdi de sizlere ressamın en çok bilinen bazı eserlerinden bahsetmek istiyorum.

MONA LISA

Leonardo da Vinci 1503 yılında Mona Lisa'nın yapımına başlamıştır. 77 cm’ye 53 cm ölçülerinde olan ikonlaşmış eser kavak bir pano üzerine hava perspektifi ya da atmosferik perspektif diğer adı  "Sufumato" teknikle resmedilmiştir. Figürün bir locanın 2. katında durduğu arkasında bir locanın pervazının olduğu, oradan bir pencere açıldığı ve manzaraya bakıldığı söylenmektedir. Mona Lisa'nın vücudunun açık ve koyu renk etkileri müthiş bir izlenim bırakıyor. Arkadaki gökyüzünün içerisinde sarımtırak kaybolmuşçasına giden yumuşak bir boya hâkimdir. Bu da resme müthiş bir derinlik ve perspektif etkisi veriyor.

Paris'teki Louvre Müzesi’nde Francesco del Giccondo'nun eşi Lisa Gherardini'nin portresi başlığı altında sergilenen bu eserdeki figürün kim olduğu hakkında birçok farklı teori vardır.  Fransa’daki Gantroidiri'nin eşi Francesco del Giocondo adındaki Florentine kumaş tüccarının eşi olduğu bilinmektedir. Yüzüne hangi açıdan bakarsanız bakın derin bir gülümseme ifadesi göreceksiniz. Leonardo'nun tabloya gizlediği düşünülen şifreler yüzyıllar sonrası için bile büyük sır olarak gizemini korumaya devam edecektir.

 SON AKŞAM YEMEĞİ

Isa Mesih’in Romalı askerlere yakalanmasından önce, 12 havarisi ile yediği son akşam yemeğini resmetmiştir. Uzun bir yemek masasının önünde 12 havari İsa’nın sağında ve solunda üçer kişilik kümeler halinde görülmektedir. "Hakikatte sizlere derim ki biri beni ele verecektir". Bu söz havarilerin üzerinde derin bir etki bırakır. Bu etkinin yankılarından soldan sağa doğru kopan hareketlerle yüzlerin aldığı değişik ifadeleri görmek mümkün.

Leonardo’nun bu eserinde İsa ortada görülmektedir ve öne doğru eğilen elleri ile derin üzüntü içindedir, kırmızı şarap hazreti İsa'nın kanını, ekmek ise bedenini temsil eder.

Son Akşam Yemeği’nin tablo olmadığı, duvara çizilmiş Fresk olduğu bilinmektedir.  Son Akşam Yemeği’nin, (Cenacolo)  Milano 'da Santa Maria delle Grazie'nin yemek salonunda bulunan 910 × 420 cm ölçüsündeki bu freskin her tarafı, yapımından yarım yüzyıl geçmeden çatlamış, boyaları dökülmüş ve restorasyon çalışmalarında olumlu sonuç alınamamıştır. 

O dönemde Freskler ıslak sıva üzerine boyanırdı. Leonardo da Vinci bu tekniği uygulamak istemeyerek daha canlı renkler elde etmek istemişti.  Leonardo kendi tekniği ile taş üzerine Tampere boyalar kullanarak neme karşı özel astar oluşturdu.  Ancak bu teknik başarılı olmamıştır. 2. Dünya Savaşı sırasında oluşan bombardıman eser üzerinde önemli hasar bırakır. 

 VITRUVIUS

Ressam 1489 yılında insan bedeni, oran ve orantı gibi çalıştığı konuları, insan figürü üzerinde bir kitap oluşturmaya başlamıştır. Kitabın içinde çizimleri yer alıyordu. Leonardo’nun en büyük özelliklerinden biri de birçok çalışmasını yarıda bırakmış olmasıdır. Bu kitabı da bitiremedi ama bunu bilinçli yapıyordu. İnsan figürü oluşturulurken, kare ve yuvarlak şekilleri kullanarak kol ve bacak çizgileri yerleştirilirse bu şeklin merkezinin insanın göbek kısmının olacağını yazmaktaydı.

 

Leonardo’nun çalışmaları yazmakla bitmez. Leonardo da Vinci'nin yaşamının son dönemine gelirsek, ölmeden önce söylemiş olduğu sözü "çalışmalarım istenen kaliteye ulaşmadığı için Tanrı'yı ve insanlığı gücendirdim" olmuştur. 2 Mayıs 1519 yılında 67 yaşındayken yaşamını yitirmiştir.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği
    ''Koruma kavramının henüz olmadığı, eski evlere bir an önce kurtulunması gereken harabeler olarak bakıldığı zamanlardı. Lüks apartman hayatı çok modern ve çekiciydi. İşte böyle bir dönemde geleneksel Türk evlerini derli…
  2. Bread and Pupet ile Röportaj
    1963 yılında Peter  Schumann  tarafından kurulan  Bread and Puppet Theater, kağıt hamuru ve mukavvadan  tasarladıkları dev kuklalarla tanınıyor.  Amerikalı kukla tiyatrosu,  kurulduğu yıldan günümüze kadar şiddetin her türlüsüne karşı çıkarak…
  3. Sanatçı Armağan Ulusoy'la söyleşi
    ''Eğer daha önce çamurdan bir şey yaptıysanız, bunun son derece heyecen verici ama aynı zamanda da sakinleştirici bir süreç olduğunu bilirsiniz. Seramik çamurunun elinizde şekil alması, aklınızdakinin elinizde canlandığını hissetmek,…
  4. Devrimci Feminist Paula Rego
    Sanatçının, 1998 yılında yasa dışı kürtaj olan kadınları resmeden pastel eserleri, Portekiz’de ilgi odağı olmuştur ve oluşan kamuoyu baskısıyla,  2007 yılında ikinci bir referandum kampanyası düzenlenir ve kürtaj yasal hale…
  5. Ressam Selin Çelikdelen'le röportaj
    ''Hayatım boyunca bireysel ve umursamaz bir yanım vardı. Tüm dünya karşımda da olsa ben özgün ve özgür bir şekilde yol alan biriyim. İnsanlara ve düşüncelerine saygım var ama kimse beni…
  6. Ressam Ataman Oğuz'la Röportaj: 'Resim Sanatında Deli Tipolojisi'
    “Sanatçı doğası gereği anarşik bir yapıdadır bu durumda yaşantısı ve cesareti ile sanatçıyı toplumunun aykırısı, cüret sahibi yapıyor, belki bu cüretle çılgınlık arasında bir bağ kurulabilir.  Öte yandan halk kuşatamadığı,…
  7. Savaşa sanatla direnen bir kadın: Kathe Kollwitz
    “Gerekçe ne olursa olsun savaşa hayır diyen biri olarak, yüzyıllardan beri birçok sanatçının Kolwitz gibi eserleriyle kendi iç dünyalarındaki yaralarını sardığı apaçık ortada. Pablo  Picasso “Guernika”  ile, Norveçli ekspresyonist  ressam…
  8. Delilik ve Sanatın Rengi
    Delilik ve Sanatın Rengi
    15 Şubat 2022
    ''Eski çağlardan günümüze kadar akıl sağlığı bozulan kişilerin gözlerinin şüpheyle uzaklara ya da hayalimsi bir şeye odaklandığı gözlemlenmiştir. Aslında bu bireyler akışkanlık gereği yakında olan her şeye bakmaktan kaçınırlar.  Çünkü…
  9. Ressam Alpay Aksayar ile Röportaj
    Çok değerli dostum ve hocam Alpay Aksayar ile yine bir aradayız.  Yaklaşık altı yıldır tanıdığım bu değerli isim sanat serüvenimde her zaman yanımda olup anlatım güzelliği ve üslup zenginliğiyle bizlere…
  10. Resim Sanatının Usta İsmi Mehmet Güleryüz
    Türkiye’deki sosyo – kültürel dille dışa vuran,  resimden desene, heykelden  gravüre, tiyatrodan performansa  uzayan,  zengin  bir ifade arayışının gelişim ve dönüşümlerle ışık tutan ismidir Mehmet Güleryüz. Güleryüz, 1980’li yıllarda izlenimciliğe…
  11. Tabuları Yıkan Kadın Ressam; Mihri Müşfik
    Türkiye’de çağdaş resim çalışmalarını ilk başlatan kadın ressamımız Mihri Müşfik’tir. Kadınların ötekileştirilip, yok sayıldığı dönemlerde yaşamış bir kadın ressam olarak var olma mücadelesini hayatının sonuna kadar sürdürmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’nda Saray’a yakın…
  12. Karanlığın Ustası; Michelangelo Merisi Da Caravaggio
    Caravaggio’nun resimlerinde siyah renk çok baskındır. Büyük yüzleri aydınlatan kuvvetli ışığın yerine, önemli noktaları kısmi aydınlatan cansız bir ışık gelmiştir. Resimlerinde karanlık hâkim, belirsizlik ve melankolik atmosfer daha yoğundur.    …
  13. Resim Sanatının Filozofu Rembrandt
    17. yüzyılın en büyük Flemenk ressamı, Barok döneminin devidir. Yenilikler yapma yolunda gösterdiği yetenek onu birçok çağdaşından ayırır. Belli öğeleri, daha fazla aydınlanmış ışığı doğru ve hızlı biçimde kullanır. Asimetri…
  14. Yağlıboyanın mucidi ressam: Jan Van Eyck
    Jan Van Eyck resim sanatında yüz çizgileri ve özelliklerini yansıtarak “Flaman resim tekniğini” ortaya çıkarmıştır.  Gotik dönemin etkisi altında olan Flaman resim sanatını zenginleştirmiş, perspektifi Flaman resim sanatına ekleyerek resim tarihinde kalıcı…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…