Biliyorsunuz ordumuz nasıl geçmişte Hizbullah’ı eğitmişse şimdi de İŞİD’i eğitiyor. İşte bunların ortak bir operasyonu ve bunun deşifre edilmesi ancak Demirtaş gibi bir lider aracılığıyla olur ve bu da AKP’nin sonu demektir. Bu da benim kehanetim: İŞİD AKP’nin sonu demektir.
Demirtaş’ın adaylığının güzelliklerine ve seçilebilmesinin yol ve yöntemlerine bir bakalım:
1- Her şeyden önce Bir Kürt Sosyal-Demokratının varlığı her kesimden insana huzur ve rahatlık veriyor. Siz bakmayın CHP’nin veya Emperyal güçlerin sosyal veya demokrat gözükmelerine. Onlar Fransız, İngiliz, Alman vb.ülkelerin güya sosyal demokratları olarak bir araya gelip, sağırlar birbirini ağırlar hesabı, Pazar genişletme, krizleri yavaşlatma vb. sistem konularını konuşurlar. CHP’li Üye, ülkesine geldiğinde Kürt Sosyal-Demokratına; İspanyol Sosyalisti, Bask veya Katalanya Radikal demokratına; İngiltere İşçi Partisi İskoç solcusuna; Almanya sosyal-demokratı, sınıfın temsilcisi sosyaliste vb. leri de aynı şekilde, hiç biri, kendi solundaki güçlere burnundan kıl aldırtmaz. Bunlar artık sosyal-demokrat değil statükocu reformculardır. Varlıkları bulundukları ülkenin gizli anayasalarına bağlılık ve düzeni korumak ve kollamaktır. İşte Demirtaş’ın varlığı bu statükoyu eni boyu sallayacaktır.
2- Demirtaş, Kürt Özgürlük Hareketi içinde de dengeleri sarsacak gibi gözüküyor. Erdoğan karşısında güçsüz bir adayla çıkılması ve onun ilk turda seçilmesi planları şimdilik suya düşmüş bulunuyor. İkinci turda Kürtlerin Erdoğan’a külliyen oy vereceği beklentisi veya tahminleri ise bana göre Rojova’da ki gelişmelere bağlı olarak belki de hiç tutmayacak. Demirtaş, Rojova’yı açık ve yalın şekilde dile getirdikçe, Kurt, postunu bir tarafa bile bırakabilir. Çünkü IŞİD, şu an kim ne derse desin AKP Kurmaylarını kendine bağlamış durumda. Bu da Kürt Özgürlük Hareketi içindeki hem boş beklentileri sonlandırır hem de yaratılan kısmi iyileşmelerin aslında koşu bandında olduğu gerçeğini gözler önüne serebilir. Bu ise Devlet için geçmiş olsun demektir.
3- Batıya bir türlü açılamayan ve bu alanda ciddi stratejik hatalar yapan Kürt Özgürlük Hareketi, Demirtaş’ın adaylığıyla bu alanda birazcık da olsa mesafe alacak gibi geliyor bana. Çünkü CHP’nin Cumhurbaşkanlığı atağında, tıpkı Yerel Seçimdeki gibi statükocu davranması, Demirtaş’ı diğer iki aday karşısında vizyon olarak rakipsiz yapıyor. Kaldı ki bugüne kadar verdiği görüntü onu zaten bu alanda öne çıkartmış bulunuyordu. Fakat 1990’dan beri savunduğum; batıyı bize yani grupçu olmayan devrimcilere bırakma taktiği sanırım yeni yeni hayata geçirilmeye çalışılıyor.
4- Ülkemizdeki Türk-İslam Sentezi Anayasasında (Kırmızı Anayasada) Anti- Kürtçülük esastır. Çünkü Devletimize göre kendisi için Komünistler tarihe karıştığına göre(!) esas tehlike Kürtlerdir. Bu açıdan Kürt sorunu veya onların deyimiyle çözüm süreci Devlet açısından bir terör konusudur. AKP bu konuyu ABD ve Ergenekon güçleriyle bağlamıştır. Dolayısıyla din kardeşliği kanalı Demirtaş’ın varlığı ve görüntüsüyle birlikte epey tıkanacak gibi geliyor bana. Yeter ki Demirtaş bu yöndeki ajitasyon ve propagandalarına ara vermesin ve geri adım atmasın.
5- Aynı şekilde Kırmızı Anayasadaki yasalar gereği ve ona bağlı güçler tarafından Aleviler, Anadolu’daki yerlerinden edilip ve sindirilerek düzen içinde kalmaları garanti edildi. Bu garantilerden biri de Alevi gençler askerde iken onları Kürt Özgürlük Hareketine karşı savaşa sokarak Anti-Kürtçü zehri damardan vermek olmuştur. Son Gezi Direnişleri, Alevi Gençlerin küllerinden yeniden doğduğuna şahit olduğumuz post-devrim durumudur. Bu da, statükocuların yıllardır inşa ettikleri duvarlarında bir gedik açıldığının işaretidir. İşte Demirtaş uygun yol ve yöntemlerle bu gedikten içeri girebilecek bir kaç Kürt liderden biridir. Yeter ki bu yönde doğru taktikleri belirlemiş olsun.
6- Artık ülkemde gerçek laikçilerle sahtelerini Demirtaş sayesinde turnusol kâğıdı gibi ayırabileceğiz. Örneğin Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde ki İnek Bayramı Şenliği sonrası iki Kürt öğrencisine satırla saldıran ülkücü 6 genç veya arkadaşları hiçbir kovuşturmaya uğramayınca cezayı Devrimci öğrenciler onları okula almayarak kesmişler. Bunun üzerine, AKP’li Rektör harekete geçmiş ve Güvenlik Güçlerini göreve davet etmiştir. AKP’li Güvenlik güçleri de satırla her yanı doğranmış iki Kürt öğrenci dâhil birçok öğrenciyi gözaltına almıştır. Bu Türk-İslam kardeşliğinin açığa çıkması, tüm ülkemiz için bir ön provadır. Okuldaki laikçi ve modern yaşamdan yana olanlar nasıl bu olay karşısında devrimcileri ve Kürt öğrencileri desteklemişse Demirtaş’la, özellikle de İŞİD gerçeğiyle birlikte bu tavır tüm ülkeyi bir anda sarabilir. Yeter ki geri bir tavır sergilenmesin. Demirtaş’tan eminim. Gelişmelere hazır olalım.
7- Her ne kadar Ergenekon güçlerinin bayrak, ülkeyi bölme vb. provokasyon planları her daim hazır durumda ise de, hem bunların deşifrasyonu dolayısyla eski etkisini yitirmiş olması hem de Erdoğan’ın planlarıyla uyuşmama durumu nedeniyle devletin gizli güçlerinin İŞİD ile ortak bir tatbikatına şahit olabiliriz. Biliyorsunuz ordumuz nasıl geçmişte Hizbullah’ı eğitmişse şimdi de İŞİD’i eğitiyor. İşte bunların ortak bir operasyonu ve bunun deşifre edilmesi ancak Demirtaş gibi bir lider aracılığıyla olur ve bu da AKP’nin sonu demektir. Bu da benim kehanetim: İŞİD AKP’nin sonu demektir.
8- Bana göre güzellikler saymakla bitmez. Demirtaş’ı şahsen tanımış olmaktan büyük bir kıvanç duyuyorum. Bana göre devrimcinin Kürdü Türkü olmaz. Nasıl faşistin yerlisi yabancısı fark etmiyorsa, ülkemizin tüm ilerici- demokrat-liberal-sosyalist- muhafazakâr-üretici ve çalışanları da Demirtaş’ın etrafında kenetlenmelidir. Bu fırsat bir daha gelmeyebilir. Demirtaş’ın ülkeyi böleceğini söyleyenler sanırım ülkemizi Kayseri’nin Su böreği sananlardır. Onlar ülkeyi bölmek için çabaladıkça biz ülkemizi daha sağlam temellere yani demokrat ve sosyal alanda Kürt kardeşlerimizle birlikte kurmaya devam edeceğiz.
Yazarın Dİğer Yazıları
2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
19 Şubat 2020Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
23 Ocak 2020Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
26 Kasım 2019Aydınların Sefaleti
22 Ekim 2019Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
19 Eylül 2019Erdoğan nereye koşuyor?
24 Temmuz 2019Devrimci hareketin can alıcı sorunu
13 Temmuz 2019İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
20 Mayıs 2019CHP: umut mu yoksa çaresizlik mi?
24 Mart 2019Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
12 Mart 2019Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
27 Şubat 2019Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
14 Şubat 2019Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
21 Haziran 2018Normal ve anormal insan profili
15 Kasım 2017Adalet Yürüyüşü ve Ortak Mücadele Anlayışı Üzerine
8 Temmuz 2017Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
4 Ağustos 2016R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
7 Temmuz 2016Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
9 Mart 2016Enseyi karartmak yok!
5 Kasım 2015AKP'nin düşüş eğrisi
26 Ekim 2015