'IŞİD'le Erdoğan'ın derdi ortak'

1 Ağustos 2015
'IŞİD'le Erdoğan'ın derdi ortak'

HDP İstanbul Milletvekili Turgut Öker iktidarın, Alevilerin temel hak ve özgürlük taleplerine kulaklarını tıkayan bir siyasi iktidar ve onun temsilcilerinden dış politikadaki başarısız mezhepçi politikalarının sorumlusu olarak yine kendisi gibi olmayan Alevileri, Şiileri, Hıristiyanları, Musevileri, Ateistleri, Kürtleri, Ermenileri, Solcuları, Ezidileri, Süryanileri gördüğünü bildirdi.

Öker yazılı açıklamasında, IŞİD kendi mezhebinden olduğu için kafa kesmelere, toplu infazlara, genç kızlara, kadınlara tecavüz edenlere, kutsal yerlerin imha edilmesine, binlerce yıllık tarihi yapıların bombalanmasına, doğanın katledilmesine yıllarca sesini çıkarmayanlara bugün örtülü veya açıktan destek olanların Aleviler ve Alevi örgütleri üzerinden mezhepçi dış politikada içine düştükleri bataklıktan kendilerini kurtaramayacaklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mezhepçi söylem ve politikasının, kendisi gibi olmayan, kendisi gibi yaşamayanlara hiç de yabancı olmadığını iddia eden HDP’li Öker, bu söylem ve nefretin, Erdoğan’ın “dünya görüşünü” kapladığını, Erdoğan’ın artık sadece yurt içinde değil yurt dışında da nefretini kusar olduğunu iddia öne sürdü.

HDP’li Öker, “Erdoğan’ın tarihsel arka planı olan mezhep temelli ideolojik ve ‘fıtratçı’ oryantasyonundan sıyrılması ve gerçekten mezhepçi olmayan bir çizgiyi benimsemesi asla mümkün değildir. Erdoğan, kendi içinde boğulduğu kin ve nefretin farkında bile değildir ve topluma da bu kin ve nefretini aşılamaktadır” dedi.

Turgut Öker Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mezhepçi ve kutuplaştırıcı nefret söylemleri olduğu bazı ifadeleri şöyle sıraladı:

2010 - Anayasa Reformu Referandumu: “Ben buradan muhaliflere [CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na] sesleniyorum: Önemli olan boy değil, önemli olan soy, soy...”

2011 – TV Programı: “Bizim ne Yahudiligimiz, ne Ermeniligimiz, çok aferedersiniz Rumlugumuz kaldı.”

2014 – Ankara Açılış:“Ankara’da bir bulvar açtık. Kimlere rağmen o solculara rağmen, o Ateistlere rağmen. Bunlar Ateist, bunlar terörist.”

2014 – TV Programı: “Takiye ve fitnede bunlar Şia'nın eline su dökemez.”

2014 – Soma: Acılı madenci yakınına “İsrail dölü”

2014 – İzmir Miting: “Kılıçdaroğlu, sen kendin Alevi olabilirsin. Ben sana saygı duyarım. Bundan da çekinme, korkma. Bunu da rahat rahat söyle. Ben de Sünniyim, ben de bunu rahat rahat söylüyorum.

2014 – İzmir Miting: “Hale bak çıkıyor milletimin karşısına oy istiyor. Kendisi [Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş] Zaza, ama benim Kürt kardeşlerimi aldatıyor. Sen Kürt kardeşlerime ne verdin?”

2015 – TV Programı: 7 Haziran seçimlerine giderken Mehmet Barlas’ın bir televizyon programına konuk olan ve Barlas’ın yağlayıp-balladığı Recep Tayyip Erdoğan, toplumda inanç ve etnik köken yönünden çoğunluk ve egemen olan nefret söylemi ve mezhepçi damarın kendisini çok iyi kavradığını şu tarjik sözlerle açığa vurmuştur: “Benim o meydandaki dilimi halkım çok iyi anlıyor. Ve bu dili de iyi yakaladı. Bu dili satın aldı. Tayyip Erdoğan’ın dili bu… E, Tayyip Erdoğan’ın bu dilini meydan satın aldığı içindir ki muhabbet aramızda, yani o gönüller arasındaki ilişki var ya…” Halkla “alım-satım” ilişkisi kurulmaz. Satın alan insana “müşteri” denir. Ona bir şey satmak için yaklaşana da “tüccar” denilmektedir.

2015 – İstanbul: Beylerbeyi Sarayı’nda Erdoğan, Twitter’da nefret söylemi ve tehdit içeren tweet’leriyle tanınan ‘Ak Trol’lerden ‘Sağlam İrade’ rumuzlu Taha Ün’ün nikah şahitliğini yapmıştır. Ün, “PKKlılar ile sağlıklı ve sürdürülebilir iletişim kurmayı başarabilen tek nesne” diyerek bir ‘satır’ resmi paylaşmış, “hey gidi 90lar : )” ifadesiyle de faili meçhullerle, yargısız infazlarla anılan bir döneme duyduğu özlemi dile getirmiştir. Berkin Elvan soruşturmasının savcısının Çağlayan Adliyesi’nde rehin alınmasının ardından takipçilerini, “İstanbul’un beş mahallesindeki soysuz böcekleri” ezmeye çağıran Ün, şunları yazmıştır: “Din düşmanı, vatan, bayrak ezan düşmanı soysuzların kafasını bir daha kalkmamak üzere ezmek hepimizin boynumuzun borcu. Peki kim bunlar? Bunlar İstanbul’un beş mahallesine çöreklenmiş bir avuç pislik. Bunlar ezilmesi gereken bir böcek” Erdoğan’ın ‘mezhepçi ikizi’ Ün, ‘beş mahalle’ diyerek, Alevilerin yoğunlukta olduğu bölgeleri hedef göstermiştir.

Son olarak 31 Temmuz’da Endonezya’da Milli Güvenlik Enstitüsü’nde öğrencilere hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, üstü kapalı olarak Alevilere ve Alevi örgütlerine yönelik mezhepçi ve kutuplaştırıcı nefret söylemini ifşa ederek “Şu anda Müslüman olduğunu söyleyen, fakat farklı mezhepten olduğu için ülkemdeki terör mücadelesinde Ateist olanları dahi savunanların olduğunu gördüğümüz bir dünya var. Böyle bir yaklaşım tarzını görüyoruz ama lafa geldiğinde Müslümanız diyor. Ama öbür tarafta terörist, aynı zamanda Ateist olan örgütleri bu mezhep farklılığından dolayı savunanları görüyoruz. Bunlara karşı uyanık olmak zorundayız, duruşumuzu buna göre sergilemek durumundayız” dediğini belirten Öker açıklamasını şöyle bitirdi:

“Alevilerin temel hak ve özgürlük taleplerine kulaklarını tıkayan bir siyasi iktidar ve onun temsilcilerinden dış politikadaki başarısız mezhepçi politikalarının sorumlusu olarak yine kendisi gibi olmayan Alevileri, Şiileri, Hıristiyanları, Musevileri, Ateistleri, Kürtleri, Ermenileri, Solcuları, Ezidileri, Süryanileri görmektedir. IŞİD de Cumhurbaşkanı Erdoğan da kendisi gibi inanmayanlara ve kendisi gibi yaşamayanlara oldukları gibi yaşama hakkı tanımamaktadır, ikisinin de derdi ortaktır: ‘İslam, İslam, İslam.’

‘İslam, İslam, İslam’ diyerek siyasete başlayanların, tek derdi kesinlikle İslam olmayanların bugün ‘Para, Para, Para’ için siyaset yaptıkları, haram yiyenlere göz yumdukları ifşa olmaktadır. Ülkemize ve bölgemize özgürlüğü, demokrasiyi, eşitliği, huzuru ve refahı, tek derdimiz ne ‘İslam, İslam, İslam’ ne ‘Para, Para, Para’ diyenler değil, bizim tek derdimiz ‘İnsan, İnsan, İnsan’ diyen, ‘Büyük İnsanlık’ için mücadele eden siyasetçiler getirecektir.”

Erdoğan’ın sözde barış ve kardeşlik çağrısı iktidarı boyunca samimi ve gerçekci olmamıştır. Herkesi kendine benzetme politikasını tarihsel misyonuna bağlı kalarak izleyen Erdoğan, kendine benzetemediklerini düşman ilan etmiştir: ‘Bitaraf olan bertaraf olur!’

Aleviler, elbette Erdoğan gibi mezhepçi, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, halkları bir birine düşman ilan eden zihniyetin yanında değil, temel insan hakları ve özgürlük tecavüzcülerine karşı mücadele yürüten devrimci ve demokrat güçlerin yanında olacaktır.”

ANKA

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…