'Ordunun denetim ve kontrolü iktidarda değil Meclis'te olmalı'

28 Temmuz 2016
'Ordunun denetim ve kontrolü iktidarda değil Meclis'te olmalı'

SÖZDE VESAYETE 'KARŞI' OLANLARA SUNULUR --Emekli Tuğgeneral Ali Er, darbe girişiminin ardından ordunun yeniden yapılandırılmasıyla ilgili Meclis'te tüm kesimlerin temsil edildiği bir uzlaşma komisyonu kurulması gerektiğini belirterek, ordu üzerindeki denetimin hükümet değil, Meclis tarafından yapılması gerektiğini ifade etti.

Sputnik'e konuşan Er, "Atatürk zamanında dahi bu ordunun başkomutanlığını Meclis, Atatürk'e üçer aylık sürelerle vermiştir. Dolayısıyla bu ordunun başkomutanı Meclis'tir, o halde Meclis'in ordu üzerinde denetim ve kontrolünü sağlayabilecek anayasal düzenlemeler yeni yapılanmada temel çıkış noktası olmalıdır" dedi.

Türk ordusunun bu süreçten güçlenerek çıkmasının tamamen hükümetin inisiyatifinde bulunduğuna dikkat çeken Er, "Eğer iktidar, ordu içinde yapacağı yapısal değişikliklerde siyasi kazanç beklentisi içine girmez, var olan ihtiyaçlara ve milli hedeflere yönelik sağlam bir yapılanmayı kuracağım derse bu ülkenin bunu kuracak imkânı da siyasi birikimi de felsefesi de var. Bunun da anahtarı, Atatürk cumhuriyetinin kuruluş felsefesidir" diye konuştu.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından orduda son dönemin en büyük tasfiyesine imza atıldı ve Olağanüstü Hal kapsamında kabul edilen Kanun Hükmünde Kararname ile 149'u general ve amiral rütbesinde olmak üzere 1684 asker Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK)ihraç edildi. Askerler, "Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen ‘Fethullahçı Terör Örgütü'ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu" gerekçesiyle bugün Başbakan Binalı Yıldırım başkanlığında toplanan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı öncesi ihraç edildi.

Darbe girişiminin ardından TSK'nın yeniden yapılandırılması da kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Yeniden yapılandırma kapsamında ilk olarak Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri Bakanlığı'na bağlanırken harp okullarının kapatılacağı ve orduya subay yetiştirme konusunun yeniden ele alınacağı konuşuluyor. 

‘ORDUNUN DEVRİMCİ BİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ ORDUSU OLARAK YAPILANMASI İÇİN UZLAŞMA KOMİSYONU KURULMALI'

TSK'nın yeniden yapılandırılması tartışmalarını değerlendiren Emekli Tuğgeneral Er, "Hükümet, şu an hiçbir siyasi önyargı olmaksızın ülkenin kurucu değerleri, cumhuriyet felsefesi çerçevesinde ordunun ilk kurulduğu gibi halk ordusu olarak, devrimci bir Türkiye Cumhuriyeti ordusu olarak yapılanması için eğitiminden teşkilatlanmasına, kuvvet yapısından komuta yapısına kadar bütün partilerin uzlaşı içinde bir arada yer aldığı, halkın bütün kesimlerinin temsil edildiği bir uzlaşma komisyonu tarzında çalışacak bir teknik çalışma grubuyla bir çalışma yürütmeli. Bunun kanuni altyapısı ivedilikle hazırlanıp parlamentodan geçirilmeli" dedi.

Ordu üzerindeki denetimin siyasi iktidarda değil, Meclis'te olması gerektiğini belirten Er, "Bu ordu halkın ordusudur. Bu ordu, Türkiye Cumhuriyeti ordusu, cumhuriyetin kuruluş felsefesine göre yapılanmalıdır. Bu yapılandırmada personel en son aşamadır, esas olan siyasi kontrolün nasıl sağlanacağıdır. Bunun komuta yapısı ve kuvvet yapısı daha çok teknik konudur. Bunun için yollar bellidir. Ama siyasi denetim, bu ülkenin kendi özgün koşulları içinde değerlendirilmelidir. Atatürk zamanında dahi bu ordunun başkomutanlığını Meclis, Atatürk'e üçer aylık sürelerle vermiştir. Dolayısıyla bu ordunun başkomutanı Meclis'tir, o halde Meclis'in ordu üzerinde denetim ve kontrolünü sağlayabilecek anayasal düzenlemeler yeni yapılanmada temel çıkış noktası olmalıdır" diye konuştu.

‘TÜRK ORDUSU YÜZDE 50 KADROYLA DA BU SÜRECİ ATLATABİLİR'

TSK'da halihazırda 358 olan general-amiral sayısı dünkü 149 ihraçla birlikte neredeyse yarı yarıya azaldı. General-amiral sayısının azalmasının orduda bir zafiyet yaratmayacağı görüşünde olan Er, 358 olan general-amiral kadrosunun zaten gereğinden fazla olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

"Kanunen Türk ordusunun general kadrosu 301'dir. Bu 301 general kadrosunun da yüzde 50'si aslında seferi durumlar için gereklidir. Barış koşullarında Türk ordusu yüzde 50 kadroyla da bu süreci atlatabilir. İlla o 301 kadronun doldurulmasına gerek yoktur. Bugün operasyonel bölgelerde kadrolar tam tutulur, diğer bölgelerdeyse kadrolar yüzde 50 harekât seviyesi düzeyinde değerlendirilerek bu süreç 3-5 yıl içerisinde atlatılabilir. Bunların yöntemi bulunur, mesele bunlar değil."

 ‘150 GENERAL YOK DİYE TÜRK ORDUSU ÇÖKMEZ'

"150 general yok diye Türk ordusu çökmez" diyen Er, "Rus ordusu olsa da çökmez, Amerikan ordusu olsa da çökmez. Çünkü bu ordunun çekirdeğini, muharip gücünü elinde tutan bir grup vardır, o da yüzde 50 generalle sürdürülür. Ben bunun Türk ordusu için öyle öldürücü bir darbe olacağını sanmıyorum. Dolayısıyla muhariplik yeteneği açısından bakıldığında Türk ordusu yüzde 50 generalle de faaliyet verir. Diğerleri politik ve militer konularda görev yapan generaller konusudur. Yani ordunun yüksek bürokratik kesimi farklıdır, ordunun muhariplik yeteneğini üzerinde taşıyan generaller bölümü farklıdır. Ordunun muhariplik yeteneğini sürdürecek olan generalleri ordu her zaman çıkartır. Onun için çok fazla kötümser olmaya gerek yok. Kendisine sorumluluk verildiği zaman kendi muhariplik yetenekleriyle görev yapabilecek bir sürü albay ya da genç general bulabilirsiniz" diye konuştu.

‘ORDU KENDİ GÖREVİNİ YİNE YAPACAKTIR, BUNA ŞÜPHE YOK'

TSK hakkında yapılan "Türk ordusu kâğıttan kaplanmış" yorumlarının gerçeği yansıtmadığını da ifade eden Er, "Türk ordusu kâğıttan kaplan olmuş olsa, bunu şimdiye kadar denemek isteyen dünyada çok ülke var. Kâğıttan kaplan olup olmadığını kimse kâğıt üzerinde göremez, bu muharebe sahasında görülebilir. Ben Türk ordusunun hâlâ muharebe yeteneğinin çok güçlü olduğunu, muharebe yeteneğinin gücünün arkasında akıllı bir siyasi iktidar, sağlam hedeflere yönelik siyasi direktifler verdiği takdirde ordunun kendi görevini yapacağına inancım tam. Bu konuda hiçbir tereddüdüm yok" diye konuştu.

Orduların, bilgi, birikim, tecrübe ve kurumsal hafıza ile çalıştığını vurgulayan Er, "Bunlar orduda var. Bu özellikler öyle 10 yılda kazanılmıyor, binlerce yılda kazanılıyor. Bugün bir Rus ordusuna bakın, Sovyetler Birliği ile şu andaki dönemi arasında belki bir geçiş dönemi yaşamıştır, ama yine dünya üzerinde güçlü bir ordu halindedir. Bir Amerikan, İngiliz ya da Fransız ordusuna bakın, her ordunun kendine göre ayrı kurumsal hafızası ve tarihi vardır. Ve muharebe sahasında o tarihten aldıkları güçle savaşırlar. O modern silahları kullanma yetenekleri teknik bir konudur, o konu zaten her zaman için bu ülkelerde sürdürülmektedir. Türk ordusu hakkında yapılan bu değerlendirmeleri ben sadece son 20 yıldan beri Ortadoğu'da devam etmekte olan köşe kapmaca savaşı içinde kendilerince ‘wishful thinking' denilebilecek değerlendirmeler olarak görüyorum" diye konuştu.

‘ORDUNUN BU SÜREÇTEN GÜÇLENEREK ÇIKMASI TAMAMEN HÜKÜMETE BAĞLI'

"Türk ordusunun bu süreçten güçlenerek çıkması tam anlamıyla hükümete kalmış bir şey" diyen Er, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer iktidar, ordu içinde yapacağı yapısal değişikliklerde siyasi kazanç beklentisi içine girmez, var olan ihtiyaçlara ve milli hedeflere yönelik sağlam bir yapılanmayı kuracağım derse bu ülkenin bunu kuracak imkânı da siyasi birikimi de felsefesi de var. Bunun da anahtarı, Atatürk cumhuriyetinin kurulduğu kuruluş felsefesidir. Etnik, dini, mezhepsel ve ideolojik fark gözetmeksizin ehliyet, ehillik ve liyakati hedef alan bir yapılanma, bunun içinde demokratik, nesnel kontrolü esas alan sivil asker ilişkisi. Bunun da en büyük garantisi tarihimizden gelen Gazi Meclis'imizin adına uygun olarak parlamenter sistem içinde parlamentonun orduyu denetim ve kontrolünü ön planda tutan bir anayasal düzen. Ki bizim Anayasa'mızın 117. maddesinde hükümet de ülke savunmasından dolayı parlamentoya sorumludur. O zaman parlamentoya sorumlu olan hükümet, ordunun yönetimindeki kontrol ve denetim mekanizmalarında parlamentonun etkisini arttıracak tedbirler almalıdır."

 

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…