Seyahatname-i rahmi çelebi, Amerikanın yeniden keşfi!

Rahmi Yıldırım

22 Ağustos 2017
Seyahatname-i rahmi çelebi, Amerikanın yeniden keşfi!

Amerika’ya ilk yolculuğum 30 Mayıs 2013 günü başlamıştı. Üç hafta süreyle telefon kapalıydı, gazete televizyon sosyal medya boykotundaydım. Döndüğümde ne göreyim, Türkiye Gezi Direnişine sahne olmuş, memleket altüst olmuş. On günde ancak kavrayabilmiştim olan biteni.

Amerika kıtasına bu üçüncü yolculuğum. İlk iki yolculuk İstanbul Atatürk Havaalanı’nda başlamıştı. Bu defa Ankara Esenboğa’dan yola çıkıyoruz. Önce Münih’e uğrayacağız, dört saatlik molanın ardından San Fransisco’ya devam edeceğiz.
 
Esenboğa’daki banko görevlisi pasaportlarımızı biletlerimizi bagajlarımızı kontrol ettikten onra uçuş kartlarımızı verdi. Uçuş kartları sadece Münih için. San Fransisco için uçuş kartları Münih’te verilecekmiş.
 
Önceki yolculuklarda İstanbul’da olağan güvenlik önlemlerine ek olarak, ABD’nin ve Kanada’nın anlaşmalı oldukları güvenlik şirketleri tarafından ikinci ve daha sıkı kontrollerden geçirilmiştik. Ankara Esenboğa’da ikinci bir güvenlik denetimi olmaması dikkat çekiciydi. 
Lufthansa uçağı 10 dakika gecikmeli olarak 06.15’te hareket etti. Alışılmış uyarıların ardından uçak havalandı, yemek daha doğrusu kahvaltı servisi başladı. Kahvaltı menüsü ve içecekler iyiydi ama mutfak söz konusu olduğunda THY’yi tek geçerim. Air Canada’nın mutfağı da fena değil. Amerikan Havayolları UA’nın mutfağı nasıl, göreceğiz.
 
Münih yolunda kısa molalarla uyuklamak dışında kitap okudum. Uçak Alman hava sahası içinde hayli etkili bir türbülansa girdi. Nihayet iniş için kemerlerimizi bağlamamız anons edildi. Yolcuların çoğunluğunun Türkiye uyruklu olmasına karşın anonsların Türkçe yapılmaması dikkat çekiciydi. Bir ara bant kaydı olduğu belli bir Türkçe anons başladı, birkaç saniye sonra kesildi.
Uçaktan indikten sonra karşımıza iki kuyruk çıktı. Biri olağan pasaport denetim kuyruğu, diğeri GHKL kapıları yazılı ikinci bir kuyruk. Tereddüt ettik hangisine gireceğimize. Bizim gibi tereddüt eden başka yolculara uyarılarda bulunan bir görevlinin Türkçe konuştuğunu duyar duymaz yanaşıp sorduk; bizi GHKL kuyruğuna yönlendirdi.
 
Burada aynen uçağa biniş öncesindeki gibi kontrolden geçtik. H kapıları UA’ya tahsis edilmiş. San Fransisco uçağı H18 kapısından yolcu alacak. Epey yürüdükten sonra H18 kapısına ulaştık. ABD’nin anlaşmalı olduğu güvenlik şirketi işte burada karşımıza çıktı. Neyse ki İstanbul’daki kadar sıkı ve sinir bozucu değildi. Sorgu sual, biraz da sohbet. Güvenlikçi Alman uyruklu Türkiyeli biri. Türkiye için endişeli, bize Türkiye’nin gidişatını soruyor. İyimser olmadığımızı söyleyip, asıl buradan nasıl göründüğünü soruyoruz. Güvenlikçi, Türkiye’nin Arap ülkesi olma yolunda hızla ilerediğini söylüyor. Haksız değil.
 
Uçağın kalkmasına üç buçuk saat var. Acıkmışız. Bir cafeye oturup yalnızca içecek alıyoruz, azığımızı açıyoruz. UA195 sefer sayılı uçak tam vaktinde kapıya geliyor. Uçuş kartlarımızda üçümüz ayrı sıralara verilmişiz. Can sıkıcı bir durum. Yolcular aramızda anlaşıp koltuk değişimi yaptık.
 
Uçak yerel saatle 12.15’te tam zamanında hareket etti. Çift koridorlu uçağın ekonomi sınıfında koltuk aralıkları ve ekranlar, okyanus aşırı uçuşlar için yeterli konfora sahip. Anonslar sadece İngilizce. Orta yaş ve üstü kabin görevlileri, yolcularla ilişkilerinde zarifler. Düz uçuşa geçişle ikram başladı. Nedense yazılı mönü dağıtılmadı. Kabin memurları sadece iki seçenek soruyor: Tavuk ya da anlayabildiğimiz kadarıyla pasta. Tavuklu mönüyü azçok biliyoruz, tercih etmiyoruz. Pasta diyoruz. Yumurtalı sosla pişirilmiş bir et yemeği ama nasıl bir yemek olduğunu pek anlayamadık. Çok da lezzetli değildi. İçki ikramında UA cimri çıktı, oniki saate yakın yolculuk boyunca sadece dört kadeh şarap. Ana yemeğin dışında iki defa da atıştırmalık ve çerez ikram edildi. 
 
Dediğim gibi okyanus aşırı bu üçüncü yolculuk. Uçak, öncekiler gibi kalkıştan sonra nedense doğrudan hedefe yönelmek yerine burnunu kuzeye çeviriyor. Doğrudan hedefe yönelse daha kısa bir yolculuk olacak ama illa kuzeye doğru yarım daire çiziyor. Neyse. Hava bulutsuz. Norveç fiyortları seyredilmeyecek gibi değil. Deniz dalgalar nedeniyle laciret parke döşenmiş gibi. Fiyortların kıyıları yemyeşil, tepeler karlı belki de buzlu, sayılamayacak kadar da göllerle kaplı.
 
Norveç üzerinde de epey uçtuktan sonra uçak nihayet rotayı batıya çeviriyor. Artık okyanus üzerindeyiz. Kabin camları karartılıyor. Artık uyuyun mesajı. Öğle vakti yola çıkmışız, hemen uyku tutmuyor. Nerede olduğumuzu sadece ekrandan izleyebiliyoruz. Atlas Okyanusu, Gröndland, Kanada filan. Nihayet uyku bastırıyor. Uyandığımda San Fransisco’ya iki saat kalmış. 
 
Önceki gelişimde gördüğüm kadarıyla ABD’nin Atlantik kıyıları yemyeşil. Uçaktan göründüğü kadarıyla Pasifik kıyıları öyle değil, yer yer çöl manzarası bile göze çarpıyor. San Fransisco’nun yerleşimi ise geometri dersi çalışılacak kadar düzenli görünüyor. 
 
Uçak alçaldı alçaldı alçaldı, nerdeyse denize sıfır yükseklikteyiz. Kaptan bizi denize mi dökecek yoksa Ordu / Giresun ORGİ benzeri bir havaalanına mı inecek derken tekerlekler piste değdi. San Fransisco havaalanı galiba deniz kıyısında. Uçak inmesine indi ama kapıya yanaşmak için neredeyse 1 saate yakın bekledi. Yolculuk 12 saate yakın sürmüş. Münih’ten öğle vakti havalanmıştık, geldik San Fransisco’da da öğle vakti. Jetlak sıkıntısı çekmemek için uygun bir zamanlama olsa gerek. Pasaport kuyruğu çok kalabalık, 1 saatte ancak ulaşabildik pasaport polisine. Sorgu sual sonrası, çıkış kapısında bagajlarımızda yasak eşya ve yiyecek olup olmadığı konusunda bir kez daha sorgu sual. Nihayet çıkış kapısındayız, Elif Cihan da karşımızda. Nasıl da özlemişiz.
 
Havaalanı iç hat treniyle garaja ulaşıp kiralık otomobille San Fransisco’nun yolunu tutuyoruz. Genel coğrafya bilgilerime göre Kaliforniya sıcak iklim kuşağında Akdeniz iklimine sahip, hatta yer yer çöllerle kaplı ama Ağustos ortasında San Fransisco serin mi serin. Eyalet genelinde bir tek San Fransisco’da hava böyle serin olurmuş. Öyle ki Ağustos ayı ortalama sıcaklığı gece 13 gündüz 25 derece arasında değişirmiş. Ankara’nın 40 dereceye yaklaşan sıcaklığından sonra San Fransisco serinliği iyi geldi doğrusu.
Otele yerleştikten sonra çok kısa mesafeli bir gezinti, sınırlı bir yiyecek içecek alışverişi, hafif bir yemek ve 20 saate yakın süren yolculuğun yorgunluğuyla derin uyku. Jetlak sıkıntısı çekmeden, dinlenmiş olarak ertesi güne uyanmak ne güzel. Uyandıktan sonra Yosemite National Park’a doğru yola çıktık...
 
Amerika’ya ilk yolculuğum 30 Mayıs 2013 günü başlamıştı. Üç hafta süreyle telefon kapalıydı, gazete televizyon sosyal medya boykotundaydım. Döndüğümde ne göreyim, Türkiye Gezi Direnişine sahne olmuş, memleket altüst olmuş. On günde ancak kavrayabilmiştim olan biteni.
 
İkinci yolculukta Küba’daydık. Telefon yine kapalıydı, ister istemez gazete televizyon sosyal medya boykotundaydık. Çünkü, Küba’da internet erişimi yok denecek kadar sınırlıydı. Yani memleketten haber alamamıştık. 1 Mayıs’ı Havana’da kutlamak güzeldi. Döndüğümüzde ne görelim, Sadrazam Davutzade, saray darbesine kurban gitmiş.
 
Amerika’ya bu üçüncü yolculuğum. Telefon yine kapalı, yine medya boykotundayım. Eylül ayı başında döndüğümde bakalım nasıl bir Türkiye göreceğim?
 
Nasıl bir Türkiye göreceğimi bilemesem de Amerika’da gördüklerimi ara ara anlatacağım. Gelecek yazıya değin şu kadarını söyleyeyim, Yosemite National Park mutlaka görülmesi gereken muhteşem bir doğa mucizesi. 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Can'ları Bağlıyorlar İtleri Salıyorlar
    ''Mevcut Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın yorum gerektirmeyecek açık hükmüne, yani bir kimsenin en fazla iki kere seçilebileceği hükmüne karşın üçüncü kez aday oldu; şaibeli seçimle tekrar seçildi. Milletvekili seçilen Can Atalay da,…
  2. Vatan Haini Bile Sayılmamıştık
    Kaç haftadır çeşitli tarihsel kişiler üzerinden vatana ihanet tartışması yapılıyor ya. Tam 40 yıl önce vatana ihanetle suçlanmıştık. Hatta, vatan haini bile sayılmamıştık. Devir 12 Eylül faşizmi devriydi. Solcu yani…
  3. Askeri Faşizmden Dİnci Faşizme Cezaevleri
    ''Cezaevlerinde dünden bugüne, askeri faşizmden İslamcı faşizme, özde değişiklik yok. Hukuku vicdandan adaletten insandan bu denli uzaklaştırmak, İslamcı iktidara nasip oldu. Bir kere daha anlaşıldı ki, cehalet ve kötülük iktidarı,…
  4. 'Müslümanların Ahlakla İmtihanı'
    Prof. Dr. Hüseyin Çelik, İslam coğrafyasında ahlakın zerresinin kalmadığını, İslami Hayat Endeksi’ne göre dünyanın en iyi ülkelerinin Yeni Zelanda, İzlanda, Hollanda, Finlandiya, İsveç, Norveç, Kanada gibi ülkeler olduğunu; Türkiye’nin 100’üncü sırada…
  5. Müslümanların Ahlakla Bitmeyen İmtihanı
    AKP iktidarı döneminde memleket tarihte hiç olmadığı kadar Müslümanlaştı ama hayatın hemen her alanında o ölçüde yozlaştı çürüdü, yarım yamalak da olsa var olan aklını ahlakını yitirdi. Gün geçmiyor ki…
  6. Gazze İçin Timsah Gözyaşları
    ''Her şeye karşın İsrail destekçisi Batı ülkelerinde halklar İsrail’in gaddarlığını, hükümetlerinin İsrail’e desteğini protesto ediyorlar. Yahudi sermayeli şirketlerde işçiler greve gidiyor. Protesto gösterileri çoğu kez polis tarafından dağıtılıyor; “liberal demokrasi”…
  7. Kutlanacak Cumhuriyet Kaldımıki?
    Cumhuriyet, egemenliğin cumhura yani halka ait olduğu devlet biçimi demek. Böyle bir devlette halk, egemenliğini ya doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla kullanır. Bu yönetim tarzı demokrasi olarak adlandırılır. Yani…
  8. Firanvunlardan Netanyahu'ya ve Erdoğan'a
    ''Akıl ve tarih, ırkçı dinci ümmetçi milliyetçi politikaların ve politikacıların halklar arasında düşmanlık ve vahşet dışında bir sonuç üretmediğini, bu politikacıların pençesine düşen halkların gün yüzü görmediklerini, başka ulusları ezen…
  9. Dİnci Faşizmin Kabusu Gezi Direnişi
    Hapishaneden dışarıya adımını atmak, yani tahliye olmak, bir insanın yaşayabileceği en derin sevinç ve mutluluklardan biridir. Ancak yaşayanlar bilir. Ne var ki siyasi mahpuslar, bu sevinci doyasıya yaşayamazlar, mutlulukları yarım…
  10. Ordu gözbebeğimizdir!
    Ordu gözbebeğimizdir!
    28 Eylül 2023
    CHF ALLAHKULU’NU KURTLARIN ÖNÜNE ATTI: “Ordu milletimizin gözbebeğidir. Allahkulu Sezgin Bey’in sözleri şahsi görüşüdür, fırkamızı bağlamaz. Gözbebeğimiz şanlı ordumuzu töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir.” Tayyiban…
  11. İslam Temizlik Diniyse Neden Ortalığı..?
     Söz temizliğe gelince, bizden temizi yoktur. İslam temizlik dinidir, Peygamber’in deyişiyle “Temizlik imanın yarısıdır, cennete ancak temiz olanlar girecektir.” Rivayet odur ki, Peygamber’in nasihatine uygun olarak atalarımız hamamda yıkanırdı, misvak kullanırdı,…
  12. Barış da Düşman Ceza Hukukunun Kurbanı
    ''Barış Pehlivan son yazısında, “Siyah kölelerin yargılandığı bir düzen bu. Beyaz olsaydım, zengin olsaydım, dalkavuk olsaydım içeride olmazdım” demiş.'' Okur yazar herkes Barış Pehlivan’ı bilir herhalde. Şahsen tanışmak kısmet olmadı; ben…
  13. İslami Magandalık
    İslami Magandalık
    15 Ağustos 2023
    ''Nazım’dan bu yana değişen sadece lümpenleşme ve magandalaşmanın İslam ile ambalajlanması oldu. İslami lümpenleşmenin ve magandalaşmanın en acı sonucu kadınlara, çocuklara ve doğaya yönelik saldırganlıktır ki, ne yazılsa eksik kalır'' “Türkiye…
  14. Maganda Politik
    Maganda Politik
    7 Ağustos 2023
    ''Zaten doğru düzgün bir feodalizm yaşamadığımız gibi hızlandırılmış alaturka-arabesk lümpen (ve dahi artık abdestli) kapitalizmle birlikte kültürel doku çürüdü; kitabına uygun bir burjuva-proleter ayrışması olmadı; değer yargıları alt üst oldu; magandalık…
  15. Mizah Bahçelerindeki Sararmanın Hüznü
     Mizah, alışılmış sıradan hayata ve olağan düşünceye kurulan tuzaklarla gülümsetmek, gülümsetirken düşündürmek demek. Tuzağın temel malzemesi zıtlıklardır, talihsiz rastlantılardır. Ancak, herkesin gözü önünde cereyan eden bir zıtlığı kopyalayıp temsil etmek…
  16. Halkçı Hayal Kırıklığı
    ''CHP yanlısı medyada da durum farklı değil. Kılıçdaroğlu’nun başını istemeyen kanal ya da köşe yazarı yok gibi. CHP genel başkanlığından istifa etmedi diye neler neler demiyorlar Bay Kemal için. “Haysiyetsiz”,…
  17. Şu Zalim Zamcının Ettiği İşler
    ''Vergiyi ve fiyatları tayin eden Allah olunca, imanı kuvvetli emekçiye şükretmekten başka bir şey kalmıyor. Oysa, imanı kuvvetli emekçi, merkezin solunda sayılan Ecevit’i bir kalemde silip atmıştı. Hatta Demirel bile,…
  18. Tayyip NATO'yu Dİze Getirdi!
    ''1950’lerde Başbakan Adnan Menderes’in Amerika gezisini izleyen Anadolu Ajansı Genel Müdürü’nün haberi(!)  “dalkavukluk başyapıtı” olarak basın tarihine geçmiştir. Genel Müdür’ün yazdığına göre Menderes Amerikalıları öyle etkilemişti ki, “Amerikalılar 'Allahım, bize neden böyle…
  19. Osmanlı Nasıl Savaşıyordu, Rus Nasıl Savaşıyor?
    ''Wagner, ezici çoğunlukla, savaşmak üzere cezaevlerinden salıverilen mahkumlardan oluşuyor. Kurucusu Yevgeniy Prigojin Sovyet döneminde gasp ve hırsızlık suçundan 10 yıl hapis yatmış. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra sosisli sandviç satışıyla yola…
  20. Merdan'a Namerdan Hukuk
    Merdan'a Namerdan Hukuk
    4 Temmuz 2023
    ''Merdan Yanardağ, düşman ceza hukukunun son kurbanı olarak tutsak edildi. Tutuklamanın resmi gerekçesi “terör örgütü propagandası yapmak” diye açıklansa da biliniyor ki Merdan, Cumhur İttifakı iktidarının Abdullah Öcalan ile yeniden…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…