Neden Afrika’nın dev bir gıda çiftliğine dönüşmesine engel olmalıyız?

24 Mayıs 2017
Neden Afrika’nın dev bir gıda çiftliğine dönüşmesine engel olmalıyız?

Hızla artan dünya nüfusunun tehlikeleri Afrika’ya zarar veriyor. Afrika, vahşi yaşama yer bırakmayan büyük bir çiftliğe dönüşüyor.

Filler büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Kaçak avlanma ve yasa dışı ticaretiyensek bile, fillerin kaderi artan nüfus projelerinin olası zararları nedeniyle risk altında. Hatta “kendimizi gelecek yüzyıl içinde nasıl iyi besleyebiliriz” sorusunun yaygın olarak kabul gören çözümleri yüzünden filler tehlike altına girdi bile. Çünkü artık, Afrika’ya “yeni karın doyuracak yer” gözüyle bakılıyor.

Afrika şu anda 1,2 milyar insana ev sahipliği yapıyor fakat bu rakam 2050 yılında 2 katına ve yüzyılın sonunda tekrar 2 katına çıkarak 4 milyar olacak gibi gözüküyor. Dünya genelinde ise türümüz 11 milyarı aşabilir. Tabii ki bu, toplum sağlığında attığımız büyük adımların bir kanıtı ve kutlamasıdır. Çocuk felci ve sarıhummayı neredeyse yendik, anne ve çocuk ölümleri düştü ve sıtma ile mücadelede ilerleme kaydediyoruz.

Kutlamanın bir başka nedeni ise Afrika kıtasının birçok yerinde güven, enerji ve girişimcilik gibi dünyanın hiçbir yerinde eşi benzeri olmayan bir ruhun bulunması. Muazzam pozitif değişimin dönüm noktasında olduğumuzu kolayca görebiliriz.

Madalyonun aşikâr öteki yüzünde ise gerçekleşmesi beklenen çevre felaketi var. Bu durum, milyarlarca karnın nasıl doyurulacağı konusunda cevaplar bulmaya çalışan kişilerin, gezegenimizin kırılgan ekosistemlerinin geleceğini denklemin dışına çıkarmaya çalışmasıyla daha şiddetli ve karışık bir hâl aldı. Ekili tarım alanlarının genişletilmesi için yapılan çoğu plan, Afrika’daki “yedek arazi” olarak adlandırılan arazilere odaklanıyor. Ve filleri daha şimdiden vahşi yaşamdaki geleceklerinden mahrum bırakmış oluyor.

Bu planlar içerisinde, tarım arazisi olarak kullanmak için ayrılmış Nijerya’dan Güney Sudan’a kadar uzanan geniş bir alan ve Batı Afrika’nın palm yağı fidanlıklarına dönüştürülmesi için ayrılmış alanlar yer alıyor. Ülke ekonomileri gelecek için şimdiden yapılandırılıyor ve bu ekonomiler bizi, Afrika’nın dünyaya yemek sağladığı “Dünyayı Besle” (Feed the World) projesiyle sürdürülebilir olmayan bir yola hapsediyor.

Bazı modellemeler, mevcut fil yayılım alanının %29’unun altyapı gelişiminden, insan nüfusundaki artıştan ve kentsel ve tarımsal alanlardaki hızlı genişlemeden etkilendiğini, bu rakamın 2050’ye kadar %63’e yükselebileceğini göstermekte. Bu şekilde devam edersek, filler göç yollarında tamamen kopmalar gerçekleşmeden önce bunların daha da fazlasının gitgide daralan koridorlar haline geldiğini görecek. Ve kaçınılmaz olarak, yaşam alanlarını korumak için bizimle karşı karşıya gelecek. Ancak bu gezegendeki baskın tür biz olduğumuz için biz kazanacağız ve Afrika büyük bir çiftlik haline gelecek.

Gabon’un Gamba bölgesinde bir Afrika orman fili: 2050’ye kadar fillerin yayılım alanlarının yüzde 63’ü altyapı gelişiminden etkilenebilir. Fotoğraf: Carlton Ward/Getty Images/National Geographic RF

Aslında şu anda üç etkili çözüm üzerinde çalışırsak bu gidişatı değiştirebilir, hatta her iki tarafın da kazanabileceği bir plan yürüterek Afrika’nın gelecek nesillerinin sağlıklı ekosistemleri sayesinde yaşamlarını üst düzeye çıkarabilmelerini sağlayabiliriz. 

Birincisi arazi kullanımının daha iyi planlanmasıdır: Kentsel gelişim ve tarımla ilgili sınırları net olarak belirlemek gerekir. Bunun sağlayacağı faydalardan biri yenilikler, çünkü sınırlandığımızda yenilikler yaratırız. Böylece arazi kullanımı üzerine daha fazla düşünülür ve araziler daha verimli hale getirilir.

İkincisi tarımsal verim: Sahra altı bölgesindeki gıda üretimine bakarak ve örneğin bunu Avrupa Birliği ile karşılaştırarak, büyük kazançların odak noktasını açıkça görebiliriz. Doğru yatırım ile tarımsal verim iki katına çıkabilir. Daha iyi seçimler ve daha iyi teknoloji ile daha fazla toprağı sürme isteği ortadan kalkacak. 

Üçüncüsü, yaban hayat ile birlikte yaşayan insanlar için, yerel alışverişi sağlayabilen gerçek ve yerelleştirilmiş yeşil ekonomiler oluşturarak somut fayda sağlayan koruma alanları oluşturmak. Kenya’nın yakın tarihli bir koruma yasası, halkın koruması ve yarar sağlaması için daha sağlam bir çerçeve oluştururken; Namibya, milli parkların dışında topluluk arazisi temin etmek konusunda büyük adımlar atmıştır.

Aslında hepimiz, korumayı bir maliyet veya yük olarak değil de hayatta kalmamız adına yapılan bir yatırım olarak görmeliyiz.

İnsan sağlığı ve ekosistemlerimizin hayatta kalması ayrılmaz bir ikili. Sayısız birçok türün ortak bağlantı noktası olan Afrika filleri, kilit taşı görevi gören bir türdür. Afrika fillerinin sağlığı, sadece çevrenin durumu için değil aynı zamanda bizim türümüzün umutları için de bir barometre görevi görüyor. Basitçe söylemek gerekirse, her ikisi için de alanları korumak gerekiyor. Unutmamalıyız, bu gezegende yalnız değiliz. Bizden başka canlılar da var.

KaynakThe Guardian 

Ezgi Kaplan / Gaia

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…