Dev-Genç saymanı Ahmet Bozkurt'u uğurlarken..

Selçuk Ş. POLAT

27 Ocak 2014
Dev-Genç saymanı Ahmet Bozkurt'u uğurlarken..

'69 sonundaki en büyük gelişme, 6. Filonun İzmir'e gelmesi ile başladı. Bunun üzerine Dev-Genç, militanlarının büyük bir kısmını İzmir'e yönlendirdi. Ankara'dan İzmir'e 6. filoyu protesto için giden militanların mola sırasında yaşadıkları bir olay sanırım bizi açıklayan en tipik örneklerden biridir. O dönem de Dev-Genç Saymanı A. Bozkurt'tur..

Ahmet arkadaşımı 1969-1970 yılında Dev-Genç Yöneticiliği yaptığı dönemde tanımıştım. Demek ki 45 yılı bulan bir dostluğu devam ettirebilmişiz. Dev-Genç sekreteri Ruhi Koç'la birlikte ismi geçerdi hep. Onun A.İ.T.İ.A. de okuduğunu ve Gaziantepli olduğunu hatırlıyorum. Atila Sarp'ın Başkanlık yaptığı, onun ve Ruhi'nin de yönetimde bulunduğu Dev-Genç dönemi İstanbul'da değil (Çünkü İstanbul'da Denizlerin DÖB takımı etkindi) ama Ankara ve Anadolu'da en güçlü ve kitlesel dönemini yaşadı diyebilirim.

Bu öylesine bir yükselme dönemiydi ki giderek İstanbul'da da en güçlü hale geldi. Mahir'in 1971 Şubatında bize "THKP-C nin artık ağırlık merkezi İstanbul olacak" açıklamasını yapıp eylemlere burada başlaması boşuna değildi. Ama daha dikkat çekici ve ilginç deneylerle dolu olan 69-70 döneminin özelliklerini burada sizlerle paylaşarak belki de günümüzün sorunlarına bazı cevaplar oluşturabiliriz. Fakat önce 68 dönemi olarak belirtilen bu sürecin birbirinden asla bağımsız olmayan iki evreden oluştuğunun altını çizmeliyim. Birinci dönemin 1970'in Ekim ayındaki Dev-Genç Kongresiyle sona erdiğini ve bu kurultay sonrası Dev-Genç kadrolarının Şehir Gerilla taktigi le yeniden organize edildiğini, kitlesel ve güçlü olduğumuz alanlardan tedrici de olsa çekildiğimizi belirtmek zorundayım. Bu açıdan birinci dönem yani Ahmet arkadaşımın da yöneticilik yaptığı evrede gerçekten toplumun kalbinde asla sökülüp atılamayacak zengin deneylerle dolu bir bağ kurduğumuzu sizlerle paylaşmak isterim.

İsterseniz bunlara kısaca bir göz atalım:
1- Güvenlik Güçlerinin giremediği tüm alanlarda, tabi ki üniversitelerde dinci ve milliyetçi (Mukaddesatçı ve Ülkücü) güç ve şer odaklarının üzerinde demokratik ve ezici üstünlük sağlamak;

2- Devletin cepheye sürdüğü bu güçleri sadece okullarda değil İşçi sınıfı içinde ve köylerde bozguna uğratarak halkın her kesimiyle doğrudan ve bozulmaz ilişkiler yaratmak; Bunun için,

A-) 15-16 Haziran 1970 de özellikle de İstanbul'da işçiler, çalışanlar ve biz DÖB'lü ve Dev-Genç'liler, DİSK'in çağrısı üzerine yüzbinlerle, polis barikatlarını bir bir dağıtarak karakolları işgal edip Taksimde İSTANBUL KOMÜNÜ kurmak için üç koldan yollara düşmüştük. Ne hazindir ki ordunun barikatlarına takılıp bir bir eridik. Bizi eriten elbette ki askerin devrimci içerik taşıdığını düşünen boş sanılar ve hayallerimizdi.

B-) 1970 yazında köylere, üreticilerin yanına gitmemizi ve oralarda çalışmamızı bir çağrıyla bize bildiren Dev-Genç Yönetimiydi. Anadoluda gitmedik köy ve mezra bırakmadık. Karşımızda ise Komünizmle Mücadele Derneği kisvesi altında dinciler ve ülkücüler vardı. Ama köylüler onlara rağmen bizlere sahip çıktı.

3- Bugün Gezi olayları sırasında başarılamayan taktikleri hayata geçirerek polis ve Güvenlik Güçlerinden ne kadar üstün olduğumuzu ve demokratik kaldığımızı dost ve düşmanlarımızın gözleri önüne sermek; Bunun için,

A-) 1970 baharında Dil-Tarih Coğrafya Fakültesinin bahçesinde toplanan beş bin kişilik biz gençler, o günkü konseptimize bağlı olarak Türkiye Cumhuriyetinin ilk toplandığı Ulus'taki Mecliste toplanıp o günün gündemi ve terkibiyle Atatürk Türkiye'sinin aldığı kararları yeniden karar altına aldık. Güvenlik Güçleri nerde mi? Sanırım bizden en az 5 km uzakta bize ulaşmak için büyük bir utancın ve çabanın içindeydi.

B-) AİD adı verilen Amerikan yardım kuruluşunun Kızılay'daki merkezine aynı zaman aralığında girerek onların penceresinden halkımıza görüşlerimizi okuduk. Güvenlik Güçleri nerde miydi? Sanırım olayın büyüsüne kapılıp oralarda gezinen bazı arkadaşlarımızla, bizlere benzeyen fakat bizlerle hiç ilgisi olmayan gençleri coplayıp tutuklamakla meşguldü.

4- İstanbul'daki arkadaşlarımız Ankara'da ki olaylarda yanımızda, bizler de İstanbul'a giderek dayanışmanın, cesaretin ve fedakârlığın en güzelini sergilerdik. Bununla yetinir miydik? Asla!

A-) Nerde ve ne zaman devrimci insanlarımızın başı sıkışsa veya dertte olsa hepimiz ordaydık. Örneğin DÖB'ün (Yani Deniz ve arkadaşlarının) Ankara temsilciliği şaka gibi olsa da biz Dil-Tarih- Coğ. Fakültesi FKF'lilerdik.(Dev-Genç'in ilk adı Fikir Kulüpleri Federasyonu idi.)

B-) Mahir ve arkadaşlarının, Denizlerin idamına karşı duyarsız kalmayıp kendi güçleri oranında onların yardımına koşmaları tesadüf değildi. Kökleri TİP, FKF ve Dev-Genç döneminde atılan 68'lilik ruhuyla yakından ilgilidir.

İşte yukarıdaki güzelliklerin altında AHMET BOZKURT'un da imzası vardı. Ama şimdiki gençlerin onu tanıdıklarını sanmıyorum. Bu açıdan diyorum ki ülkemizdeki siyasi alandaki derin fay hatları ve devrimci hareket içindeki kırılmalar eski değerlerin gün ışığına çıkmasında en büyük engeli oluşturuyor. Lafı daha fazla uzatmadan Ahmet'in, anılarımı yazdığım birinci kitabıma gönderdiği aşağıdaki yaşanmışlığı sizlerle paylaşarak sözüme son verirken hem Ahmet arkadaşımın anısına olan saygımı sunmak hem de bugünü anlamamız açısından bulunmaz bir örneği (yaşanmışlıklarımız sayısız ama...) sizlerle paylaşmak istiyorum.

'69 sonundaki en büyük gelişme, ABD Emperyalizmin dünya jandarmalığı için devriye nöbetine çıkan 6. Filonun İzmir'e gelmesi ile başladı. Bunun üzerine Dev-Genç, militanlarının büyük bir kısmını İzmir'e yönlendirdi. Ankara'dan İzmir'e 6. filoyu protesto için giden militanların mola sırasında yaşadıkları bir olay sanırım bizi açıklayan en tipik örneklerden biridir. Bunu birlikte izleyelim derim: O dönem de Dev-Genç Saymanı A. Bozkurt'tur. Otobüsle İzmir'e giderken Mola verildiğinde Ahmet arkadaşlarına gerekli açıklamayı yapar: Arkadaşlar! Kuru Fasulye ve Pilavdan başka bir şey yenmeyecektir. Haberiniz olsun. Mola biter, Militanlar otobüslere yönelirken A. Bozkurt da hesabı ödemek için kasaya yürür. Fakat listeyi incelediğinde bir kişinin tas kebabı yediğini tespit eder. Hemen otobüsteki arkadaşlarının yanına koşar kızgın ve öfkelidir. "Tas Kebabı yiyen kim?" diye defalarca sorar fakat hiç kimseden ses çıkmaz. Ta ki otuz yıl sonra A. Bozkurt bir açılışa katılıp kürsüden konuşma yaparken topluluktan bir ses yükselir: " Ahmet, o Tas Kebabını yiyen bendim" işte o arkadaş Tayyar...dır.

O, İş Adamı da oldu fakat hiçbir zaman 68'lilik ruhunu kaybetmedi. Onu ve onun gibi yüzlerce arkadaşımı hep özledim ve özleyeceğim.
Anıları önünde saygıyla eğiliyorum.

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. 2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
    RAND RTE’yi uyarmış: ordu içinde orta kademelerde bir potansiyel var aman dikkat et diye! Zaten Erdoğan da bu uyarıyı almış ki gerekli çalışmalara çoktan başlamış bile .. Orduyu önce Kürtlerle…
  2. Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
    Bu yazıda, eti budu belli ve bir türlü belini doğrultamayan Türkiye devrimci hareketinden sadece İlyas Aydın örneğini vererek sol içi şiddetin saflarımızda açtığı yarayı sergilemeye çalışacağım.  Yüzbaşı İlyas Aydın, 1970’lerde…
  3. Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
    Bir yanda sosyal bir inancı savunan Alevi kesimlerle, onların kafasını kesmeyi arzu eden İslamcı teröristler aynı apartmanlarda ikamet ediyorlar. Ülkedeki bölünmüşlük sadece ilerici-gerici ekseninde seyretmiyor. İkinci büyük bölünmüş etnisite üzerinden…
  4. Aydınların Sefaleti
    Aydınların Sefaleti
    22 Ekim 2019
    İştirakçi Hilmi’nin liderliğini yaptığı ve uğruna öldürüldüğü mücadelesine 100 yıl sonra dönüp baktığımızda acı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Dönemi belirleyen iki hâkim sınıf partisinden biri olan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası (H.İ.F.)…
  5. Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
    Diktatörlüğe karşı olan bizler, bu iki liderin eksiklik ve kurumsal pozisyonlarını abartmadan, onların aidiyetlerini, ‘aşil topuklarını’ bilerek, İmamoğlu’nun ısrarlı ve ahkâm kesmeyen tavrını ve Demirtaş’ın seçimlerde izlediği ‘büyük tehlike için…
  6. Erdoğan nereye koşuyor?
    Erdoğan nereye koşuyor?
    24 Temmuz 2019
    Bu soruya doğru cevabı verebilirsek sanırım iktidarın geleceğini de az çok tahmin edebileceğiz. Erdoğan iktidarı, ekonomik kriziyle, siyasi alandaki terör severliğiyle, ideolojik düzeyde ortaçağ zihniyetiyle ve de örgütsel olarak her…
  7. Devrimci hareketin can alıcı sorunu
    Temel Demirer, son seçimde, boş oy atan Sibel Özbudun ve kendisinin tutumlarını açıklayan yazılarına yaptığım eleştiriye öfkeyle cevap vermiş. Öfke duygu demektir. Tartışmalarda bilgi ve mantık yerine duygular geçiyorsa, o…
  8. İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
    Niye seçime girip yasal gözükecek hileler ve atraksiyonlarla uğraşıyor ki? Kayyum atasın olsun bitsin! Demek ki bu oyunda karşılıklı güçler devrede. İşte bütün bunlar diktatörlüğümüzün Madein-NATO olduğunu gösteriyor. 23 Haziran,…
  9. CHP:  umut mu yoksa çaresizlik mi?
    CHP ve sağ tabanının gözünü açacak olan ise, ekonomik ve siyasi kriz anıdır. Özellikle Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusuyla CHP’ye yönelmesi örneğin CHP’li belediyelere Kayyum ataması vb. adımları bu kitleyi devrimci…
  10. Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
    AKP’ye diş bileyen kendi seçmenini tüm anti-Kürtçü politikalarına rağmen Millet İttifakını desteklemeye yönlendiren HDP’nin bu hamlesi, sosyalist hareketlerin çok ötesinde bir gelişmişliğe işaret ediyor. Bu bölümde esas olarak AKP yani…
  11. Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
    Yukardaki başlık; ezilen, horlanan ve sömürülen kitlelerin bir araya gelmemesi için yürütülen kampanyanın şifresi. “Bidon kafalılar, cahiller, göbeğini kaşıyanlar, her yeri pisletenler” vb. ajitasyonlarla halkın bir kesimi aşağılanmakta ve bu…
  12. Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
    Gelinen noktada toplum giderek diyalektik ikili bir kamplaşmaya doğru akmaktadır. Bir yanda milliyetçi-ulusalcı-İslamcılar diğer yanda kadınlar, emekçiler, Aleviler, Kürtler, aydınlar, ötekileştirilenler ve demokratlar. Ülkemizdeki toplumsal ırmak ne yazık ki yüz yıldır…
  13. Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
    68'liler Birliği Vakfı başkanının açıklamasına cevap: Devrimcilik ülkemizde ezilen halkların yanında olmak demektir; onların haklı ve meşru isteklerini desteklemek, acılarına ortak olmak ve onlara yapılan zulüm ve katliamlara karşı durmak…
  14. Normal ve anormal insan profili
    Diktatörlerin ilk işi, yargıyı yani az-çok çalışan vicdanı söküp atmaktır. Onun yerine kendi hastalıklı, monolitik beyninin ürettiği her kararı aynen onaylayan bir vicdan mekanizmasını yani vicdansızlığı ikame ederler.  İnsanda, davranışlarını,…
  15. Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
    İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri.…
  16. R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
    Erdoğan sınıf tahlilinden uzak, çıkarlarının ona verdiği içgüdüsel pragmatizimle, İsrail'le Ortadoğu'da işbirliğine girerek ABD’yi yumuşatmayı, Bharara’ya baskı yapmasını, Rusya'dan özür dileyerek hem ekonomik iyileşmeyi hem de Suriye politikasını ABD çizgisine…
  17. Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
    Eğer ekonomik istikrar bozulur veya Ergenekon ittifakı parçalanırsa bu güçler hiç tereddüt etmeden yeni bir sağ partiye doluşmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Demek ki aşağıdan yukarı kitlelerin Erdoğan iktidarını alaşağı edeceği bir…
  18. Enseyi karartmak yok!
    Enseyi karartmak yok!
    5 Kasım 2015
    AKP ve Erdoğan’ın sonu, İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise,…
  19. AKP'nin düşüş eğrisi
    Anketlerde AKP’ye oy vereceklerin oranı %40 civarında gösteriliyor. Fakat aynı halk, Başkanlık sistemini, Suriye politikasını ve diğer hükümet icraatlarını %70 civarında bir oy oranıyla kabul etmiyor. Bu da onun bir…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…