Cumhurbaşkanlığı seçimi, çözüm süreci, İŞİD ve emeğin dünyası

Selçuk Ş. POLAT

29 Haziran 2014
 Cumhurbaşkanlığı seçimi,  çözüm süreci, İŞİD ve emeğin dünyası

Ülkemizde yaşayanların nerdeyse %80’inin temel değerlerini, toplumcu, dayanışmacı ve insani temelli referanslar oluşturur. Bunu çözemeyen CHP Yönetimi ülkemizin esas olarak muhafazakâr ve Milliyetçi dokuda olduğu sanısıyla hareket ediyor. Bilmiyor ki 500 yıllık Osmanlı ve 80 yıllık Türkiye Cumhuriyeti, toplumun ancak %20 sini dinci ve ırkçı yapmıştır.

Başlıktaki benzemezlerin bir araya gelmiş olması sanırım benim değil çağımızın bize bir oyunu. Lafı uzatmadan konuya girelim derim.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ VE ÇÖZÜM SÜRECİ: 100 YILLIK TÜRK-İSLAM SENTEZİNE KARŞI 100 GÜNLÜK KÜRT-İSLAM SENTEZİ

CHP ve MHP’nin ortak adayı çok açık ki TÜRK-İSLAM SENTEZİNE ve de ABD çıkarlarına uygun birisi. CHP önderliğinin taktik hataları giderek derin stratejik sapmaya yol aşmış bulunuyor. Bu sapma sadece Kürt sorununda kendini ele vermiyor esas olarak emek dünyasından ve kendi öz kültüründen uzaklaşmayla tehlikeli bir hal alıyor.Ülkemizde yaşayanların nerdeyse %80’inin temel değerlerini, toplumcu, dayanışmacı ve insani temelli referanslar oluşturur. Ülkemizde yaşayanların nerdeyse %80’inin temel değerlerini, toplumcu, dayanışmacı ve insani temelli referanslar oluşturur. Bunu çözemeyen CHP Yönetimi ülkemizin esas olarak muhafazakâr ve Milliyetçi dokuda olduğu sanısıyla hareket ediyor. Bilmiyor ki 500 yıllık Osmanlı ve 80 yıllık Türkiye Cumhuriyeti, toplumun ancak %20 sini dinci ve ırkçı yapmıştır. Bu sonuca da sadece yalan, dolan ve şiddetle ulaşmıştır. Onun için CHP dışında artık ANADOLU-MEZATOMYA DEMOKRASİ SENTEZİ doğrultusunda bir alternatifin ortaya çıkması gerekiyor.

İsterseniz şimdi de KÜRT-İSLAM SENTEZİNE bakalım. Kürtlerin sorununu gerçekten yani içtenlikle dinleyen var mı? Dinleyen varsa da bunu tüm kalbi ve ruhuyla hissedebilen var mı? Hiç sanmıyorum. Pekâlâ, Türklerin derdini bilen var mı? Bu halka, bir çıkara tekabül eden ırkçı ve dinsel motifler dışında yaklaşan var mı? Hiç sanmıyorum. Bir yanda kasap diğer tarafta koyun. Kürtler can derdinde, Türk devleti ise mal derdinde. Diğer halklardan bahsetmiyorum bile.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için Kürt özgürlük mücadelesinin çoğu önderi, çözüm lafının bir oyun olduğunu biliyor ve dile getiriyor. Dindar kesimi temsil eden BDP’li milletvekili bakın neler söylüyor:

Hükümetin sürekli yaptığı ve düşündüğü şey, PKK'nın silahlarını susturmak …stratejisidir.

"Sürekli bir havuç gösteriyorlar, çok sıkıştıkları zaman arkadan sopayı tehdit olarak koyuyorlar…”

Oyalama ve mecbur kaldığı zaman cebinden bir lollipop çıkarma.

Gerçekten de hükümetin çözüm paketi açıklandığında bunun bir lolipop olmadığı bile anlaşıldı. Bu oyuna daha fazla devam edilmeyeceği açık. Kasap, yani devlet, koyun olarak gördüğü Kürt halkının önüne sürekli taze ve yeşil otlar veriyor. Fakat bilmiyor ki karşındakiler onun sonunu getirecek şekilde teçhizatlınmış koyun postu içindeki kaplanlar. AKP’nin veya bir başka partinin Kürt sorunu çözme şansı yok. Kürtlerin yaptığı sadece muhataplarını zorlamak ve biraz daha nefes alıp kendilerini toparlamak. Kırmızı Anayasa değişmedikçe, Hükümetin, Muhalefetin ve de devletin bu anayasaya bağlılığı devam ettikçe ülkemizde özgürlükler gibi Kürt sorunu da bir başka bahara kalacaktır. Bu açıdan eğer biri size “Kürt sorunu çözülüyor” derse hemen ona şunu sorun: “Seçim barajımı kaldırıldı? Partiler ve seçim yasası mı değişti? Örgütlenme, toplanma ve gösteri hakları mı genişledi? 12 Mart Anayasası mı kaldırıldı. Bunlar oldu da bizim haberimiz mi yok?” İşte Kürt sorunun çözüldüğünü gösteren kriterler esas olarak bunlardır. Bu konuda gerçekten en gerçekçi ve bilge tespiti yine bir BDP lideri Ahmet Türk yapıyor:

“Sorun, 12 Eylül’ün yaşlı liderlerini yargılamak değil, onların Anayasasını değiştirmektir.”

Pekâlâ, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi AKP’nin meclise sunduğu yasa taslağı, bizi sonuca götürecek mi? AKP’ye göre, devletin içindeki güçler süreci sürekli sabote ediyor. Bunun için önce yasal güvence gerek. Sonra da gerçek çözüm gelecek. Kürtler bu yasallık zokasını bile bile yutmaya hazırlar. Onlar da şöyle düşünüyor: Nasıl olsa önümüzde genel seçimler var.

Seçim öncesi çözüm için kesin adımları attırırız. Hele bir yasal güvence çıksın. Gerisine bakarız. Ne yapabiliriz ki başka bir alternatif yok. BDP’nin adayının doğru bir seçimi ve bunun ikinci tura kalması bu oyunu bozabilir.

Umarım Kürtler oyuna gelmezler. Birincisi; eğer Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa Türk İslam Devleti’ne ulaşmak için en büyük engel aşılmış olacak. Nasıl ki Erdoğan, önündeki en büyük engeli yani Askerlerin enterne edilmesini ‘Yetmez ama evet ‘çiler vasıtasıyla aşmış, sonrasında da, beklenti ve isteklerini görmezden gelip onları şutlamışsa aynı akıbetin benzer şekilde olacağı şimdiden belli . Hoş Kürt özgürlük hareketi bu ihanete gerekli cevabı verecektir. Fakat kırılan camlar ve akan sular aynı olmayacaktır. İkincisi; Erdoğan’ı desteklemiş olan Kürt Özgürlük Hareketi, ittifak ettiği ‘sol’ örgütlerle olan ilişkisini bozmuş olacak; Üçüncüsü; bu hareketi destekleyen kendi içinde ve dışındaki emek dünyasıyla ilişkili tüm demokrat, sosyalist, çevreci, özgürlükçü vb. kesimlerle olan sıcak bağlarını soğutacak; Dördüncüsü ve daha tehlikelisi ise Kürdistan’ın Rojova ve Güney’in de Şeriatçı yani Erdoğan’ın Sünni dostlarıyla olan kanlı çatışmalar başladığında sürecin ve önderliğin nasıl bir sona evirileceğinin bilinmemezliğidir. Yol tuzaklarla dolu.

İŞİD, AKP’NİN SONUNU GETİREBİLİR Mİ?

Bu soruya aşağıdaki gerekçelerle evet diyorum. İsterseniz birlikte bakalım.

Birincisi; İŞİD, Irak’ta Abedezadelerle, Türkiye’de Ak Parti kadrolarıyla işbirliği yaparak bölgede ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu tehdit petrol bölgelerine sıçradıkça, Irak’ın yönetim yapısını salladıkça ABD’nin müdahalesini zorunlu hale getiriyor. Eğer İŞİD’in Sünni devrim yaptığına inanan ülkemizde ki Nakşi kadrolarının çığlıkları, ABD istihbaratına ulaşmışsa onlarla olan kanlı çatışmalar Erdoğan Hükümetinin zayıf karnını oluşturacaktır. İkincisi; Rojova Devrimi, Bölgede emperyalizm açısından tıpkı Küba gibi ciddi bir istikrarsızlık örneğidir. Bu devrimin kanla bastırılmasında ABD başta olmak üzere Kuzey Irak Federe Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti açıktan ve gizli şekilde işbirliği yapıp El Nüsra ve İŞİD gibi gerici güçleri desteklemişlerdir. Dolayısıyla İŞİD, yarın Irak’ta yaşayacağı tehlikeyi üzerinden savmak için bu üçlünün itiraz etmeyeceği ve kendisine dokunmazlık sağlayacağına inandığı Rojova saldırısını başlatabilir. Bu durumda Erdoğan Hükümetinin, ülkemizde Kürt kartını kullanamayacağı açıktır. Eğer bu tehlike G. Seçim öncesi belirirse Kürtleri kaybedeceği açık. Üçüncüsü; İŞİD’in bölgede ki güç kazanımı kapitalist ekonomik dengeyi bozmaktadır. Bu, petrolün, altının, döviz kurlarının yükselmesini, borsa sisteminin değer kaybetmesine neden olmaktadır. Eğer bu istikrarsızlık artarsa ülkemizdeki ekonomik bir krizle AKP’nin sonu gelebilir. Dördüncüsü ise daha spesifiktir. AKP İktidarı, eğer İŞİD’e elini kaldırmazsa ABD Yönetimiyle, kaldırırsa da onu kardeş bilen kendi öz kadrolarıyla papaz olacaktır. Tüm bunlar önümüzdeki günlerde olayların yoğunluğuna bağlı olarak hızlı ve kesin bir biçimde AKP iktidarının sonunu hazırlayabilir.

EMEĞİN YENİ DÜNYASI

Çalışanlar açısından ülkemizde kitlesel ve siyasi bir alternatif yok. Çalışanların, İslamcı-Hristiyan, Musevi vb.; Kürt, Türk, Çerkes, Yörük vb.; Alevi, sosyalist, komünist vb. ; Kadın, erkek, biseksüel vb.; Çevreci, ilerici, sosyal dernekçi vb.; olmalarına bakmaksızın bir araya geldiği ve bu büyük nehirde buluştuğu bir akım bu. Gücünü insan odaklı yapısından ve üretimi kontrol etmesinden alıyor. Dayandığı tarih ülkemizde Anadolu-Mezopotamya Demokrasi Sentezi. Enternasyonal dayanağı ise tüm çalışanlarla aynı kaderi paylaşıyor olması. Gelin bunu ülkemizde hâkim kılalım. Dinin ve Milliyetçiliğin karanlık ve dar dehlizlerinde halkımızın muhafazakârlaşması sürecine dur diyelim. 

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. 2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
    RAND RTE’yi uyarmış: ordu içinde orta kademelerde bir potansiyel var aman dikkat et diye! Zaten Erdoğan da bu uyarıyı almış ki gerekli çalışmalara çoktan başlamış bile .. Orduyu önce Kürtlerle…
  2. Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
    Bu yazıda, eti budu belli ve bir türlü belini doğrultamayan Türkiye devrimci hareketinden sadece İlyas Aydın örneğini vererek sol içi şiddetin saflarımızda açtığı yarayı sergilemeye çalışacağım.  Yüzbaşı İlyas Aydın, 1970’lerde…
  3. Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
    Bir yanda sosyal bir inancı savunan Alevi kesimlerle, onların kafasını kesmeyi arzu eden İslamcı teröristler aynı apartmanlarda ikamet ediyorlar. Ülkedeki bölünmüşlük sadece ilerici-gerici ekseninde seyretmiyor. İkinci büyük bölünmüş etnisite üzerinden…
  4. Aydınların Sefaleti
    Aydınların Sefaleti
    22 Ekim 2019
    İştirakçi Hilmi’nin liderliğini yaptığı ve uğruna öldürüldüğü mücadelesine 100 yıl sonra dönüp baktığımızda acı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Dönemi belirleyen iki hâkim sınıf partisinden biri olan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası (H.İ.F.)…
  5. Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
    Diktatörlüğe karşı olan bizler, bu iki liderin eksiklik ve kurumsal pozisyonlarını abartmadan, onların aidiyetlerini, ‘aşil topuklarını’ bilerek, İmamoğlu’nun ısrarlı ve ahkâm kesmeyen tavrını ve Demirtaş’ın seçimlerde izlediği ‘büyük tehlike için…
  6. Erdoğan nereye koşuyor?
    Erdoğan nereye koşuyor?
    24 Temmuz 2019
    Bu soruya doğru cevabı verebilirsek sanırım iktidarın geleceğini de az çok tahmin edebileceğiz. Erdoğan iktidarı, ekonomik kriziyle, siyasi alandaki terör severliğiyle, ideolojik düzeyde ortaçağ zihniyetiyle ve de örgütsel olarak her…
  7. Devrimci hareketin can alıcı sorunu
    Temel Demirer, son seçimde, boş oy atan Sibel Özbudun ve kendisinin tutumlarını açıklayan yazılarına yaptığım eleştiriye öfkeyle cevap vermiş. Öfke duygu demektir. Tartışmalarda bilgi ve mantık yerine duygular geçiyorsa, o…
  8. İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
    Niye seçime girip yasal gözükecek hileler ve atraksiyonlarla uğraşıyor ki? Kayyum atasın olsun bitsin! Demek ki bu oyunda karşılıklı güçler devrede. İşte bütün bunlar diktatörlüğümüzün Madein-NATO olduğunu gösteriyor. 23 Haziran,…
  9. CHP:  umut mu yoksa çaresizlik mi?
    CHP ve sağ tabanının gözünü açacak olan ise, ekonomik ve siyasi kriz anıdır. Özellikle Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusuyla CHP’ye yönelmesi örneğin CHP’li belediyelere Kayyum ataması vb. adımları bu kitleyi devrimci…
  10. Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
    AKP’ye diş bileyen kendi seçmenini tüm anti-Kürtçü politikalarına rağmen Millet İttifakını desteklemeye yönlendiren HDP’nin bu hamlesi, sosyalist hareketlerin çok ötesinde bir gelişmişliğe işaret ediyor. Bu bölümde esas olarak AKP yani…
  11. Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
    Yukardaki başlık; ezilen, horlanan ve sömürülen kitlelerin bir araya gelmemesi için yürütülen kampanyanın şifresi. “Bidon kafalılar, cahiller, göbeğini kaşıyanlar, her yeri pisletenler” vb. ajitasyonlarla halkın bir kesimi aşağılanmakta ve bu…
  12. Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
    Gelinen noktada toplum giderek diyalektik ikili bir kamplaşmaya doğru akmaktadır. Bir yanda milliyetçi-ulusalcı-İslamcılar diğer yanda kadınlar, emekçiler, Aleviler, Kürtler, aydınlar, ötekileştirilenler ve demokratlar. Ülkemizdeki toplumsal ırmak ne yazık ki yüz yıldır…
  13. Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
    68'liler Birliği Vakfı başkanının açıklamasına cevap: Devrimcilik ülkemizde ezilen halkların yanında olmak demektir; onların haklı ve meşru isteklerini desteklemek, acılarına ortak olmak ve onlara yapılan zulüm ve katliamlara karşı durmak…
  14. Normal ve anormal insan profili
    Diktatörlerin ilk işi, yargıyı yani az-çok çalışan vicdanı söküp atmaktır. Onun yerine kendi hastalıklı, monolitik beyninin ürettiği her kararı aynen onaylayan bir vicdan mekanizmasını yani vicdansızlığı ikame ederler.  İnsanda, davranışlarını,…
  15. Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
    İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri.…
  16. R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
    Erdoğan sınıf tahlilinden uzak, çıkarlarının ona verdiği içgüdüsel pragmatizimle, İsrail'le Ortadoğu'da işbirliğine girerek ABD’yi yumuşatmayı, Bharara’ya baskı yapmasını, Rusya'dan özür dileyerek hem ekonomik iyileşmeyi hem de Suriye politikasını ABD çizgisine…
  17. Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
    Eğer ekonomik istikrar bozulur veya Ergenekon ittifakı parçalanırsa bu güçler hiç tereddüt etmeden yeni bir sağ partiye doluşmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Demek ki aşağıdan yukarı kitlelerin Erdoğan iktidarını alaşağı edeceği bir…
  18. Enseyi karartmak yok!
    Enseyi karartmak yok!
    5 Kasım 2015
    AKP ve Erdoğan’ın sonu, İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise,…
  19. AKP'nin düşüş eğrisi
    Anketlerde AKP’ye oy vereceklerin oranı %40 civarında gösteriliyor. Fakat aynı halk, Başkanlık sistemini, Suriye politikasını ve diğer hükümet icraatlarını %70 civarında bir oy oranıyla kabul etmiyor. Bu da onun bir…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…