Dershanelerin kapatılması İslami Cumhuriyet yolunda olmazsa olmaz adım

Selçuk Ş. POLAT

12 Aralık 2013
 Dershanelerin kapatılması İslami Cumhuriyet yolunda olmazsa olmaz adım

Dershanelerin özel okullara dönüştürülüp MEB'na bağlanmasına, özellikle de seçim öncesi kapatılmasına ilişkin tartışmalar, ne yazık ki okuyucuyu ve kamuoyunu tatmin etmekten uzak. Dâhiyane plan şu: ‘Siz nehrin yatağını değiştirin, irili ufaklı tüm akarsular sonuçta oraya akacaktır.'

İSLAMİ CUMHURİYET BİR RÜYAMI YOKSA HEDEF Mİ?
Ak Parti'nin, Cumhuriyetin ilanının yüzüncü yılında yani 2023'de, İslami Cumhuriyet'i ilan edeceği düşüncesi giderek yaygınlık kazanıyor. AKP karşıtı çoğu halkımız da bu iddiayı "paranoya" olarak görmekten hızla uzaklaşıyor. Uzaklaşmayanlar da Mecliste ki Anayasa çalışmalarını, yani "paranoya"nın müziksiz ve dansız ama maskeli pandomimini izleyebilirler.

CHP'nin, hem 12 Eylül yasa ve uygulamalarına karşı olduğunu açıklayıp hem de Cuntacıların yaptığı Anayasa'nın ilk 4 maddesine kimseyi dokundurtmaması post-modern bir çelişki olsa gerek. Daha da önemlisi, CHP kazara, kırmızı çizgilerini kaldırıp örneğin Anayasanın 1. Madde' sini şu şekilde düzenlenmesini isterse: "Madde 1- Devletin şekli Demokratik Cumhuriyettir ve asla değiştirilemez" . İşte korkulan budur. AKP'nin elindeki tüm ‘ilericilik' silahı alınmış ve de İslami Cumhuriyet hedefi deşifre edilmiş olacaktır. Eğer ‘Demokratik' kavramı anayasaya konursa yasalar da ona göre düzenlenmek zorundadır. Yok, karşı çıkılacak olursa da AKP'nin deşifrasyona uğrayacağı açıktır. Bu taktikler ne yazık ki şimdilik uzak gözüküyor.
AKP ise, toplumun tutucu, gelenekçi, töresel, dinsel, maneviyatçı ve de ekonomik zaaflarını ayrıntılarıyla tespit ederek ona uygun adımlar atmaktadır. Tüm düzenlemeler, torba ve paket uygulamaları, açılımlar, çözüm süreçleri ve de toplum mühendisliğindeki tüm girişimler bu hedefe bağlı olarak geliştirilen uygulamalardır. Eğer bu adımlara ciddi karşı çıkışlar olursa sanki adımı atan kendileri değilmiş gibi hemen çark etmek ve koşulların oluşmasını beklemek bu tarzın olmazsa olmazıdır. Örneğin Meclis Başkanvekili ve AKP Kayseri Milletvekili Sadık Yakut'un itirafları bu alanda en tipik olandır. "Gelecek dönemde karma eğitimi kaldırmaya dönük çalışma yapılacağını" söylemesinin hemen arkasından çok ciddi tepkilerin oluşması üzerine Parti'den hemen açıklama yapılmıştır: "Sayın Sadık Yakut'un sözleri kendi görüşüdür". Gördüğünüz gibi hem geri adım atılmış hem de yalan söylenmiştir. Dikkat ederseniz S. Yakut bir görüş açıklamıyor. Bize, karma eğitimin önümüzdeki yıl kaldırılacağına yönelik Mecliste bir çalışma yapılacağının bilgisini veriyor. Onun için değişiklik talebine, Anayasa'nın "ilk üç maddesi değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez" diyen 4. Maddesinden başlıyorlar.

DERSANELER NEDEN SEÇİM ÖNCESİ GÜNDEME GETİRİLDİ
Bugüne kadar bu konuyu ele alanların %90'nı "neden seçim öncesi' sorusuna cevap verebilmiş değillerdir. Görebildiğim kadarıyla bazı aydınlarımızın genel tespitleri doğru olmakla birlikte arka plan hiçbir zaman konu edilememektedir.

Seçimler öncesi 1 oya bile bin takla atan AKP, acaba neden Cemaatin %1-2 oranındaki oylarını kaybetmeyi göze almıştır. Hele hele geniş yetkili Cumhurbaşkanı olmayı hedeflediği bu günlerde. Demek ki kaz gelen yerden ya tavuğu esirgememiş ya da tavuğu şimdilik vermeyelim kazın gelip gelmeyeceği belli değil diyen cemaatle anlaşamamıştır. İsterseniz lafı uzatmadan bu kazın nerden geldiğine bakalım.

"MADEMKI ARTIK DEVLET BIZIZ, NEDEN ASLIMIZA DÖNMEYELIM"
Yukardaki sözler Cemaat'in Today's Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Bülent Keneş'e ait. Erdoğan'ın son dersaneler ile ilgili kararını ele alırken yaptığı bu değerlendirme, hedefi tam 12'den vuran fakat yukarıda da belirttiğim gibi background'u açıklamayarak hedefi perdeleyen bir konumda kalmaktadır. Fakat en azından AKP'nin oy oranını faş etmiştir: "Yüzde 5'in ideolojisi yüzde 100'e dayatılıyor, memleket yaşanmaz hale gelebilir" Düne kadar ensemizde poza pişirenlerin bu içerden gelen itirafı bence altın kıymetindedir. Fakat AKP ile Cemaat arasında çıkar ve rant kavgasından öte toplum mühendisliği konusunda çok temelden farklılıklar mevcuttur. Erdoğan, gelinen 12 yılık iktidarın sonunda topluma, Milli Görüşçülüğün temel tezlerini, halkın geleneksel alışkanlık ve yaşam tarzlarını kullanarak ve kılıflar yaratarak artık hayata geçirmenin zamanının geldiğine inanmaktadır. Hatırlayın iktidarda iken askerlere, tam 5 sene köle misali katlanan Milli Görüşcüler, nasıl 2007 de Bush ve CIA'nin onayıyla, sadece Darbecileri alaşağı etmişlerse şimdi de toplumun dinsel dönüşümü için zamanın geldiğini düşünmektedirler.

Ama yine de ihtiyatlı davranıp seçim sonuçlarına bakmak istemektedirler. Operasyon ise "Kamusal alanda, gelenek, görenek ve genel ahlaka uygun eğitim için..." yapılan anket sonuclarına bakılarak başlatılmıştır. Anket sonuçları %70-80 oranında olumlu yönde çıkınca Gülen, Çarşamba, Adıyaman vb. Cemaatler ve belli başlı tarikatlara ‘karma eğitimin kaldırılma veya zayıflatılma zamanının geldiği' açıklanmıştır. Cemaat, henüz şartların oluşmadığını, dersanelerin ancak dörtte birinin kendilerinin uhtesinde olduğunu, kendi sistemlerinin göz önüne alınması gerektiğini ve büyük çatışmalar olabileceği korkusuyla ‘pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım' diye Hükümeti uyarmıştır ve uyarmaya devam etmektedir. Hatırlayın karma eğitimle ilgili ilk görüş Erdoğan tarafından 2008 de dile getirilmişti. Sanırım Cuntacı genarelleri içeri tıkmanın verdiği güvenle bunları söylemişti. Kendine sunulan kofti anketlerden olsa gerek daha bir kaç ay önce kızlı-ekekli evlere yönelik operasyon emir vermişti. Fakat yapılan son toplumsal ve özel ahlaka ilişkin kamuoyu yoklamalarının, tahminin çok üstünde çıkması, Erdoğan'ı zamanın geldiğine ikna etmiş görünüyor. Cemaatle bu alandaki taktik görüş ayrılığı her nekadar tarafgir suikastcılar ve rantları elden giden dersaneciler tarafından derinleştirilse de onlar iki yıllık bir ateşkes imzalamışlardır bile. Eğer seçimlerde, özellikle de geniş yetkili Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cemaat, kendisini desteklemezse bilinki bu ateşkes ihlal edilecektir. Cemaatciler de takkiye taktiğiyle Erdoğan'ı destekler gözüküp onun yerine ılımlı birini lider koltuğuna oturtmanın hesabı içindeler.

Özetle Erdoğan ve Gülen, İslami Cumhuriyet hedefine ulaşmak için farklı taktik adımları öngörmektedirler. Gülen, özellikle erken harekete geçildiğinden dolayı var olan sistemin de tümden yıkılacağı korkusunu taşımaktadır. Erdoğan ise yine anketlerine güvenerek ‘demir tavında dövülmeli' misali harekete geçip anket sonuçlarından oyunu artırabileceği sonucuna ulaşmaktadır. Yapılacak olan ise MEB kararıyla ‘ahlaka uygun eğitim' temel ilkesini tüm okullara göndermekten ibarettir. Eğer dersaneler MEB'na bağlanır ve müdürler AKP tarafından atanır, var olanlar da sindirilir veya satın alınırsa karma eğitime uymayanlar en aza indirilmiş olunacaktır. Çünkü dersanelerin % 75-80'i, laik yaşamdan yana olanların kontrolünde olduğu için bunlar MEB'na bağlanmazsa alternatif eğitim sistemi tehlikesi oluşacağı açıktır. Tüm eğitim sisteminin merkezileşmesi bu açıdan hayati bir önemdedir. Anket sonuçlarında ki %70-80 oranında ‘genel ahlaka uygun eğitim olsun' diyenlerin çoğunluğu ise AKP karşıtı halkımızdır. Eğer insanların manevi dünyalarını iyi araştırırsanız AKP ve Saadet Parti gibi dinci partilerin burada kendilerine kolayca yer açabildiklerini görürsünüz. Zaten son 30-40 yıldır olan da budur. Hangi solcu öldüğünde camiye gitmiyor, hangimiz bir yakını öldüğünde mevlüt okutmuyor ki? Sadece Alevilerin bir kısmı bu görevleri Cemevlerinde kendi ritüellerine göre yerine getiriyor. Onlar bile çoğu zaman bunun için hacı ve hocalara başvuruyorlar. Diğer yandan kendine laik veya seküler diyenlerin büyük çoğunluğundan hangileri, göz değdi diye dua okutmuyor, kurşun döktürmüyor, ağaçlara bez bağlamıyor veya dilek tutup bunun olması için ölülerden medet ummuyor ki? Hangi savaşta ‘allah allah' diye saldırıya başlanmıyor ki? Daha da önemlisi kim, Azrailin, insanların canını aldığına inanmaz ki? Cinlere, perilere inanan bir halkız, niye Erdoğan'a inanılmasın ki? Sanırım sela bizim için okunuyor! Bunları onlarca sayabilirim. Ama dini siyasete alet edenler sizin doğal, renkli ve gerekli olan manevi, saf ve temiz, allaha ve peygambere olan inanç dünyanızla, kendilerinin tek tip, bağnaz, yobaz ve dogmatik dünyaları arasında köprü kurabiliyorlar. Bunu önlemenin yolu kendi manevi dünyanızı sizin gibi düşünenlerin yönetim ve denetimine vermek. Daha da önemlisi siyasi hayatta gerçekten çıkarsız, hoşgörülü, devrimci ve sosyal olanlara yönelmeliyiz. Yoksa ne mi olur? Sanırım perdeler kapanır; çünkü o anda oyun bitmiş demektir. Bir çıkar yol bulabilir miyiz inanın bilmiyorum.

 

Yazarın Dİğer Yazıları

  1. 2.ci 'Allahın büyük lütfu' yaklaşıyor mu?
    RAND RTE’yi uyarmış: ordu içinde orta kademelerde bir potansiyel var aman dikkat et diye! Zaten Erdoğan da bu uyarıyı almış ki gerekli çalışmalara çoktan başlamış bile .. Orduyu önce Kürtlerle…
  2. Yüzbaşı İlyas Aydın: Devrimin iyileşmeyen yarası
    Bu yazıda, eti budu belli ve bir türlü belini doğrultamayan Türkiye devrimci hareketinden sadece İlyas Aydın örneğini vererek sol içi şiddetin saflarımızda açtığı yarayı sergilemeye çalışacağım.  Yüzbaşı İlyas Aydın, 1970’lerde…
  3. Ülkemizin sosyo-ekonomik, siyasi yapısı-1
    Bir yanda sosyal bir inancı savunan Alevi kesimlerle, onların kafasını kesmeyi arzu eden İslamcı teröristler aynı apartmanlarda ikamet ediyorlar. Ülkedeki bölünmüşlük sadece ilerici-gerici ekseninde seyretmiyor. İkinci büyük bölünmüş etnisite üzerinden…
  4. Aydınların Sefaleti
    Aydınların Sefaleti
    22 Ekim 2019
    İştirakçi Hilmi’nin liderliğini yaptığı ve uğruna öldürüldüğü mücadelesine 100 yıl sonra dönüp baktığımızda acı bir gerçekle karşılaşıyoruz. Dönemi belirleyen iki hâkim sınıf partisinden biri olan Hürriyet ve İhtilaf Fırkası (H.İ.F.)…
  5. Kitleleri birleştiren iki güç: Demirtaş ve İmamoğlu
    Diktatörlüğe karşı olan bizler, bu iki liderin eksiklik ve kurumsal pozisyonlarını abartmadan, onların aidiyetlerini, ‘aşil topuklarını’ bilerek, İmamoğlu’nun ısrarlı ve ahkâm kesmeyen tavrını ve Demirtaş’ın seçimlerde izlediği ‘büyük tehlike için…
  6. Erdoğan nereye koşuyor?
    Erdoğan nereye koşuyor?
    24 Temmuz 2019
    Bu soruya doğru cevabı verebilirsek sanırım iktidarın geleceğini de az çok tahmin edebileceğiz. Erdoğan iktidarı, ekonomik kriziyle, siyasi alandaki terör severliğiyle, ideolojik düzeyde ortaçağ zihniyetiyle ve de örgütsel olarak her…
  7. Devrimci hareketin can alıcı sorunu
    Temel Demirer, son seçimde, boş oy atan Sibel Özbudun ve kendisinin tutumlarını açıklayan yazılarına yaptığım eleştiriye öfkeyle cevap vermiş. Öfke duygu demektir. Tartışmalarda bilgi ve mantık yerine duygular geçiyorsa, o…
  8. İmamoğlu'nun cesareti nereden geliyor?
    Niye seçime girip yasal gözükecek hileler ve atraksiyonlarla uğraşıyor ki? Kayyum atasın olsun bitsin! Demek ki bu oyunda karşılıklı güçler devrede. İşte bütün bunlar diktatörlüğümüzün Madein-NATO olduğunu gösteriyor. 23 Haziran,…
  9. CHP:  umut mu yoksa çaresizlik mi?
    CHP ve sağ tabanının gözünü açacak olan ise, ekonomik ve siyasi kriz anıdır. Özellikle Erdoğan’ın iktidarı kaybetme korkusuyla CHP’ye yönelmesi örneğin CHP’li belediyelere Kayyum ataması vb. adımları bu kitleyi devrimci…
  10. Erdoğan'ın (ve AKP'nin) krılma noktaları ve HDP
    AKP’ye diş bileyen kendi seçmenini tüm anti-Kürtçü politikalarına rağmen Millet İttifakını desteklemeye yönlendiren HDP’nin bu hamlesi, sosyalist hareketlerin çok ötesinde bir gelişmişliğe işaret ediyor. Bu bölümde esas olarak AKP yani…
  11. Bidon Kafalılar ve Chape varya Chape
    Yukardaki başlık; ezilen, horlanan ve sömürülen kitlelerin bir araya gelmemesi için yürütülen kampanyanın şifresi. “Bidon kafalılar, cahiller, göbeğini kaşıyanlar, her yeri pisletenler” vb. ajitasyonlarla halkın bir kesimi aşağılanmakta ve bu…
  12. Allahsız Müslümanlar ve İslamcı Laikler -1
    Gelinen noktada toplum giderek diyalektik ikili bir kamplaşmaya doğru akmaktadır. Bir yanda milliyetçi-ulusalcı-İslamcılar diğer yanda kadınlar, emekçiler, Aleviler, Kürtler, aydınlar, ötekileştirilenler ve demokratlar. Ülkemizdeki toplumsal ırmak ne yazık ki yüz yıldır…
  13. Devrimci ve Sosyalist kamuoyuna
    68'liler Birliği Vakfı başkanının açıklamasına cevap: Devrimcilik ülkemizde ezilen halkların yanında olmak demektir; onların haklı ve meşru isteklerini desteklemek, acılarına ortak olmak ve onlara yapılan zulüm ve katliamlara karşı durmak…
  14. Normal ve anormal insan profili
    Diktatörlerin ilk işi, yargıyı yani az-çok çalışan vicdanı söküp atmaktır. Onun yerine kendi hastalıklı, monolitik beyninin ürettiği her kararı aynen onaylayan bir vicdan mekanizmasını yani vicdansızlığı ikame ederler.  İnsanda, davranışlarını,…
  15. Ya biat ya mevt ya da ortak hareket!
    İslami kurallar acımasız ve kesindir: ya biat ya da mevt.. İşte o noktaya hızla yaklaşıyoruz! Tehlike içinde olanlar: emekçiler, çalışanlar, seküler, laik ve modern yaşamdan yana olanlar, Kürtler, Aleviler, aydınlar ve diğerleri.…
  16. R.T. Erdoğan'ın 12 Eylül'lünün sonu mu?
    Erdoğan sınıf tahlilinden uzak, çıkarlarının ona verdiği içgüdüsel pragmatizimle, İsrail'le Ortadoğu'da işbirliğine girerek ABD’yi yumuşatmayı, Bharara’ya baskı yapmasını, Rusya'dan özür dileyerek hem ekonomik iyileşmeyi hem de Suriye politikasını ABD çizgisine…
  17. Türkiye'de sağ partilerin paradigması ve AKP'nin geleceği
    Eğer ekonomik istikrar bozulur veya Ergenekon ittifakı parçalanırsa bu güçler hiç tereddüt etmeden yeni bir sağ partiye doluşmakta tereddüt etmeyeceklerdir. Demek ki aşağıdan yukarı kitlelerin Erdoğan iktidarını alaşağı edeceği bir…
  18. Enseyi karartmak yok!
    Enseyi karartmak yok!
    5 Kasım 2015
    AKP ve Erdoğan’ın sonu, İslami cumhuriyet yolunda ki telaşlı ve yanlış adımları ile kendi içlerinde ki kurtçuklar ve ekonomik kriz vasıtasıyla olacaktır. Ama bu sonu hızlandıracak, dolayısıyla, bizim ihtiyacımız olan ise,…
  19. AKP'nin düşüş eğrisi
    Anketlerde AKP’ye oy vereceklerin oranı %40 civarında gösteriliyor. Fakat aynı halk, Başkanlık sistemini, Suriye politikasını ve diğer hükümet icraatlarını %70 civarında bir oy oranıyla kabul etmiyor. Bu da onun bir…

ANALİZ

ANALİZFaşizm ve İç Savaş

Faşizm ve İç SavaşErdoğan- Bahçeli ikilisinin ya da Cumhur ittifakının ülkede iç savaşı da göze…