Ağrı Provokasyonu ve HDP’nin Kurşunlanmasının Ardından…

Çetin Ali Nergis

21 Nisan 2015
Ağrı Provokasyonu ve HDP’nin Kurşunlanmasının Ardından…

Seçim provokasyonları için AKP’nin “eski” devlet “aklı ve eliyle” bir işbirliği geliştirmekte olduğu iddiası, yabana atılabilir mi ?

Gezi’den bu yana gerçek yüzü her gün biraz daha açığa çıkan AKP ve R.T.Erdoğan’a olan destek giderek azalıyor. Özellikle Kürt halkının AKP tabanından HDP saflarına geçişi, yerel seçimlerden bu yana gözle görülür biçimde devam ediyor. Son bir ay içinde yayınlanmış olan çoğu anket, bunu doğrular nitelikte. Düşüş sadece Kürt illeri ile de sınırlı değil.

17/25 Aralık’la birlikte bir kısım kirli ilişkileri ortaya çıkan Erdoğan ve yandaşları, gerçekleri gizlemek için türlü yalanlara başvururken bir yandan da yerleşik hukuk düzenini kendilerini koruyacak biçimde değiştirmeye, muhalif ya da kendine zarar verebilecek devlet kadrolarını tasfiyeye giriştiler. Tüm bunlar yetmedi, adaletsizliğe isyan edebilecek, özgürlüklerin korunmasını ve geliştirilmesini isteyecekleri evlerine kapatmaya, çıkarlarsa da kolaylıkla silah kullanmaya, derhal uzun süreli polis gözetimine veya cezaevlerine doldurmaya imkân veren İç “Güvenlik” Yasası’nı çıkardılar. Hırsızlıkları ve katillikleri ayan beyan ortada ve kamu vicdanında mahkûm olmuş kişilere Hırsız ve Katil demek suç sayılıyor artık.

Geziden sonra AKP hakkındaki yaygın bir düşünce, hükümetten ayrılmamak için her tür yola başvurabileceği idi. Gelişmeler bunu da doğrular niteliktedir. Yerel seçimlerde nelere tevessül ettikleri biliniyor. Bunların birer iftira olmadığı, kendi içlerinden gelen itiraflarla ortaya çıkarıldı. Ankara’da Büyükşehir’in, İstanbul’da Üsküdar’ın ve daha başka birçok beldenin türlü oyunlarla AKP tarafından gasp edildiği genel bir kanaattir. Küçük oy farklarını kendi lehine sonuçlara çevirebilen sözde” milli irade” savunucularının (!) büyük oy farklarına müdahalesinin nasıl olacağı merak konusu iken, AKP bunun da cevabını geçtiğimiz günlerde Ağrı’da verdi.

Seçimlere dönük provokasyonların olabileceği, HDP’nin terörize edilerek zayıflatılmak istenebileceği ve hatta 7 Haziran Genel Seçimlerinin ertelenebileceği konuşulurken, HDP seçim bürolarına saldırılar yapılmaya başlandı ve nihayet HDP Genel Merkezi kurşunlanarak, “geleneksel yöntemler ”in her an sahneye sürülebileceğinin işaretleri de verilmiş oldu. HDP’nin hedef seçilmesi tesadüf değil. AKP’nin yıllardır istediği her yasayı meclisten geçirmesini ve halk nezdinde meşruiyetini sağlayan ezici meclis çoğunluğunu bu seçimler vasıtasıyla zayıflatabilecek tek parti HDP’dir.

Bir ay önce 400 milletvekili isteyen Erdoğan, bir süre önce 330’u dillendirmeye başladı. Birincisi, Başkanlığı elde edebileceği anayasa değişikliğini kısa yoldan mecliste elde edebileceği sayıyı, ikincisi ise bu isteğini referanduma götürebilecek sayıyı ifade ediyordu. Artık ikisinin de hayal olduğu, en iyi ihtimalle tek başına iktidar olmaya yetecek bir sayıya ulaşabileceği, başkanlık arzusunun hiçbir zaman gerçekleşemeyebileceği olasılığının giderek güçleniyor olması korku ve telaşı büyütüyor. Bu ise akla hayale gelmeyecek işlere girişilebileceği endişesini güçlendiriyor. 11 Nisan günü Ağrı’dan başlayıp, HDP’nin kurşunlamasına uzanan olaylar zinciri bunun bir ifadesidir. AKP’nin bu genel seçimlerdeki en büyük endişesi ve rakibi HDP’dir.

Okurların, Ağrı’da devlet güçlerinin yaptığı operasyonu ve sonuçlarını gerek basından, gerekse endişeli.org’da yayınlanmış olan haberlerden takip etmiş olduğunu düşünerek bir kez daha yinelemek istemiyorum. Aşağıda aktarmış olduğum son yıllardaki Ağrı İli seçim sonuçları, burada yaşanmış olan saldırının nedenlerini anlamamız açısından önemli görünüyor. Bu tablolar aynı zamanda mevcut seçim sisteminin adaletsizliğinin ve AKP’nin sözde “milli irade ”sinin anlaşılması bakımından da önemlidir. (Tablo-1)

Ağrı, 1980 darbesinden sonra ANAP’ın üst üste seçimlerde tüm milletvekilliklerini aldığı bir İl iken, bu partinin zayıflamasından sonra yıllarca vekiller sağ partiler arasında paylaşılır olmuş. 2002 Genel Seçimlerinde hükümette yer alan tüm partilerin barajın altında kalması sayesinde AKP diğer birçok ilde olduğu gibi tüm milletvekilliklerini adeta gasp etmiş, seçimlerde bu partilere oy veren tüm yurttaşların oylarının hiçbir temsil değeri olmamıştır. Ağrı ilinde, AKP’nin 26.219 olan oyunun iki katı, evet tam 51.947 oyun sahibi olan Kürt Siyasi Hareketi hiçbir milletvekili çıkaramazken, ildeki oyların %17,7 sini alan AKP, 5 vekilin tamamının sahibi olmuştur. İşte 12 Eylül’ü yargıladığını iddia eden AKP’nin “milli irade ”si ve AKP’nin cuntanın getirdiği siyasi partiler ve seçim yasasına sıkı sıkıya sarılmasının nedeni. İlerleyen yıllarda, devlet olanaklarını ele geçirip partizanca kullanmanın yanı sıra, yatırımlara da yönelen ve bunu başarıyla oya tahvil etmeyi beceren AKP, tüm yurtta olduğu gibi bu ilde de kısa sürede oylarını arttırmayı başardı ve 2007 seçimlerinde oylarını beşe katlayarak yine 5 vekili kazanmış oldu. Ne var ki, bu pembe tablo ilerleyen yıllarda değişmeye başladı. Çoğunlukla devlet olanaklarının kullanımı ve siyasi hakların talebi temelinde saflaşan halk, AKP ve Kürt Siyasi Hareketi dışındaki partilerin varlığını tümüyle zayıflatmış. 2011 genel seçimlerinde bu kez bağımsız adaylarla giren Kürt Siyasi Hareketi, oyların % 41’ini alarak ilde 4’e düşen milletvekilliklerinden birini kazanmayı başardı. AKP ise yine barajın nimetlerini toplamaya devam etti ve % 47.5 oyla 3 vekillik kazandı.

TABLO-1GENEL SEÇİMLER

Ve şimdi 2015 Genel Seçimlerinde nasıl bir sonuç çıkacağını anlamak için 2014 yerel seçimlerine ve ardından 5 ay sonra yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir bakalım. (Tablo-2)

Hatırlanacağı gibi 30 Mart 2014 gecesi tüm yurtta sandıklar gecikmeli de olsa açılmış, ancak Ağrı’dan bir türlü kesinleşmemiş sonuçlar verilemiyordu. AKP yandaşları, 2009 yılında % 39 oyla kazandıkları Ağrı Belediye Başkanlığı’nı kaybetmiş olmayı bir türlü hazmedememişler, sabaha kadar türlü oyunlara başvurmuşlar ancak halkın sandık sonuçlarına sahip çıkması karşısında yenilgiyi kabul etmek zorunda kalmışlardı. Sonradan itirazlar üzerine yenilenen seçimi de kaybettiler.

Cumhurbaşkanlığı seçimi, AKP’nin Ağrı’daki varlığının kısa sürede nasıl zayıfladığını göstermekte ve ayrıca bu iki parti dışındaki siyasi partilerin bir varlık gösteremediğine de işaret etmektedir. Demirtaş’a verilen destek, beş ay içinde Ağrı’daki HDP oylarını %45,92 den, % 61’e çıkarmıştır. AKP’nin Kürt sorunun çözümü konusunda güven vermeyen tutumu nedeniyle Kürt Halkı’ndan almakta olduğu destek zayıflamaktadır. Gelişmeler sadece Ağrı’da değil, tüm Kürt illerinde AKP’yi büyük bir hezimetin beklemekte olduğunu göstermektedir.     

Tablo-2

          YEREL SEÇİMLER                                  CUMHURBAŞKANLIĞI

Ağrı’da yaşananları; katliama varabilecek ve planlı bir provokasyon olduğu kuşku götürmeyen saldırıyı hafife alamayız. Yapılanın, basit bir AKP tertibi değil, devlet operasyonu olduğunu söylemek mümkün. Devlet, yıllarca uyguladığı inkâr ve imha politikalarının yanı sıra, son on iki yıldır Kürt illerinde AKP’nin dine dayalı politikaları ile de bir denetim sağlamaya çalışıyordu. CHP ve MHP, Kürt nüfusun yoğun olduğu birçok ilde hesaba katılacak bir destek bulamazken, artık AKP de birçok ilde ikinci parti olsa da ancak % 20’leri aşan bir destek bulabileceği görünüyor. Devlet denetiminin zayıflamakta olduğu bölgede seçim provokasyonları için AKP’nin eski devlet “aklı ve eliyle” bir işbirliği geliştirmekte olduğu iddiası, yabana atılabilir mi? Burada sözü edilen, AKP’nin Ergenekon vb. davalarla “etkisiz hale getirdik” dedikten sonra şimdilerde yeniden kendini hissettiren “devlet eli” dir. Biz o eli, kanlı 1 Mayıs ’77 den, Çorum’dan, Maraş’tan, Gazi’den, 90’lı yılların “bin opersyon”ununda katledilen, kaybedilen binlerce insanımızdan biliyoruz. AKP, yıllarca “demokratikleşiyoruz, statükocu anlayışı tasfiye ettik” derken ve böylelikle liberal solcuların alkışları ve desteği sayesinde kitle tabanını geliştirirken, ne o katliamcı akıldan uzak durdu, ne de o kirli ellerle ilişkilerini kesti. Klasik devlet “tecrübesi” durmaksızın halka karşı kullanıldı.

Ağrı’da yaşanan saldırıdan kısa bir süre sonra sosyal medyada, İçişleri eski Bakanı Efkan Ala ile Ağrı Valisi Musa Işın arasında geçtiği iddia edilen bir telefon konuşmanın çözümü dolaşmıştı. Metinde, eski Bakan, askerlerin savunmasız bir şekilde ateşe sürülmesi emrinin verilmesini istemiş, görünüyordu. İki gün sonra CNN Türk ekranlarında AKP yandaşlığı ile tanınan Akif Beki’nin programına konuk olan Efkan Ala, soru üzerine, “Bunu nasıl düşünebilirler, bu nasıl bir akıldır, nasıl bir vicdandır… Nasıl kabul edilebilir böyle bir şey” anlamında bir cevap vererek, bunun kendilerini karalamak için çıkarılmış düzmece bir metin olduğunu söyledi.

Ortada somut bir kanıt yok elbette. Ancak AKP aklının, Süleyman Şah Türbesini kastederek, “Suriye'ye savaş için bahane lazımsa, 4 adam gönderirim oraya, 8 tane füze fırlatırım, gerekçe olur” şeklinde ses kayıtlarıyla sabit ifadelerle, Suriye ile savaş hali yaratmak için askerin ölümünü pek de önemsemediği gerçeği varken, böyle metinleri de ciddiye almamız gerektiği ortadadır. Kaybetmekte olduğunu anlayan AKP aklıyla, ülkeyi kendi malı sanan devlet aklının ne yapabileceğini anlamak için yeterli hafızamız var.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Militarizm eleştirisi içermeyen bir demokrasi mücadelesi olur mu?
    Toplumun en geniş kesimlerinin, yani emekçilerin hak ve özgürlüklere sahip olduğu bir demokrasi arzuluyorsak, militarizmi eleştirmek, onunla hesaplaşmak zorundayız. Darbelerle bile hesaplaşamamış bir ülkede sistemin temeline yönelik bir eleştiri ve…
  2. Bir Seçime Yaklaşırken, İki Dernek, İki Farklı Tutum
    ...yakın geleceğimizde kaçınılmaz biçimde toplumun yapacağı seçimdeki iki seçeneğe de denk düşüyor. Hakça paylaşımı, barışı, özgür ve eşit biçimde birlikte yaşamı savunan, şiddetten ve savaşlardan arınmış bir dünya ütopyasını büyütenlerin dünyasından…
  3. Demokrasi Konferansı;  Yeniden Kuruluş İçin Halkçı Bir Seçenek Öneriyor
    Demokrasi Konferansı’nda da dile getirilmiş ve yıllardır mücadele alanlarında büyütülmüş özlemlerin Türkiye’sini inşa edecek bir Demokrasi Hareketi için çalışmak bugünün devrimci görevidir. 24 Haziran günü İstanbul’da toplanan Demokrasi Konferansı’nda Demokratik…
  4. Gerici Kuşatma Karşısında Sanatın ve Sanatçının Sorumluluğu
    Tiyatro, ortaçağ Avrupa’sında uzun bir süre feodal devletlerin iktidarının en büyük gücü, kilisenin kontrolünde varlığını sürdürebilmişti. Bugün de insanları yurttaşlık bilincinden uzaklaştırıp, ümmet haline getirmeye ve ortaçağ karanlığına geri götürmeye…
  5. Shakespeare'in Kralları'ndan Bugüne...
    Tiyatronun anlattıkları hayatın kendisidir. Shakespeare’den izlediklerimiz zaman ve mekan kavramını aşan, her devrin çağdaşı, evrensel bir gerçekliğin hikayesidir. Zorbalığın iktidarı biçim değiştirse de her dönemde aynı yol ve yöntemlerle karşımıza…
  6. Kim Bu ADAM'lar ?
    Kim Bu ADAM'lar ?
    8 Eylül 2020
    12 Eylül 1980 Darbesinin 40ncı yılında Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği, Ayrımcılığa İtiraz Ediyoruz, Darbelerle Ayrımsız Hesaplaşılmalıdır başlığı ile bir kampanya başlatıyor. ADAM-DER, yani Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği. 12…
  7. Saray Rejimi, Salgın Felaketini Büyütüyor
    Corona Salgını bir kez daha gösterdi ki; Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki Türkiye, bir felakete doğru sürükleniyor. Tek adam yönetimi, ülkede kutuplaşmanın, hukuksuzluğun ve zaten bir sistem sorunu olarak var olan,…
  8. AKP Yönetiminde; Sosyal Devletten, Köleci Devlete
    Havalimanı inşaat işçileri, en doğal, yaşamsal hakları için “köle değiliz” diyerek isyan ettiler. Ne var ki, iktidarda devleti ortaçağın sultanlığı haline getirmek isteyen, milleti tebaası, çalışanları da köle gören bir…
  9. Şimdi, yeniden 'Bu Daha Başlangıç..' demenin zamanıdır.
    Önümüzdeki günler, gerçek bir demokrasiden yana olanlarla eski ya da yeni biçimiyle diktatörlü?ün devam?ndan yana olanlar aras?ndaki mücadeleye sahne olacak. Seçime art?k saatler kald?. Türkiye yeni geli?melere gebe. Seçimlerin sonuçlar?…
  10. Umut içimizde saklı
    Umut içimizde saklı
    2 Ocak 2018
    Umutsuz yaşamak mümkün mü ? En zor anlarda bile insanın direncini diri tutan, onu ayağa kaldıran, daha iyiye daha güzele olana ulaşma arzusu ve umudu değil mi?   Politeze yazı yazmayalı…
  11.  Hayır'ı Örgütlemek
    RTE nin başkanlığının reddi ya da kabulü sonrasında demokrasi güçlerinin programı nedir? Türkiye’yi içine düştüğü bu kaostan ve yıkıcı iç savaş tehdidinden nasıl çıkaracağız? Mevcut rejimin yerine dinci faşist bir diktatörlüğün kurulmasına…
  12. Şimdi Karar Verme Zamanı!
    Şimdi Karar Verme Zamanı!
    15 Aralık 2016
    Hakkında hırsızlık iddiası olan, savaş kışkırtıcılığından dolayı uluslararası mahkemelerde yargılanması istenen, halkı birbirine kırdırabilecek şekilde nefret dili kullanan ve sıklıkla yalan söylediği belgelenmiş birini bu halkın oylarıyla “başkan” seçtirecekler!  Ne…
  13. Gülay'ın ardından..
    Gülay'ın ardından..
    27 Kasım 2015
    Yazmak istediği kitaplardan birincisi, ODTÜ’lü yıllardan başlayarak, THKO ’nun kuruluşu ve Denizlerin idamına uzanan yıllardı. 1968’leri birçok kişinin yazdığını, ancak bir kadın olarak kendisinin de ayrıca aktarmak isteğinde olduğu deneyim…
  14. Haziran Seçimleri; Türkiye Solu'nun imtihanı
    Seçimler yaklaşırken Türkiye solunda ve özellikle BHH içinde sürdürülen tartışma, solun seçimlere etkisinin yanı sıra, kendi geleceği açısından da önem taşıyor. Seçim sandığında kurulacak bir ittifak, Tayyib'in değil, halkın Yeni Türkiye'sini…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…