Darbezede askerler: Askeri darbeye de sivil diktaya da hayır!

16 Temmuz 2018
Darbezede askerler: Askeri darbeye de sivil diktaya da hayır!

“Darbe girişiminin ikinci yıl dönümünde kaniyiz ki, 15 Temmuz günü ihbar edilen kalkışmaya karşı uçuş yasağı, bazı birliklerde zırhlı araç çıkış yasağı gibi darbecilerin uymayacakları emirler vermek yerine genel alarm verilmiş olsa, tüm askeri personel o gece kışlalarda kalacak, komuta kademesi rehin düşmeyecek, kalkışma muhtemelen kışla dışına taşmadan engellenecek, ‘demokrasi destanı’ niyetine 249 insan canından olmayacaktı.”

12 Mart ve 12 Eylül darbeleri mağduru askerler, 15 Temmuz darbe girişimine de OHAL darbesine de karşı olduklarını açıkladılar.

12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbecileri tarafından sol görüşlü oldukları gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılan askerlerin örgütü Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği ADAM-DER, 15 Temmuz askeri darbe girişimine de 20 Temmuz OHAL darbesine de karşı olduğunu açıkladı. 15 Temmuz kalkışması tüm yönleriyle aydınlatılmadan demokrasinin inşa edilemeyeceğini savunan ADAM-DER, “Almanya’da 1930’larda Adolf Hitler nasıl kişisel diktatörlüğünü kurduysa, Türkiye’de de bugün aynı yoldan gidilerek kişi diktatörlüğü tahkim edilmektedir” diye görüş belirtti. 

15 Temmuz’un yıl dönümü dolayısıyla ADAM-DER Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, darbeci çete mensuplarının darbe yapacak rütbe ve makamlara mevcut siyasal iktidar eliyle getirildiği, darbe girişiminin önceden bilindiği, buna karşın önleyici tedbir alınmadığı öne sürüldü. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Darbe girişiminin ikinci yıl dönümünde kaniyiz ki, 15 Temmuz günü ihbar edilen kalkışmaya karşı uçuş yasağı, bazı birliklerde zırhlı araç çıkış yasağı gibi darbecilerin uymayacakları emirler vermek yerine genel alarm verilmiş olsa, tüm askeri personel o gece kışlalarda kalacak, komuta kademesi rehin düşmeyecek, kalkışma muhtemelen kışla dışına taşmadan engellenecek, ‘demokrasi destanı’ niyetine 249 insan canından olmayacaktı.”

ADAM-DER’in açıklamasında “darbelerin temel hak ve özgürlüklere, emek barış ve demokrasi güçlerine verdiği zararın bilinciyle her türlü askeri ve sivil darbeye ve diktatörlüğe karşı olduğumuzu, siyasal İslamcı faşizmin karanlığına ve darbe/dikta ikilemine razı olmayacağımızı yineliyoruz” denildi.

ADAM-DER bildirisinin tam metni şöyle:

 ASKERİ DARBEYE DE SİVİL DİKTAYA DA HAYIR!

15 Temmuz 2018

Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği ADAM-DER çatısı altında toplanmış,
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbecileri tarafından sol görüşlü olduğumuz için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış askerler olarak,

Cumhuriyet tarihimizdeki tüm darbeleri lanetlediğimiz gibi, ikinci yıl dönümünde 15 Temmuz 2016 tarihli askeri darbe girişimini ve 20 Temmuz 2016 tarihli sivil darbeyi de lanetliyoruz.

15 Temmuz tarihli F tipi darbe girişimi bilinmeyen, ansızın geliveren bir kalkışma değildi. Biliniyordu, bilmenin ötesinde vuku bulması bekleniyor ve hatta “Allah’ın lütfu” söylemiyle itiraf edildiği üzere isteniyordu. Öyle ki, F tipi cuntanın darbe hazırlığı 15 Temmuz’dan önce kitaplara ve köşe yazılarına bile konu olmuştu. Köşe yazarlarının bile bildiği darbe girişimini devletin istihbarat örgütünün ve Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin bilmediği söylenemez. Buna karşın, darbe girişimine seyirci kalan siyasi iktidar yetkilileri ile askeri ve sivil yetkililer bugüne değin TBMM’ye hesap vermekten kaçınmışlardır. Siyasi iktidar hesap vermek ve demokrasiye yol açmak yerine 20 Temmuz’da Olağanüstü Hal adı altında kendi darbesini gerçekleştirmiş ve tek adam diktatörlüğünü kurma yoluna sapmıştır. Almanya’da 1930’larda Adolf Hitler nasıl kişisel diktatörlüğünü kurduysa, Türkiye’de de bugün aynı yoldan gidilerek kişi diktatörlüğü tahkim edilmektedir.

Darbe girişiminin ikinci yıl dönümünde kaniyiz ki, 15 Temmuz günü ihbar edilen kalkışmaya karşı uçuş yasağı, bazı birliklerde zırhlı araç çıkış yasağı gibi darbecilerin uymayacakları emirler vermek yerine genel alarm verilmiş olsa, tüm askeri personel o gece kışlalarda kalacak, komuta kademesi rehin düşmeyecek, kalkışma muhtemelen kışla dışına taşmadan engellenecek, “demokrasi destanı” niyetine 249 insan canından olmayacaktı.

ADAM-DER olarak, bir kez daha 15 Temmuz’un ansızın gelişen bir darbe girişimi olmadığını vurguluyoruz. Her şeyden önce, darbeci cunta bir gecede oluşmadı, gökyüzünden zembille inmedi. Darbeci çete “askeri vesayete karşı mücadele” iddiasıyla mevcut siyasal iktidar eliyle beslenip büyütüldü. Askeri okullarda örgütlenmesine göz yumuldu; Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk vs. gibi “kumpas” operasyonlarıyla çete üyelerinin önleri açıldı. Çete üyeleri darbeye teşebbüs gücüne kavuştukları rütbe ve makamlara mevcut siyasi iktidar eliyle getirildiler. Darbeci çeteye yardım yataklık ve “kumpas” operasyonlarındaki suç ortaklığı dönemin Başbakanı tarafından “cemaatteki kardeşlerimiz bizden ne istediler de yapmadık” sözleriyle itiraf edildi. Dönemin İçişleri Bakanı da “Bir dönem 81 validen 74’ü FETÖ’cüydü” diye itiraf etti.

Sözün özü, Cumhuriyet tarihimizdeki en kanlı darbe girişimi olan 15 Temmuz tüm yönleriyle aydınlatılmadan, darbeci çete dışındaki sorumlularından da hesap sorulmadan ülkemizde demokrasinin inşası mümkün değildir. Darbeyi aydınlatma ve hesabını sorma görevi TBMM’ye ait olduğu kadar demokratik sivil topluma da aittir.

ADAM-DER olarak, darbelerin temel hak ve özgürlüklere, emek barış ve demokrasi güçlerine verdiği zararın bilinciyle her türlü askeri ve sivil darbeye ve diktatörlüğe karşı olduğumuzu, siyasal İslamcı faşizmin karanlığına ve darbe/dikta ikilemine razı olmayacağımızı yineliyoruz.

Saygılarımızla.

Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği

ADAM-DER YÖNETİM KURULU

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…