Yaşasın 1 Mayıs! Her Yer Taksim!

Nesimi Cem Kalender

30 Nisan 2015
Yaşasın 1 Mayıs! Her Yer Taksim!

Yarın 1 Mayıs! İlk kez 1856’da yürüyüş yapıldı, Melboure’de. Gayet basit bir mesele: 12 saatlik çalışma süresinin 8 saate düşürülmesi. Sonra 1886. Haymarket. Ölenler, öldürülenler, idamlar. Kirli eller… ve o tarihlerden yaklaşık 150 yıl sonra, yani 2015’te hala yasak 1 Mayıs..

İşçi ve Emekçiler Bayramı! Fiilen yasak! 1850’de sistem 12 olan çalışma saatini 8’e düşürmeye karşıydı, şu an dünyada kapitalist sistem tarafından kabul edilen ve çoğu liberal yasayla ‘korunmuş’ olan çalışma saati süresi 8 saat. Şu an ‘düşmanın’ yasaları, daha önce şiddetle ve cinayetle karşı çıktıkları ‘şeyi’ savunuyor. Dünya dönüyor. Ve bu anlamsız karşı çıkmalar, anlamsız ‘uzatmalara oynamalar’ devam ediyor. Sistem, yenilmeye mahkum ve kondisyonunu tüketmiş futbolcular gibi kendi sahasında top çevirmeye çalışıyor. Hala.. Yüzyıllardır böyle. Maç uzatmaya gidecek güya, hakem de yanlarında. Ama bizim çocuklara top gelirse… Kondisyon tam, taktik fena değil, inanç var, atağız.. Sadece topu çalalım, binlerce düdük çalsa da hakemler, o top gol olur. Vurursak gol olur!

Ofsayt Osman
''.... Sizler... Hepiniz... Hepiniz. Hepiniz hakem olun abiler. Yaa bu maç be, tıpkı bir maç! Ama böyle hayat sahasında oynanıyor, oyuncuları bizleriz, topumuz da namusumuz, vicdanımız, insanlığımız. Ben... Ben Osman. Ofsayt Osman. Söyleyin be... Allah rızası için söyleyin be! gene mi atamadım golü haaa!? bu da mı gol değil be!!? gol mü?!!!''

Bu repliği hepimiz hatırlarız galiba, bir nevi tutunamayandır Ofsayt Osman. Belki bizim gibi. Sadri Alışık, insanlığın kelimelerini haykırır hakim karşısında. ‘Bu da mı gol değil?’. Hep ofsaytta kaldık, hakemler de onlardandı. Maç bitmedi daha ama. Onların kanunuyla onları yenebiliriz..

Yarın 1 Mayıs. Taksim’e çıkan her yol kapalı. Dersine iyi çalışmış sistem. 10 bin polis görevlendirmiş sadece Taksim ve çevresi için. Bu rakam İstanbul polis toplamının %30’una tekabül eder! Demir polis ızgaralarıyla sarılmış Taksim meydanı, tomalar, akrepler, gaz bombaları, coplar, gaz maskeleri… hepsi hazır. Savaşa.. Vapur seferleri iptal. İsmi konmamış bir sıkıyönetim, OHAL mevcut! Neden? Korkuyorlar. Çok korkuyorlar. Ve zannediyorlar ki, akıl(!) işte, ulaşımı kapatırsam, birkaç kişiyi öldürürsem, birkaç kişiyi de hapse atarsam bunlar yok olur gider. Akıl işte. Çözümün bu olmayacağını, aksine bunun kendilerine zararı dokunacağını idrak edemiyorlar. Yazık. Ve o ilkel yöntemleriyle, kirli savaşlarıyla karşımıza dikiliyorlar. 1886’da Haymarket’te olduğu gibi. Daha dün işte ‘77’de, kaç cana kıydılar Taksim meydanında. Daha dün, Gezi’de…

Öğrenemezler, öğrenmek işlerine gelmez.

Biz ofsayt’a düştük. Gezi de, 77’de. Aslında düdük yanlıştı, hakem yanlıydı. Yine de biz Ofsayt Osman’dık bu ülkede.

Her yer Taksim

Devlet yarın emekçileri ve işçileri Taksim’e sokmamaya çalışarak, her yeri Taksim yapma yolunda ilerliyor. Muhtemelen Taksim’e yaklaşamayan her gurup olduğu yeri Taksim’e çevirecek 1 Mayıs’ta. Ve ilerlemeye çalışacak Taksim’e. Haziran mevsimindeyiz, Gezi öncesindeyiz ve seçimler kapıda. İnsanlar bıkkın, öfkeli. Haliç’e çelik zincirler çekse de Bizans, II Mehmet’in yoluna, Mehmet girdi yine Konstantinopolis’e. Suyun akışını barajlar engelleyemez! Barajlar, renkleri yolundan alamaz! Engeller, sadece o engelleri yıkmaktaki azmi arttırır. 10 bin polisli, demir bariyerli, tomalı, akrepli, gazlı bir ‘baraj’ kurdular Taksim’e, yüzde onluk seçim barajı gibi. Tüm barajlar yıkılır. Su akar yatağını bulur.

‘Her yer Taksim, her yer direniş!’ İnsanın olduğu her yer, isyanın merkezidir. Taksim sadece bir simgedir. Taksim, her yer'e dönüşür, her yer Taksim’e isyanın başladığı anda. Bu sloganla Taksim Meydanı, Concorde Meydanı’na, sene 1871’e dönmüştü, 2 yıl önce İstanbul’da.

1 Mayıs

Saraydaki sultan, rahatsız. Sultan, Alevilerin kıyamını izliyor Antakya sınırında. ‘Kürt sorunu’ yoktur artık diyor. Sultan, gergin. HDP’nin barajı aşma ihtimali uykularını kaçırıyor Sultanın.. Barajın ötesine itmeye çalışıyorlar HDP’yi, hiçbir akıntıya baraj dayanmaz. Ha gayret Sultanım, daha düşman olacak birkaç ülke kaldı, onları da düşman et bize. Kıbrıs’ı ne güzel azarlıyorsun. Sultanım korkma, gelecek olanlar sizin gibi değiller. Sizin yöntemlerinizi sana kullanmazlar. Korkma. Sana insanca muamele yapar onlar. Diyetini insanca ödersin. Korkma. Sakin ol, ellerini kaldır ve bekle. Henüz vakit varken, Paris yakılıp yıkılmadan önce, vazgeç inadından.

Yarın 1 Mayıs. Yine sokaklar, yine insanlar, yine toma, yine gaz, yine dayak, yine zülum.. Umarım ölüm olmaz bu sefer. Kimse ölmesin, düşmanım bile ölmesin. İstemem. Belki yarın yine ofsayta düşeceğiz, bu da gol olmayacak. Yine top çevirecekler kendi sahalarında, uzatmalara oynayacaklar. Ama bir gün top bizde olacak ve inanın ‘vurursak, gol olur’.

1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı kutlu olsun! Ölümsüz ve coşkulu olsun. Ölen sadece sistem olsun. Ve selam olsun, sıcak yatağından kalkıp insanlık dışı bir müdahaleye mazur kalmaya razı olacak olan, bir şeyleri değiştirmeye çalışan duyarlı insanlara. Selam olsun! Düşersem meydanda kaldırın beni, düşerseniz ben de oradayım. Gücüm yettiğince kaldırırım sizi!

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Cinnet, III. Paylaşım Savaşı, Cennet!
    Dünya Üçüncü Paylaşım Savaşı çoktan başladı sanırım. Tahmin ettiğimiz gibi ultra gelişmiş silahlarla, ‘görkemli’ bir başlangıç olmadı ama oraya da geleceğiz daha. Anlaşılıyor ki bu savaş; vicdan ile vicdansızlık arasında…
  2. 'Çok acı var, dayanamıyorum'
    "Çok acı var, dayanamıyorum. Lütfen beni affedin ve kendinizi üzmeyin, siz elinizden geleni yaptınız. Çok özür dilerim. Çok çaresizim. Özür dilerim. Lütfen çıtçıta iyi bakın. Ve paramı ve her şeyimi…
  3. Sıkıldım bu tekrarlardan.. Bu sistem yıkılmalı artık..
    Sabah uyandım... Haberlere baktım önce.. Sonra, sonra tarihe baktım: Ağustos.. 18 Ağustos mu diye endişelendim.. Hayır.. 7 Ağustos.. Tarihleri mi karıştırıyorum derken, baktım 1992 mi diye?Hayır.. 2015 yılındayız.. Bir zaman…
  4.  İç savaşın ayak sesleri
    Zor bir dönem bekliyor bizi. Burada denge unsuru HDP olacak muhtemelen ve HDP’nin izleyeceği akılcı siyaset, onu parlamenter sistemde iktidara bile taşıyabilir. kendini ifade etmeli ..PKK savaştan kaçınmalı mağrur bir şekilde.. Sosyalist…
  5. AKP'nin ölüm korkusu..
    AKP'nin ölüm korkusu..
    12 Haziran 2015
    Zor görünüyor.. Hdp kendini anlatmalı milliyetçilere, milliyetçiler de çaba göstermeli. Chp’nin ulusalcı kitlesi nasıl değişti, gördünüz mü? Zor değil, olur bu da. Seçimler bitti, AKP tek başına iktidar olma durumunu…
  6. Ben, benim 8 Haziran’ımı biliyorum. Ya siz?
    İspanya da Baskların gördüğü zulme üzülürsün, İngiltere'de İrlandalıların, Amerika’yı lanetlersin, Kızılderililere yaptıkları için, İsrail zaten zalim bir siyonisttir, Filistin Halkı aha şurada duruyor. Ağlarsın Filistin için, hatta boykot edersin İsrail…
  7. Hepimiz çok öldük bu topraklarda…
    ..Ve şayet insansanız, göz pınarlarınız nemlenir. Belki ağlarsınız. İnsanlığın belki en büyük göstergesi, başkasının acısını acınız gibi hissedebilmenizdir. Başkasının suratında patlayan tokadı, kendi suratınızda hissedebilme kabiliyetidir insanlık. İnsan mısınız? "Çok…
  8. Ağrı, HDP, Seçimler ve anlamsızlık
    Ağrı olayından sonra seçimlerde oy kullanmanın bir işe yaradığını düşünmememe rağmen tutupta oyumu HDP’ye vereceğim. Derin devlet ve sığ devletin bu kadar korktuğu ‘şey’ neyse, onun yanında saf tutmak lazım! Hem %50…
  9. Suriyeli aç çocuktan, Cizre'deki çocuklardan bahsetmeyeceğim..
    Umut, gözü dönmüş taşlı, sopalı, ellerinde gaz bidonları olan güruhu, örgütlenmiş cehaleti bir ufak süpürgeyle yenebileceğimizi bilmektedir. O süpürgeyle yenilecek karanlık, o süpürge süpürecek bu ‘pisliği’… Umut gece uyuyamayışımızdadır. Sevdiğimizi,…
  10. Vivaldi'nin ithaka'ya yeşil yolculuğu..
    Hayal gücünün iktidari, Kavafis'in "ithaka"sı gibidir. "Her yürek devrimci bir hücre gibidir" ve önemli olan İthaka'ya varmak değil, o yolda olmaktır. Hayal gücünün iktidarının yolunda. Bazen bu yol kobane'den geçer.…
  11. Bir insanlık tragedyası: yaşamak veya ölmek
    Devlet intiharı sevmez, din intiharı sevmez. Senin bedenin üstünde tasarrufunu, sen sağlamamalısın. Sen kendi bedenine bile sahip değilsin. Sen ölemezsin, ölsen de devletin bildiği şekilde ‘son yolculuğuna’ uğurlanmalısın. Sen bir…
  12. Efendiler! Adalet hissiyatı yaralanmış halklardan korkun!
    Bir toplumda adalet hissiyatı, bir zerre bile yoksa o artık bir toplum değildir. Dokunulmazların, ayrıcalıklıkların olduğu yerde adaletten bahsedilmez. Ki bu kapitalist sistemin adalet anlayışı tamamen bir aldatmacadır. Toplumun gazını…
  13. Henüz vakit varken.. İstanbul yakılıp-yıkılmadan önce
    Henüz vakit varken, inanmalıyız insanlara. İstanbul yakılıp-yıkılmadan önce. İnsanların ilki, kendimizdir. Kendimize inanmalı. Henüz vakit varken, düşmüşken dehşet dehlizlere. Kırım kırım kırılmışken ümitsizlikten, gülümseyebilmeli insan. Getireceğimiz günlerin hatrına, boşuna çıkmadı…
  14. Bir kapak, Üç aday; Tek 'oyun'...
    Time dergisinin kapağında kim olacak? Dergi 3 isim belirliyor; Sisi, Erdoğan ve Miley Cyrus.. Aslında mesajını vermiş bulunuyor o meşhur dergi; üçünüz aynı klasmandasınız. Yılın kişisi hanginiz olsun :) Sonra,…
  15. Diktatatörler için aşk biter, nefret başlar
    Büyük Usta, Milli Şef, Führer, El Caudillo, Duce, Büyük Amca... Örnekler çoğaltılabilir, yakın tarihe dair kimi ‘liderler'e takılan lakaplar... Hepsi diktatörlerin sıfatları. Hepsi uzun yıllar boyunca iktidarda kaldı, ‘karşı-devrimci' hamleler…
  16. Kan..kan.. sokaklardan akan..
    Kan dökülecek... Bu çağda hala şarklı toplumlarda kan çok önemlidir. Kah bir hayvanın boğazında, kah bir kadının kasıklarında... Kan kutlamadır, "iyi şeyler" için kurban etmektir birşeyleri. Kan dökülür... alna sürülür,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…