Sevinç Özgüner Barış ve Demokrasi Ödülü 'Barış İçin Akademisyenler’e

25 Mayıs 2017
Sevinç Özgüner Barış ve Demokrasi Ödülü 'Barış İçin Akademisyenler’e

23 Nisan 1980 tarihinde Mecidiyeköy’deki evinde faşistlerce kurşunlanarak öldürülen Diş Hekimi Sevinç Özgüner’in anısına İstanbul Tabib Odası tarafından her yıl verilen insan hakları, barış ve demokrasi ödülünün bu yılki sahibi, kamuoyunda Barış İçin Akademisyenler olarak bilinen bilim insanları oldu.

7 Haziran seçimlerini geçersiz kılınması ve 1 Kasım seçimlerine gidilmesi ile birlikte, Cizre, Sur, Nusaybin ve daha birçok merkezde terörle mücadele adı altında Kürt kentleri yakılıp yıkılmış, yüzlerce insanın ölümüne neden olunurken, bu gelişmeler kamuoyundan gizlenmeye çalışılmıştı. İnsan haklarının yok sayıldığı, mahallelerin haritalardan silindiği operasyonlar sırasında, evlerin içinde mahsur kalan insanlar dumandan zehirlenerek ve yanarak can vermiş, sokaklarda kalan cenazeler alınamamıştı. Milletvekillerinin, basının ve duyarlı insanların katliam bölgelerine sokulmadığı bu vahşet yaşanırken, bu durum toplumun büyük kesimince suskunlukla izleniyordu. Vicdanların köreldiği, öfke ile çaresizliğin içiçe geçtiği o günlerde bir araya gelen 1128 akademisyen, 2016 yılı Ocak ayında “Bu suça ortak olmayacağız” başlığı ile bir bildiri yayınladılar.

“....Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.” Denilen bildiride, çözüm sürecine geri dönülmesi ve derhal bağımsız gözlemciler eşliğinde müzakerelere başlanmasını talep ediliyordu. Akademisyenlerin bildirisi, “...Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz." Şeklinde son buluyordu.

Bildiri Saray ve medyası tarafından büyük bir linç kampanyası ile karşılandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, akademisyenleri, "zalim", "alçak" gibi sıfatlarla nitelendirirken, onların akademisyenliğini “müsvedde” olarak değerlendiriyor ve savcıları göreve çağırıyordu. Bildiri, uzun süredir önemli bir tepki almaksızın sürdürülen katliamlar karşısında insanlığın çığlığı etkisi yaratmış, toplumun sol, demokrat ve vicdanlı kesimlerinin desteğini sağlamıştı. Ancak muhalefetin her bir araya gelişinde olduğu gibi Saray, bu kez da bu çığlığı şiddetle bastırma yoluna gitti. Bir kısım Akademsiyen için terör örgütüne üyelik gibi suçlamalarla dava açılırken, o tarihten başlayarak tüm imza sahiplerinin üniversitelerdeki görevlerine son verilmesine, bulundukları kurumlardan ilişiğinin kesilmesine başlandı.

İstanbul Tabib Odasında dün akşam yapılan toplantıda Seviç Özgüner’in anılmasının ardından ödül törenine geçildi. Akademisyenlerin, devletin uyguladığı şiddet ve neden olduğu yıkımlar karşısında sessiz kalmayarak “Bu suça ortak olmayacağız” demeleri ve tüm baskılara karşılık kararlılıklarını sürdürmeleri nedeniyle ödüle layık görüldükleri belirtildi. Akademisyenler adına ödülü alan Prof. Zelal Ekinci, yaptığı konuşmada, hayatı boyunca elde ettiği tüm başarılar arasında bu bildiri nedeniyle ortaya çıkan sonucun kendisi için en büyük onur olduğunu söyledi. Söz alan diğer akademisyenler de, imzalarının bilinçle atıldığını ve barış için mücadeleyi sürdüreceklerini açıkladılar.

SEVİNÇ ÖZGÜNER KİMDİR?

Sevinç Tanık Özgüner 37 yıl önce 23 Mayıs 1980'de Mecidiyeköy'deki evinde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Oturdukları evin kapısını kırarak giren faşistlerin kurşunlarını komünist kimliğine yaraşır biçimde eşi Vecdi Özgüner'in bedenine siper olarak göğüsledi.1927 yılında Tarsus'ta dünyaya gelen Sevinç Tanık Özgüner 1946 yılında İstanbul Tıp Fakültesine girdi. Kısa süre içinde TKP ile ilişki kurdu. 1948 yılında İstanbul Yüksek Tahsil Derneğinde yöneticilik yaptı. Derneğin örgütlediği Paralı Eğitime karşı, Nazım Hikmet'e özgürlük, Kore'ye asker gönderilmesine karşı gibi kampanyalarda gözaltı ve tutuklamalara uğradı. Ünlü 1951 tevkifatında iki yıllık işkenceli sorguda birçok arkadaşı gibi ifade vermeyenlerdendi. 

1951 yılında Gizli Türkiye Komünist Partisi Tevkifatı'nın İddianamesi'ndeki o zamanki soyadıyla Sevinç Tanık "iki satır"la geçer: 

"Erem Esen'in yurt dışına kaçırılmasında Nuran Bozer ile beraber çalışmıştır. Kendisi partili ve bir hücre sekreteridir." 

Yargılama sonucu beraat etti. Serbest kaldıktan sonra yarım kalan tıp eğitimine geri dönemedi. Ancak Diş Hekimliği Fakültesine girerek 60'ların başında mezun oldu. Politik yaşamını TİP'te sürdürdü. TİP'te uzun süre kalamadı. Aralarında Rasih Nuri İleri, Can Yücel, Süleyman Ege gibi isimlerin de bulunduğu kişilerle birlikte TİP'ten tasfiye edilenler arasında idi. Daha sonra da Türk Solu ve Demokratik Devrim dergilerinde çalıştı. 

1980'li yılların başlangıcında Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nde Dr. Erdal Atabek başkanlığındaki yönetimde görev yaptığı sırada, o dönemde hızla büyüyen faşist terörün boy hedeflerinden biri oldu. Barış ve Demokrasi Savaşçısı bu örnek insan 1980 yılının 23 Mayısının ilk saatlerinde eşi Vecdi Özgüner ile birlikte evlerine yapılan saldırı sonucu barış ve demokrasi düşmanlarınca kurşun yağmuruna tutuldular. Eşi ağır yaralandı. Sevinç Özgüner ise arkasında onurlu bir yaşam ve onun yolundan giden pekçok insan bırakarak aramızdan ayrıldı.

 

 

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…