WPost: Türkiye vatandaşlarını değil, AKP yetkili ve yandaşlarını cezalandırın

14 Ekim 2017
WPost: Türkiye vatandaşlarını değil, AKP yetkili ve yandaşlarını cezalandırın

Washinton Post’un bu hafta çıkan başyazısında Türkiye ile yaşanan vize krizinin ardından Trump yönetimine uyarılar yer aldı. Türkiye’nin Batı’dan gittikçe uzaklaştığı ifade edilen yazıda Türkiye’ye yönelik uygulanan vize kısıtlamasının sivil toplum aktivistlerinin ve baskıya karşı direnen gazetecilerin zarar görmemesi amacıyla resmi görevliler ve iktidarla ilişkisi olanlarla sınırlandırılması gerektiği ifade edildi.

ABD ile Türkiye’nin uzun yıllardır süren ittifak ilişkisinin ve Türkiye’nin stratejik öneminin Erdoğan’ı çizmeyi aşan eylemlerinde cesaretlendirmemesi gerektiği dile getirilen yazıda Trump yönetimi bu konuda harekete geçmeye çağırıldı. 

Erdoğan Amerika’ya sataşıyor. Trump bir şey yapmalı.

Dünya genelindeki otoriter yönetimler Washington üzerinde baskı kurmak amacıyla gittikçe yükselen bir biçimde ABD vatandaşlarını tutuklama ve onları fiilen rehine olarak tutma gibi utanç verici bir taktiğe sarılır hale geldi. İran ve Kuzey Kore uygulayıcılara öncülük ediyordu ve ikisi de defalarca ABD’nin tavizini sağlamışlardı. Muhtemelen bu durum Mısır ve Venezuela’yı da içeren diğer başka devletleri de cesaretlendirdi. Şimdi bunlara NATO üyesi olup hukuk dışı bir devlet olma yolunda ilerleyen Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’si de eklendi.

Geçtiğimiz yıl Erdoğan hükümeti ABD  konsolosluklarında çalışan iki Türk’ün yanı sıra bir düzine Amerikalı’yı tutukladı. Tahran’ın Devrim Muhafızı Birliklerini utandıracak bir yüzsüzlükle Erdoğan, tutukluların kendisine Birleşik Devletlerdeki Türkler ile- özellikle de kendisine muhalif olan ve Pensilvanya’da yaşayan din adamı Fethullah Gülen ile – takas etmek istediği piyonlardan fazlasını ifade etmediğini belirtti. Sayın Erdoğan geçtiğimiz günlerde Sayın Gülen ile ilgili olarak “Bize papazı verin.” dedi ve ABD’li bir bakan,  Andrew Brunson’un  serbest bırakılması için ‘’Elimizden geleni yapacağız.” dedi.

Son olarak İstanbul’da bir konsolosluk çalışanın tutuklanmasının ardından anlaşılır bir biçimde kızgın olan ABD elçiliği Türklere göçmen olmayan vize başvurularını dondurduğunu duyurdu. Bu sert önleme Washington’daki Türk misyonu hızlı bir biçimde karşılık verdi. Böyle bir yasak Erdoğan’ın baskısına karşı direnmeye çalışan Türk gazetecileri ve sivil toplum aktivistleri dahil pek çok masum insana zarar verebilir. Eğer bu yasak sürdürülürse resmi hükümet yetkililerini, şirket yöneticilerini ve rejimle bağlantılı olan başkalarını hedef alacak bir biçimde düzeltilmelidir.  

Erdoğan’ı yakın müttefik olarak tanımlamakta ısrarcı olan Trump yönetiminin onun zorbalığına karşı koyması gerekmektedir. Türk lider Amerikalılara çektirdiği acıların cezasız kalacağını düşünüyor. Korumaları Mayıs ayında Washington’daki Türk büyükelçiliği önünde barışçıl protestoculara saldırırken kendisinin bunu izlemesi, Erdoğan’ın küstahlığını ortaya koyuyor. Kendisinin Birleşik Devletler’deki Türklere ilişkin talepleri de aynı şekilde yasadışı. Ankara, Gülen’in suçlu olduğuna ilişkin yetersiz deliller öne sürdü ki bu da Amerikan yargısının iadeyi onaylamayacağı anlamına geliyor. Erdoğan’ın iadesini istediği diğer iki Türk ise İran’a yönelik yaptırımların delinmesine yardımcı olmaktan ötürü kovuşturma altında.

On beş yıldan fazla bir süredir iktidarda olan Sayın Erdoğan, çizmeyi aşan eylemlerine Türkiye’nin stratejik öneminden ötürü Washington tarafından kaçınılmaz olarak göz yumulacağı sonucuna varmış olabilir. Başkan Trump’ın Sayın Erdoğan ile geçen ayki buluşmasından sonra izahı güç bir biçimde ‘’Daha önce hiç olmadığı kadar yakın olduklarını’’ ifade etmesinde olduğu gibi ne yazık ki Obama yönetimi de bu tavizlere dair bir yığın kanıt sundu. Aslında Türkiye’nin İslam Devleti’ne karşı savaştaki değeri Amerikan güçlerinin Kürtlerle partnerlik kurmasıyla azaldı; ve Ankara’nın Suriye’de İran ve Rusya ile birlikte çalışma kararı Moskova’dan gelişmiş bir hava savunma sistemi satın almasıyla onu gittikçe Batı’dan uzaklaştırdı.

ABD’nin Türkiye’yle uzun süredir devam eden ittifakı, Sayın Erdoğan’ın yönetimi döneminde de mümkün olduğunca korunmalıdır. Fakat bunun maliyeti rehin almalara ve bir hukuk devleti olan ABD’ye yönelik saldırılara göz yumulması olamaz. Sayın Erdoğan, ABD’ye oranla kendi rejimine daha fazla zarar verecek olan ilişkilerin kopması riskini üstlendiğini anlamalıdır.

Derleyen Sercan Sarı / WHattı

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…