'bat dünya bat, iki gözün kör olsun da piyango bileti sat!'

Nesimi Cem Kalender

8 Ocak 2015
'bat dünya bat, iki gözün kör olsun da piyango bileti sat!'

Sokakta bir adam, bir kadını dövüyordu. Ben gördüm. Ama sustum. Sustum ve gittim. Polis? Polisi arayamam. Polis güvenilir değil. Ne olacak ki? Mahkemeye mi çıkacaklar? Çıktılar diyelim, hakim? Hakim güvenilir değil. Ben gitsem, desem ki ‘hop, ne yapıyorsun?’, belki çıkarır vurur beni! Kaç yıl yatar ki? Hem bu hareket kadını kurtarır mı? Kurtarmaz. Hadi dövdüm onu, hadi engelledim. Yarın yine dövecek kadını, belki bu sefer öldürecek. Ne yapacağım ben? Korkağım. Korkak mıyım? Ben ve insanlığım kalktık eve geldik. Üzgünüm. Bir insan canı kaç para eder? Evet bu dünya da her şeyin değeri para gibi şeylerle ölçülür. Bu dünyayı biz yarattık.

Eve geldim, haberler de öldürülen 12 kişi. Fransa da. Neden? Birilerinin çok sevdiği birini alayla çizmişler diye. Düşünüyorum. Çok sevdiğim birini alaya alsa birileri, ne yaparım ben? Biliyorum, öldürmem. Evet belki tepki gösteririm, belki kızarım, belki üzülürüm. Duygusallık işte, bir nevi salaklık. Ama öldürmem. Bir insanı öldürebilmem için bir sebep bulamıyorum. Ben bu dünyadaki çoğunluğa dahil değilim! Uğruna ölecek veya öldürecek bir şey bulamıyorum! Dünya beni dışlamış atmış, uyum sağlayamıyorum. Yegane öldüreceğim kişi, benim! Kendime de kıyamam ki. Yazık bana. Haberleri izliyorum. Önce öldürülenlerle empati kurmaya çalışıyorum, sonra öldürenlerle, sonra bu ölümleri izleyen kişilerle. Ölüme sevinen, ölüme üzülen, ölümden bir haber olanla. Yalnızlığım daha da artıyor böylece.

Hava soğuk, buz gibi. Ben böyle soğuk görmedim. İnsanın aklına geliyor, daha soğuk yerlerde yaşayan insanlar. Ne zor. Geçtim onları, benim küçük burjuva kıçım üşümesin diye atmadığım takla yok, Sokakta yaşayanlara ne demeli? Haberleri kapatınca, aklıma odanın soğuğu geldi. Üzerimde bir battaniye, bir yorgan var. Belki bir de kadın olsa, ısınırdım. Neyse… Üşüyorum şu an. Ve sokaktaki insanları düşünüyorum. Düşünmek yetmiyor. Canım acıyor. Başka yapacak bir şeyim var mı? Bilmiyorum! Yapanlar var elbet, yapan kuruluşlar. Onlara nasıl destek olurumu düşünüyorum. Sokakta savaştan kaçmış ama soğuktan ölmeye bırakılmış Suriyeliler. Ayaklar çıplak, aç, dileniyorlar. İnsanlık bu sefer benle gelmiyor. İnsanlık benden çok uzakta. Devlet dediğimiz o aygıt, bizim adımıza, kaynakları adil paylaştırsın diye değil miydi? Kim kandırdı bizi? Barınma hakkı, sağlık hakkı, yemek hakkı… bunları kim uydurdu? Sadaka ile mi temizlemeliyiz ruhlarımızı, vicdanımızı? Paramızı öyle mi ‘helal’e çevireceğiz? Lanet olsun, bu ikiyüzlülüğümüze. Dünya çok kötü bir yer, dünya acılarla dolu bir yer. Ve biz, gittikçe yabancılaşıyoruz her şeye. Önce birbirimize. Hani düşeni kaldırmak? Sözde öldürmeyeceksin diyen dinler de bunu öneriyordu. Ama ‘öldürmeyeceksin’i takan kim? Bir sürü insan var ama insanlık yok.

 Dinozorlar neyden ölmüş biliyor musun? Yok öyle meteor falan. Shakespeare açıklamış bir şiirinde. Can Yücel de ne güzel çevirmiş 66. Sone’yi:

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,

Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.

Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,

Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,

Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,

O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,

Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,

Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,

Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,

Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,

Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,

Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e

Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,

Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.

Korku, çılgınlık, ezilme, mertlik bozulmuş. Çiğnenmiş insanlık onuru, bakir erdemler kaçırılmış, eğrilik başta, hor görülmüş ve mutluluk, yok. Mutsuzluk.. Dinozorlar’ın vakti zamanında insanlar gibi düzenleri vardı. Ve gün geldi; korku, çılgınlık, ezilmek, mertliğin gitmesi, insanlık onurunun hali, mutsuzluk… başa geçmiş. Ve böylece yok olmuş dinozorlar. Meteor falan, Wall Street uydurması. Aslında olan şey, öldürme, rüşvet, zulüm, savaş, kan.. Dinozorlar kendi meteorlarını kendileri oluşturmuş. Tamam böyle olmamış belki. Ama ne fark eder ki?

Biz insanlar, kendi meteorumuzu, kendimiz oluşturuyoruz, kendi yok oluşumuz adına. Bu ‘film’ oynarken sinemada, sigaramı içip gülümseyerek izleyeceğim. Biz bunu hak ediyoruz maalesef. Bakın işte, Türkiye, anası ağlamış sokaklarda insanlar, yolsuzluk, örgütlü salaklık, Ortadoğu hep kan içinde, Kobane kanıyor, Suriye kanıyor, Rusya köşeye sıkışmış, bizimkine benzer biri orada, Hindistan, tecavüz, kadın cinayetleri, yoksulluk, Türkmenlerin katli Çin’de, Makineleşme, yabancılaşma, Amerika’da siyah tenlilerin katli, Kızılderililerin kan lekesi hala üzerlerindeyken, güney Amerika, devlet gibi çeteler, darbeler, hala pis oyunlar, Avrupa, Müslümanların yakılması, ırkçılık, Afrika, nereden geldiği belirsiz virüsler, kanlı elmaslar, diktatörlük rejimleri, kan, kan.. tabloya bak! Ve Oğuz Atay giriyor devreye:

bat dünya bat, iki gözün kör olsun da piyango bileti sat!

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. Cinnet, III. Paylaşım Savaşı, Cennet!
    Dünya Üçüncü Paylaşım Savaşı çoktan başladı sanırım. Tahmin ettiğimiz gibi ultra gelişmiş silahlarla, ‘görkemli’ bir başlangıç olmadı ama oraya da geleceğiz daha. Anlaşılıyor ki bu savaş; vicdan ile vicdansızlık arasında…
  2. 'Çok acı var, dayanamıyorum'
    "Çok acı var, dayanamıyorum. Lütfen beni affedin ve kendinizi üzmeyin, siz elinizden geleni yaptınız. Çok özür dilerim. Çok çaresizim. Özür dilerim. Lütfen çıtçıta iyi bakın. Ve paramı ve her şeyimi…
  3. Sıkıldım bu tekrarlardan.. Bu sistem yıkılmalı artık..
    Sabah uyandım... Haberlere baktım önce.. Sonra, sonra tarihe baktım: Ağustos.. 18 Ağustos mu diye endişelendim.. Hayır.. 7 Ağustos.. Tarihleri mi karıştırıyorum derken, baktım 1992 mi diye?Hayır.. 2015 yılındayız.. Bir zaman…
  4.  İç savaşın ayak sesleri
    Zor bir dönem bekliyor bizi. Burada denge unsuru HDP olacak muhtemelen ve HDP’nin izleyeceği akılcı siyaset, onu parlamenter sistemde iktidara bile taşıyabilir. kendini ifade etmeli ..PKK savaştan kaçınmalı mağrur bir şekilde.. Sosyalist…
  5. AKP'nin ölüm korkusu..
    AKP'nin ölüm korkusu..
    12 Haziran 2015
    Zor görünüyor.. Hdp kendini anlatmalı milliyetçilere, milliyetçiler de çaba göstermeli. Chp’nin ulusalcı kitlesi nasıl değişti, gördünüz mü? Zor değil, olur bu da. Seçimler bitti, AKP tek başına iktidar olma durumunu…
  6. Ben, benim 8 Haziran’ımı biliyorum. Ya siz?
    İspanya da Baskların gördüğü zulme üzülürsün, İngiltere'de İrlandalıların, Amerika’yı lanetlersin, Kızılderililere yaptıkları için, İsrail zaten zalim bir siyonisttir, Filistin Halkı aha şurada duruyor. Ağlarsın Filistin için, hatta boykot edersin İsrail…
  7. Yaşasın 1 Mayıs! Her Yer Taksim!
    Yarın 1 Mayıs! İlk kez 1856’da yürüyüş yapıldı, Melboure’de. Gayet basit bir mesele: 12 saatlik çalışma süresinin 8 saate düşürülmesi. Sonra 1886. Haymarket. Ölenler, öldürülenler, idamlar. Kirli eller… ve o…
  8. Hepimiz çok öldük bu topraklarda…
    ..Ve şayet insansanız, göz pınarlarınız nemlenir. Belki ağlarsınız. İnsanlığın belki en büyük göstergesi, başkasının acısını acınız gibi hissedebilmenizdir. Başkasının suratında patlayan tokadı, kendi suratınızda hissedebilme kabiliyetidir insanlık. İnsan mısınız? "Çok…
  9. Ağrı, HDP, Seçimler ve anlamsızlık
    Ağrı olayından sonra seçimlerde oy kullanmanın bir işe yaradığını düşünmememe rağmen tutupta oyumu HDP’ye vereceğim. Derin devlet ve sığ devletin bu kadar korktuğu ‘şey’ neyse, onun yanında saf tutmak lazım! Hem %50…
  10. Suriyeli aç çocuktan, Cizre'deki çocuklardan bahsetmeyeceğim..
    Umut, gözü dönmüş taşlı, sopalı, ellerinde gaz bidonları olan güruhu, örgütlenmiş cehaleti bir ufak süpürgeyle yenebileceğimizi bilmektedir. O süpürgeyle yenilecek karanlık, o süpürge süpürecek bu ‘pisliği’… Umut gece uyuyamayışımızdadır. Sevdiğimizi,…
  11. Vivaldi'nin ithaka'ya yeşil yolculuğu..
    Hayal gücünün iktidari, Kavafis'in "ithaka"sı gibidir. "Her yürek devrimci bir hücre gibidir" ve önemli olan İthaka'ya varmak değil, o yolda olmaktır. Hayal gücünün iktidarının yolunda. Bazen bu yol kobane'den geçer.…
  12. Bir insanlık tragedyası: yaşamak veya ölmek
    Devlet intiharı sevmez, din intiharı sevmez. Senin bedenin üstünde tasarrufunu, sen sağlamamalısın. Sen kendi bedenine bile sahip değilsin. Sen ölemezsin, ölsen de devletin bildiği şekilde ‘son yolculuğuna’ uğurlanmalısın. Sen bir…
  13. Efendiler! Adalet hissiyatı yaralanmış halklardan korkun!
    Bir toplumda adalet hissiyatı, bir zerre bile yoksa o artık bir toplum değildir. Dokunulmazların, ayrıcalıklıkların olduğu yerde adaletten bahsedilmez. Ki bu kapitalist sistemin adalet anlayışı tamamen bir aldatmacadır. Toplumun gazını…
  14. Henüz vakit varken.. İstanbul yakılıp-yıkılmadan önce
    Henüz vakit varken, inanmalıyız insanlara. İstanbul yakılıp-yıkılmadan önce. İnsanların ilki, kendimizdir. Kendimize inanmalı. Henüz vakit varken, düşmüşken dehşet dehlizlere. Kırım kırım kırılmışken ümitsizlikten, gülümseyebilmeli insan. Getireceğimiz günlerin hatrına, boşuna çıkmadı…
  15. Bir kapak, Üç aday; Tek 'oyun'...
    Time dergisinin kapağında kim olacak? Dergi 3 isim belirliyor; Sisi, Erdoğan ve Miley Cyrus.. Aslında mesajını vermiş bulunuyor o meşhur dergi; üçünüz aynı klasmandasınız. Yılın kişisi hanginiz olsun :) Sonra,…
  16. Diktatatörler için aşk biter, nefret başlar
    Büyük Usta, Milli Şef, Führer, El Caudillo, Duce, Büyük Amca... Örnekler çoğaltılabilir, yakın tarihe dair kimi ‘liderler'e takılan lakaplar... Hepsi diktatörlerin sıfatları. Hepsi uzun yıllar boyunca iktidarda kaldı, ‘karşı-devrimci' hamleler…
  17. Kan..kan.. sokaklardan akan..
    Kan dökülecek... Bu çağda hala şarklı toplumlarda kan çok önemlidir. Kah bir hayvanın boğazında, kah bir kadının kasıklarında... Kan kutlamadır, "iyi şeyler" için kurban etmektir birşeyleri. Kan dökülür... alna sürülür,…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…