RTE olsa olsa Herkül’üyle henüz karşılaşmayan Cacus olabilir

Mehmet Özgen

23 Aralık 2017
RTE olsa olsa Herkül’üyle henüz karşılaşmayan Cacus olabilir

Nasıl yani, kürsüde idam edilenlerin mektuplarını okurken gözyaşı dökme sahtekarlığından sonra bu da mı olacaktı, derken kendiliğinden şu kıyaslamayı canlandırıyor zihnim: Ortada, Kürt halkına karşı, tıpkı İsrail’in Filsitinlilere yönelik kullandığı yöntemlerle zulmeden, yani evleri, sokakları tank ateşine tutan, çoluk-çocuk, yaşlı demeden katleden bir iktidarın başı var..

Eski futbolcu ve spor yazarı Rıdvan Dilmen tuttu, çok sevdiği Reisi Erdoğan’ı Deniz Gezmiş’e benzetti.. Devrimci mücadelenin, Devrimin sembolü Deniz’e..

Bu Erdoğan ve AKP yalakası muptezel, münasebetsiz bir cümle kurarak RTE’ye ‘’parkasız Deniz Gezmiş’’ dedi. “Ben Tayyip Erdoğan beye baktığımda parkasız bir Deniz Gezmiş görüyorum. Deniz Gezmiş de ‘kahrolsun emperyalizm’ diyordu, Erdoğan da emperyalistlerle mücadele ediyor” 

Saray medyası bugünlerde anti-emperyalist söylemlerle New york’taki büyük soygun davasına karşı ABD’ye karşı milli duruş propagandası yapıyor ya..

Anti-emperyalist mücadelenin dur durak bilmez savaşçısı, Amerikan 6. Filosunu Dolmabahçede denize döken devrimci gençliğin önderi Deniz’i de anti-emperyalizm sahtekarlığına alet ederek propagandaya buradan katıldı..

Türk-Solu gibi bazı ırkçı yayınların, reformistlerin de yaptığı gibi, Deniz’in darağacında haykırdığı şu sözleri yoksayarak:

“Yaşasın tam bağımsız Türkiye!

Yaşasın Marksizm Leninizmin yüce ideolojisi!

Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi! Kahrolsun emperyalizm!

Yaşasın işçiler, köylüler!”

Nasıl yani, kürsüde idam edilenlerin mektuplarını okurken gözyaşı dökme sahtekarlığından sonra bu da mı olacaktı, derken kendiliğinden şu kıyaslamayı canlandırıyor zihnim: Ortada, Kürt halkına karşı, tıpkı İsrail’in Filistinlilere yönelik kullandığı yöntemlerle zulmeden, yani evleri, sokakları tank ateşine tutan, çoluk-çocuk, yaşlı demeden katleden bir iktidarın başı var..

Bu Cacus başlı zat mıdır benzeyen, darağacındaki o onurlu ve dik başa ..?

Dilmene, öncelikle Haluk Kırcı, Abdullah Çatlı gibi ülkücü seri katillerin, gerçek teröristlerin, Maraş katliamcılarının dava arkadaşı olan, MİT ajanı olduğu söylenen, şimdi ise Sarayın ideolojik propaganda sözcülüğüne terfi eden Devlet Bahçeli ‘’Cumhurbaşkanı bir dönemin teröristinin özdeşi olarak takdim edilemez" diyerek sert tepki gösterdi.

AKP sözcülerinden azar işitti.. Bu kadarı fazlaydı.. Çünkü Deniz komünistti.. Dahası emeperyalizm ve işbirlikçilerine karşı silahlı mücadeleye kalkışmıştı.. Dolayısıyla, kurulu düzene karşı başkaldıran her devrimci gibi ‘terörist’ti..

Sonra hadi bakalım sıkıysa, iktidarsın işte, hem ‘’millet seninle’’, emperyalizmle bağları kopart derler. Kapat Amerikan üslerini, yırt ikili anlaşmaları, çık NATO’dan. Bütün emperyalistlerle, ama Rusya dahil, ilişkileri kes, uluslararası tekellerin uşaklığından, işbirlikçiliğinden vazgeç. ABD emperyalizminin ortadoğudaki arap işbirlikçileriyle iş tutmayı bırak. İsrail’le ilişkini bitir. Oğlun el altından petrol satmasın.. Türk, Arap ve kürt halklarını birbirlerine karşı kışkırtarak, emperyalizmin böl ve yönet politikalarına zemin hazırlayan taşeron politkalarından vazgeç..

O kadar da değil yani.. Kimyaları bozulur..

Her yola, yolsuzluğa, sadakaya başvurarak bir arada tuttukları, görevleri sadece ‘evet’ demek olan, itaatkar seçmenlerin kafası karışır.. ‘Allah’ın vasıflarını üstünde toplayan lider’ diye ilahlaştırdıkları RTE’ye tavaf etme düzenini bozarlar.

Hem sonra, parti ve iktidar kadrolarının 6.filoyu denize döken devrimci gençlere türkçü-islamcı gürühu saldırtan MTTB’nin yöneticileri olduğu hatırlanır. Eski cumhurbaşkanları Gül, yeniden meclis başkanı seçtikleri İ. Kahraman.. Adeta ‘niyet ettim emperyalizm için namaz kılmaya’ diyerek 6.cı filoyu kible seçen bu işbirlikçiler, daha sonra Taksime çıkarttıkları türkçü-islamcı gürühu devrimci gençlere saldırtmışlar, iki devrimci genci katletmişler, tarihe Kanlı Pazar’ diye geçen olayın ‘kahramanı’ olmuşlardı.

Yani anti-emperyalizm sahtekarlığına başvuranların, aslında ellerinde anti-emperyalistlerin kanı vardı. İslam diye El Kaide, El Nusra ve IŞİD barbarizmiyle afyonlanmış islamcı gençliği kendi çıkarları doğrultusunda zaptu rap altında tutamayabilirlerdi.

Üstelik Deniz Gezmiş’in mücadelesi kendi ülkesiyle sınırlı değildi. Filistin halkının İsraile karşı yürüttüğü bağımsızlık savaşında da aktif olarak yer almıştı. Bir çok anti-emperyalist devrimci Filistin topraklarında şehit düşmüş, MOSSAD’ın operasyonlarında katledilmişti. Bu tarihsel gerçeği islamcı gençler bilmez. Bildikleri tek örnek var, Gazze ablukasını kırmak ve Gazzelilere gıda yardımı için yola çıkan Mavi Marmara gemisine İsrail ordusunun saldırısı sonucu ölen 10 genç.. Evet onlar da Filistin davası için şehit oldular..

Peki ama ne demişti Deniz’e benzetilen Reis? ‘’Bana mı sordunuz da gittiniz’’. Oğlunun petrol ticaretini riske atacak değildi ya! Anti-emperyalizm mi? O retorik ‘’be ya!’’

**

Bu arada Deniz’in arkadaşları Dilmen’e tepki gösterdi..  ‘Deniz bunu duysaydı küfrü basardı’ diyen oldu. Mustafa Zulkadiroğlu, ‘’Deniz büyük kitleler tarafından kabul gördüğü için, onun sempatisi ile sörf yaparak Erdoğan’ı antiemperyalist olarak göstermek istiyorlar. Mussolini ne kadar sosyalist olursa, Erdoğan da o kadar antiemperyalist olur.’’ dedi.

Başka bir söz duymadım.

Yani kısacası, bu densizlğin, benzetme yoluyla değersizleştirmenin, hakaretin, bu ideolojik saldırının karşısında cılız bir öfke vardı.. Benim asıl öfkelendiğimde buydu..

Peki neden böyleydi?

Verilebilecek cevpalardan birini Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt’ün yazısında buldum,."Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka" başlığıyla (20 Aralık 2017) yayımlanan yazısında:

Bu ülkenin acıklı hikâyesinde önemli bir rol oynayan bir parka, münasebetsiz bir cümleyle yeniden gündeme geldiğinde...

O cümleyi boş verin... Sadece parkayı düşünün. O parka aslında neydi? Ve bu ülke için neyi temsil ederdi?

Sol ideolojiden nasıl kolayca vazgeçtiğinizi ve bunun bedelini şu an nasıl ödediğinizi düşünün.  Solcular en büyük hatayı kendi kıymetli ama gösterişsiz enstrümanlarının cazibesinden şüphe ederek yaparlar.  Sağ ideoloji bu şüphenin üzerine atlar.  Onu eline tutuşturduğu kendi kıymetsiz ama parıltılı enstrümanlarıyla daha iyi bir ses çıkarabileceğine ikna eder.  Ve dönüşüm başlar. 

Sonra siz;

Sağcıların solcular için yaptığı gazeteleri okumaya başlarsınız. 

Sağcıların solcular için kurduğu televizyonların içinde kaybolursunuz.  Pazarlanmayan hiçbir şeyi tüketmeme ahlakına kapılırsınız.  Seçim kampanyalarına para döken partilerin bu yarışının ne anlama geldiğini anlayamayacak kadar aptallaşırsınız.  Sömürünün değişen dilini çözemez olursunuz.  Özgürleştiğinizi sandıkça esir düştüğünüzü anlamazsınız.  Sizi bu kaostan çıkarabilecek eski ve köklü ideolojiler çoktan gözünüzde değersizleşmiştir.  Onların yerine sağcılar tarafından paketlenip kapınıza hediye gibi bırakılmış pırıl pırıl yeni sol ideolojileriniz vardır.  Ancak nostaljik bir refleksle bir parkaya sahip çıkabilecek kadar kalır aklınız...  Artık umurumuzda değildir o parkanın size hatırlattığı kayıplarınız. 

Solcular hâlâ hayattadırlar ama artık sağda durmaktadırlar. 

...

Sonra bir gün biri çıkar ve münasebetsiz bir laf eder.  Ve siz kendinizi, ülke tarihindeki en utanç verici hukuki kararlardan biriyle idam edilen bir sembol devrimciyle; Ülke tarihindeki gelmiş geçmiş en utanç verici iktidarın sembol politikacısını karşılaştırırken düştüğünüz ideolojik şuursuzluğun boşluğunda buluverirsiniz.  Ve o boşlukta asılı kalan korkunç gerçekle yüzleşirsiniz. 

**

Mine Söğüt durumu güzel betimlemiş aslında. Liberalizm ve konformizmin solu düşürdüğü durum ortada.. Kimi solcu şair ve yazarların Meral Akşener’e ‘solda yer alan bir arkadaşınız’ diye methiyeler düzdüğü, onun partisine oy vereceğini söyleyenlerin yüzde-9’unun kendisini solcu diye tanımladığı bir atmosfer söz konusu!

Sosyalist sol mu? Bugüne kadar islamcı faşizme karşı nasıl bir mücadele stratejisi geliştirmiş ki, salonlarda birlik çağrıları yapmaktan başka? Kavgada vurulup düşen, işkencede, darağaçlarında ser verip sır vermeyen, idam sehpasını kendi tekmeleyen onurlu devrimciler için ‘anısı mücadelemize ışık tutacak derdik’. Onları devrimci mücadeleyi daha da yükselterek yaşatmak şiarımızdı..

Şimdi, unutulmayacaklar deniyor.. Bu kadar..

**

Fakat yine de bir eksiklik var konuya dair.

Aslında Tayyip Erdoğan kime, neye benziyor?

Bu mesele gündeme gelmeden önce zihnimin yakıştırdığı, paralellik kurduğu bir örnek var. Kapital’in sayfalarını yeniden çevirirken Marx’ın Martin Luther’den aktardığı bir pasaj..

Marx, ‘’Kapitalistin o eski moda, ama durmadan yenilenen örneği olan tefeciyi ele alan Luther, iktidar sevdasının, zengin olma arzusunda bir etmen olduğunu çok yerinde olarak belirtir’’ şeklindeki girişiyle Luther’den şu pasajı aktarır:

"Kâfirler, tefecinin katmerli bir hırsız ve katil olduğunu aklın ışığı ile anlayabiliyorlardı. Biz hıristiyanlar ise, bunlara öylesine bir onur veririz ki, yalnız paraları için onlara düpedüz taparız. ... Bir kimse bir başkasının rızkını yerse, çalarsa, elinden alırsa, bu adamı açlıktan öldürmüş ya da düpedüz katletmiş kadar (yani bir kimsenin yapabileceği kadar) büyük bir cinayet işlemiş olur. Tefecinin de yaptığı budur ve koltuğunda rahat ve huzur içersinde oturmaktadır... Oysa biz, küçük hırsızları asarız. ... Bunlar zindanlara tıkılır, büyük hırsızlar ise altın ve ipekler içersinde kibirlenirler. ... İşte bunun için, bu dünyada, para delisinden, tefeciden daha büyük (şeytandan sonra) insan düşmanı yoktur, çünkü o, bütün insanlar üzerinde tanrı olmak ister.. Soylu ve dindar görünmek için güzel pelerinler giyinir, altın zincirler, yüzükler takar, ağızlarını silerler. (Siz, burada bakanlara 'hediye' edilen altın kol saatlerini hatırlamakla devam edin) ... Tefecilik her şeyin kökünü kurutan, Cacus'dan, Gerion'dan ya da Antus'dan da beter korkunç bir canavardır. Mağarasına çekip götürdüğü öküzleri, halkın gözünden gizlemek için kendisini donatır ve dindar görünür. Ama Herkül, öküzlerin böğürmelerini ve tutsak ettiği insanların feryatlarını duyacak, Cacus'u uçurumlar ve kayalar arasında arayıp bulacak ve öküzleri bu hain ve cani kimsenin elinden kurtaracaktır. Cacus, dindar tefeci, çalan, soyan ve her şeyi yiyen habis ve cani demektir. Ve bütün bu yaptıklarının bilinmesini istemez, kimse onu bulamayacak sanır (güncelimize çevirirsek, bir gün hesap vermeyeceğini sanır), çünkü mağaraya sürüklediği ayak izlerini, sanki mağaradan dışarıya bırakmışlar gibi düzenler. Tefeci de dünyayı böyle aldatır, sanki yararlıymış, herkese öküz dağıtıyormuş gibi davranır, oysa hepsini parçalar ve tek başına yer bitirir.." ( Kapital I, 609-610)

RTE olsa olsa Herkül’üyle henüz karşılaşmayan Cacus olabilir..

-------------

Not: Cacus'u tasvir eden bir resim bulamadım. Goya'nın Kronos tablosunu en yakın tasvir olarak değerlendirdim. Eser Yunan mitolojisindeki Tanrı Kronos'un (Roma mitolojisinde Satürn) hikayesini anlatmaktadır. Mite göre Kronos iktidar hırsına kapılarak yerine geçecek tüm çocuklarını yiyordu..Yani Cacus'un bütün özelliklerini olmasa da bazılarını taşıyor.

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Fareler, Muktedirler ve Seçim
    ''Ancak halk iradesinden, tarihin kenefine süpürülmekten korkan bu gasp ve soygun çetesi her şeyi yapabilir. Çünkü Nazım'ın dediği gibi 'hiç bir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.' Satmanın dışında, cinayetlerle, katliamlarla…
  2.  TİP’in kararı, HDP’nin Çengiz Çandar Tercihi
    TİP’in seçimlere İttifak içinde, Yeşil-Sol Partiden ayrı olarak kendi logosuyla girme kararı, buna karşılık HDP’nin Hasan Cemal’i ve özellikle Cengiz Çandar’ı aday göstermesi üzerine tartışmalar devam ediyor. Bu tartışmalar, yakın…
  3. Faşizm ve İç Savaş
    Faşizm ve İç Savaş
    30 Haziran 2022
    Erdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze alan bir politika izledikleri bugün daha net görünüyor. Emareler, eğilimler daha belirgin. Elbette ki iç savaş iki karşıt…
  4. Devrimci durum ve Emek Cephesi
    Devrimci siyaset kurulu düzen içinde ‘’daha iyi bir toplum’’ mücadelesi yürütmek değildir. Böyle görüldüğünde mücadele ve siyaset rutin bir prosedüre ya da protestoculuğa indirgenmiş olur. Devrimci siyaset verili olanı daha…
  5. Kurucu Meclis, Halk ittifakı ve HDP
    Bugün bizde 2001’in Arjantin durumu yok; mafyala?m?? fa?ist bir rejim var. Bu nedenle, böyle bir otokratik rejimin cenderesindeki bir ülkede Kurucu Meclis, sadece bir anayasa yap?m yöntemi olamaz. Ülkenin ve…
  6. Mihri Belli’den kalan: Devrimin güncelliği
    ''Geçmişin devrimcilerini, sosyalist eylemcilerini, sadece yaşamlarını devrime adadıkları için değil, örnek mücadeleleri ve harekete düşünsel ve pratik katkıları ile de değerlendirmeli ve anmalıyız. Bu, öncelikle, onların pratiklerini eleştirel süzgeçten geçirerek…
  7. Güzel bir insan, kararlı bir devrimci: Şaban Ormanlar
    Şaban Ormanlar entelektüel birikimi olan, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde özverili katkıları kadar marksist hareketteki teorik tartışmaları da takip eden onurlu, dürüst bir insan ve kararlı bir komünistti. Onu ilkin TRT…
  8. Faşist MHP Kapatılmalıdır!
    Bu partinin mafya liderleri ile, eski kontrgerilla artıkları ve Susurluk çetesi ile iç içe geçtiği, dolayısıyla, hem insanlığa karşı, hem de mafyatik suçların ODAĞI olduğu görünen bir gerçek. Peki, bunlar…
  9. Finale  Doğru
    Finale Doğru
    26 Nisan 2021
    Biliyorsunuz iktidarın, içeriği artık ayan beyan olan 2023 hedefi var.. Cumhuriyeti 100. cü yılında ilga edip onun yerine otokratik islamcı bir devletin ilan edilmesi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ya da tek-adam…
  10. Yeni-Osmanlı Galaksi İmparatorluğu:)
    Kainatın efendisine naçizane teklifimiz şudur ki, Aya gidecek ilk kafile, Hz. Nuh’un kendisine inanmayarak gemiye binmeyen oğlunu ikna etmek için ‘’cep telefonu ile görüştüğünü’’ ortaya koyan İÜ Deniz Bilimleri Fakültesi…
  11. Seçimler Amerikan toplumundaki yarılmayı açığa çıkardı
    Pensilvanya’daki seçimleri önde bitirmesiyle 20 delege daha kazanması kesinleşen Biden, 46. ABD başkanı olarak anılmaya başlandı bile. Şimdiki tartışma, Trump’ın White House’tan nasıl çıkartılacağı üzerine. Bilindiği gibi, 65 milyonu aşkın…
  12. Egemen paradigmanın içindeki ‘Muhalefet’
    Öznel müdahalenin öncelikle yönelmesi gereken hedeflerden biri, bütün hareketlerde, ama özellikle emek hareketinde emekçi demokrasisini (proleter demokrasiyi) örgütlemek yerine kendi grupsal iktidarını örgütleme anlayışıdır. Bunun devrimci Marksizmle bir alakası yoktur.…
  13. Devletin emperyalist siyaseti, faşizm ve Kürt sorunu
    Krizin görüngülerinden biri ABD hegemonyas?n?n çökmekte olu?u. Büyük ihtimalle hegemonya krizi çoklu seçeneklerle uzun süre devam edecek. Bu seçenekler ?imdilik Çin, Rusya, Hindistan olarak görünüyor. Bölgesel hegemonya mücadelesi içinde olanlar…
  14. Dayanışma
    Dayanışma
    21 Mayıs 2020
    Sosyalist politika, geleceği bugüne izdüşüren bir yaklaşımla hareket eder. Bir başka deyişle onun temeli, alternatif bir toplumsal ilişki biçimini geliştirmektir. Bu ilişki biçimi, egemen ilişki tarzına karşıt alternatif nüve olarak…
  15. AKP-MHP’li vekiller deyyusların ‘siyasi’ temsilcileri mi?
    Bu iktidara kar?? direni? anayasal bir hakt?r ve me?rudur. Ait oldu?u yere, tarihin çöplü?üne gönderilmesi ya?amsal oldu?u kadar art?k ahlaki bir sorundur. Fezlekesini yazman?n zaman? çoktan geçti bile.. ?nfaz yasas? koronavirüse…
  16. Cumhuriyeti mi, tasfiyesini mi kutluyorsunuz!
    Zira Cumhuriyetin ilkeleri, başta laik sistem, onun birincil uygulama alanı eğitimin akla ve bilime dayalı temelleri yok edilmiş durumda. Devlet aygıtları islamileştirilmiş, cumhuriyet ordusu, Son Suriye harekatının da gösterdiği gibi,…
  17. Marksist Devrimci olarak Mihri Belli
    16 Ağustos 2011'de aramızdan ayrılan Mihri Belli'yi, devrimci eylemin önde gelen simalarından ve önderlerinden biri olarak anıyoruz.. Aşağıdaki yazı O'nun yoldaşlarından Mehmet Özgen'e ait. Özgen, bu yazıyı Mihri Belli'nin ardından 2012…
  18. Cumhur ittifakı değil Cürüm ittifakı
    Demokrasiye, özgürle?meye en çok ihtiyac? olanlar, elbetteki emekçi s?n?f ve katmanlard?r, kad?nlard?r.. Bu nedenle, Emek ve Kad?n Cephesi, anti-fa?ist mücadelenin, kürt halk?n?n da taleplerini kapsayan demokratik cumhuriyet mücadelesinin itici gücü olarak…
  19. İkili kriz: hem iktidar hem muhalefet
    Ortada giderek gerçekli?i su yüzüne ç?kmakta olan bir iktisadi kriz olmas?na, bunun da diktatörlü?ü beka endi?esine sürüklemesine ve toplumun her türlü hile ve bask?ya ra?men direncini sürdürüyor olmas?na kar??n, muhalefet…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…