Türklerin ve Kürtlerin ortak mücadelesine ışık tutacak yeni açılımlar uç verdi. Anlaşıldı ki Kürtler hükümetin samimiyetsiz oyunlarının yerine, barış için kendi Türk muhataplarını halkın içinden yaratabilecekler... İşte tam da bu nedenle birbirinden farklı çevreler HDP'nin de önünü baştan kesmeye çalıştılar.
Son aylarda olmasa bile geçmişini en yakından bildiğim konu HDP (Halkların demokratik Partisi)...
Bir yıldan az bir süre önce yasal parti olarak kurulan HDP aslında 3 yıla yakın bir süredir HDK (Halkların Demokratik Kongresi) olarak kurulmuştu. Özellikle batıda meclisler olarak faaliyet yürütmeye çalışan bir yapı idi. Geçen ay BDP Türkiye'nin batısında belediye seçimlerine HDP adı altında katılacağını ilan edip de milletvekilleri BDP'den istifa edip partiye katılınca işler hızlandı. Belki de sosyalist solun önemli bir bölümü ve kürt hareketi artık 2015 genel seçimlerine bu parti altında katılacak. Hele seçim sistemi, baraj falan değişip de bağımsız olarak girme zorunluluğu ortadan kalkarsa bu kesin gibi.
Çatı Partisi
HDP'nin hikayesi eski... 1990'lara ve o dönem HEP (Hadep, Dehap ve BDP'nin öncülü), SİP (sonradan TKP oldu) ve BSP (sonradan ÖDP'nin temel bileşenlerinden olmuştu) arasında kurulan EBÖB (Emek Barış Özgürlük Bloku)'nun seçimden birkaç ay öncesi kurulup o zaman yedek parti olan HADEP çatısında seçime girmesine dayanır. Bundan önceki seçimde DEP'liler (HEP'in de eskisi-öncülü) Erdal İnönü başkanlığındaki SHP'de seçime girerek parlementoya girmişlerdi. Ve o meşhur yemin krizi de o tarihte oldu. EBÖB olarak Hadep çatısı altında seçime girenler seçimden sonra kendi yollarına gitti. 1998 seçimlerinde de böyle bir ittifak için uğraşıldı. ÖDP muhalefetinin hevesli olmasına karşın seçimde en az %5-8 arası oy alacağını sanan ÖDP merkez kliği buna yanaşmadı. O yıllarda tasarlanan şey Çatı Partisi adı altında bir yapılanma idi. Mihri Belli Özgür Gündem gazetesinde 1999 da "çatı partisi" başlığı altında bir yazı yazmış, parti formunda HADEP, ÖDP ve başka partilerden oluşan cephe niteliğinde çatı olması ve gazete gibi ortak organları da olması gerektiğini tarif etmişti. O tarihlerde "Türkiye Partisi" adı altında Kürtlerin arayışlarına katılan Mihri Belli, Akın Birdal, Yavuz Önen( bu son kongreden önceki HDP eşbaşkanı), Celal Beşiktepe gibi tanınmış isimleri ÖDP merkezi, sanki ayrı parti faaliyeti imiş gibi disiplin kuruluna verdi. Oysa ÖDP'nin de başka partilerle içinde yeralacağı çatı partisi girişimi idi bu. ÖDP'nin 2002 yılı başında bölünmesi ile biten süreç de böyle başladı. 2002 seçimlerinde HADEP, SDP (o yıl ÖDP'den ayrılan muhalefet) ve EMEP: DEHAP çatısı altında seçime girdiler, o tarihe kadar en yüksek oy olan %7 yi aldılar ama o yıl birçok parti gibi %10 barajının altında kalındı. Aslında DEHAP'ın çatı partisi olarak kalıp devam etmesi planlanmıştı ama kürt hareketinin sosyalistlerle ittifaka karşı olan sağ kanadı, seçimlerde DEHAP'ı şişirerek, yüksek beklenti yaratarak, sonra da HADEP'in kapatılma davasını bahane ederek DEHAP'ı da çatı partisi olmak yerine öncülleri gibi bir kürt partisine dönüştürdü... Çatı Partisi sevdalıları (bunlar EMEP, SDP, oradan ayrılanların kurdukları SP ve SYKP ve BDP'nin sol kanadı olarak sayılabilir) bu çalışmalara yıllarca devam ettiler ve bunun sonucu HDP'ye vardı dersek yanlış sayılmaz.
Burada iyice anlamak gerekir ki, Kürt Hareketi bir ulusal cephedir ve farklı sınıfları yanı farklı çıkarları temsil eden bileşenlerden oluşur ve önümüzdeki süreçte de gelgitleri olacaktır. Apocular, dağ kanadından yana olanlar, Barzani'den etkilenenler, liberaller hep olacaktır. Ama kürt halkının ulusal ve demokratik haklarını elde edinceye kadar birlikte kalacaklardır, kalmaları da gerek. Sosyalistler de bu gerçeği hem hesaba katarak politikalarını üretecekler, hem de devrimci ve enternasyonalist politikaları gereği ulusal hareketi ayrıştırıcı davranma lüksü içinde olamayacaklardır.
HDP kongresine kitlesel katılım oldu, Türklerin ve Kürtlerin ortak mücadelesine ışık tutacak yeni açılımlar uç verdi. Anlaşıldı ki Kürtler hükümetin samimiyetsiz oyunlarının yerine, barış için kendi Türk muhataplarını halkın içinden yaratabilecekler... İşte kimi, tam da bu nedenle birbirinden farklı çevreler HDP'nin de önünü baştan kesmeye çalıştılar.
-AKP kalemşörleri aylardır, barış süreci başlatıldığı tarihten beri, Türk solunu barışa ya da ateşkese karşı çıkar gibi göstermeye çaba harcıyorlardı. Hatta Karaalioğlu'nun bu konudaki bir yalanı: benim Yeni Harman'da ilk yazımı yazmama ve bu yazarlık serüveninin başlamasına neden oldu. Barış üstüne oynadıkları oyun kürt ve türk seçmenin bunu yutmasına dayanıyordu. HDP sözcülerinin konuşmaları gösterdi ki, AKP vazgeçse bile barış bir şekilde olacak, kürt hareketi muhataplarını bulacak... Bu yüzden HDP üzerinden seçime katılınmasını: AKP sözcüsü Akkaya "barış sürecinden vazgeçildiği" anlamına geldiği biçiminde anlatıyor. Onları bir telaş sarmış. Onların istediği kürtler: doğuya kapanmış, batı halkı ile devlet ve iktidar aracıyla ilişki kurabilen kürtlerdir. Böyle olsun istenir ki kolayca bölünebilinsin: kürtlere karşı türkler, türklere karşı kürtler kullanılabilinsin.
-Ulusalcılar ve Ergenekon davası eylemlerine katılanlar da BDP'nin HDP ve Türk müttefikler aracılığıyla batıda da politik bir aktör olarak yerini alma ihtimalinden telaşlılar ve biliyorlar ki kitlesel ve gerçek sol siyaset, sol demagojinin foyasını ortaya çıkarır... Milliyetçi solculuğun miyadı dolabilir. CHP'nin bazı milletvekillerinin bu havaya katılması da üzücü.
-Fraksiyon kaygısı içindeki sosyalist sol particikler kendi etki alanlarına tehdit gibi görürlerse yanılmış olurlar. Gezi'nin yarattığı muazzam kitlesellik ve birlikten sonra, gezi forumlarını bile kendilerine yontmaya çalışan anlayış ya ikna ile yada kendini bu şekilde tasfiye ile aşılacak. Ama, HDP böylelerini sonuna kadar kazanma çabası içinde olmaktan vazgeçmemeli.
-Bir de kürtler içindeki milliyetçi sağ kanadın, sosyalist solla ittifaka karşı duruşu ve HDP'ye bu yolla karşı çıkışı eklendiğinde denklemde tamamlanmış oluyor. (Gezi hareketine hala ısrarla karşı çıkanlar, HDP'ye kadük diyen Altan Tan vs..). Televizyonda Ufuk Uras'a HDP ile ilgili kaygısından sözedip "sosyalist sol barışa karşı" diyen Orhan Miroğlu'nu dinledik... Karşı cephenin genişliği ortada... Yakın bir zamana kadar ama yine de uzunca bir zamandır, taa Çatı tartışmaları 4 yıl önce başladığından beri, kürtlerin Gündem gazetesinin HDP haberlerine yer vermeme küçültme tavrında olduğunu eklemek zorundayız.
İlk defa seçim partisi dışında bir çatı olarak gerçekleşebilen HDP tüm bunlara rağmen bu yola girmiş gibi görünüyor. Ama yukarıda kısa tarihini verdiğimiz çatı partisi girişimi anlaşıldığı gibi birçok defa kesintiye uğratıldı. Olgunlaştırılamadı. Hala sorunlar var. HDP şu anda bileşeni partilerden oluşan bir çatı, henüz bireysel üye almıyor. Sadece Parti Meclisi'nin çoğunluğu davet edilmiş bireylerden oluşuyor. Ama solun bölünmüş halinde hiçbir fraksiyondan umutvar olmayan geniş taban bugünden bu partiye direkt bireysel üye olmak istiyor. Çatı bu durumda nasıl işleyecek? HDK( Halkların Demokratik Kongresi) meclisleri HDP'den 1 yıl önce kuruldu ama henüz amacına ulaşamadı. Başarılı değil. Gezi hareketliliği süresince de bir işlev edinemedi, sosyalist grupların herbiri gibi atıl kaldı...
Kürtler Türkiyelileşiyor
Türkiye'nin batısında da batının sorunları üzerinde politik özne olmak durumunda kalacak kürtler daha da Türkiyelileşiyor mu? Bu sorunun cevabı şüphesiz olumlu.
Gezi'ye ne oldu?
-Forumlar bölünmüş yada dağılmış gibi görünse de kısa zamanda olmasa bile mücadele tarihine katkıda bulunacak bir birikim olmuştur.
-Artık daha direngen, daha ne istediğini bilen, talepleri somutlaşmış ve mücadeleci bir alevi hareketi var.
-Artık gezi hareketi bileşenleri ile nasıl bağ kuracağını bilen bir kürt hareketi var. İkircikliği konusunda da taa Kandil'den özeleştiri vermiş.
-Artık farklı bir lise ve üniversite gençliği var..., Ve sorunları da devasa. Eskisi gibi değil.
-En az yabana atılması gereken ise hem sol, hem kürt, hem milliyetçi hem de Müslüman kanatta şekillenmeye başlamış bir kadın hareketi ortaya çıkıyor. Başörtüsü tartışmalarındaki kadın milletvekillerinin konuşmaları bile bir değişime işaret ediyor.
Gündem yerel seçimler ve elbette adaylar ve seçimde koz paylaşma öne geçti. Ama gezi'nin yarattığı enerjiyi pistonun arkasına vermek olanaklı mıydı? Yani gezi hareketinin tek adaylar üstünde odaklanmasi mümkün müydü?
En tutarlı öneriyi ÖDP yapmıştı. "Taksim Dayanışması'nı "İstanbul Dayanışması"na dönüştürerek gündemi ve yerel seçimleri öylece ele almak... İstanbul için ortak ve tek aday olabilir miydi bilinmez. Ama ÖDP'nin önerisi kendisinin yönetimde etkili olduğu birkaç meslek odasına yaparmış gibi davrandı. Ne parti yöneticileri, ne de Alper Taş başkan kapı kapı dolaşmadı. Bu öneriyi ciddi olarak yapanın kamuoyuna açık bir şekilde, defalarca CHP'nin ve BDP'nin kapısını çalması gerekirdi biz de duymuş olurduk.
CHP'nin Sarıgül'ü aday gösterecek gibi görünmesi CHP'nin Gezi hareketliliğinden pek bir şey beklemediği anlamına geliyor. BDP milletvekili olarak bilinen şimdinin HDP eşbaşkanı Sabahat Tuncel CHP'nin kürtlerin özgürlük ve haklarını destekler bir siyasete yönelmesi durumunda yerel seçimde ittifak yapabileceklerinin sinyalini verdi. BDP için gerçekten siyasi kazancı yüksek olabilecek bir adım. Hem barış yolunda hem de haklar için ana muhalefetin desteği, belki de en ulusalcı taban ile muhataplık. Ama CHP'nin kendi iç dengeleri bu tarihi ittifaka ve seçim zaferine imkan verecek mi? Sarıgül'ün bu denklemde bir yeri var mı? Yoksa Gürsel Tekin daha mı uygun aday? Bu durumda Sırrı Süreyya'nın lafı edilecek mi? AKP medyasından bile destek alan ve şaşırtıcı kamuoyu desteği olduğu söylenen Sarıgül'ün oy tabanı gerçekten CHP'ye Türkiye çapında %7 mi getirecek? Göreceğiz.
Cumhurbaşkanının ve Cemaat çevrelerinin Erdoğan'ın sert uslubuna göre daha yumuşak tavırları kandırmaca. Adnan Hoca bile "ateist arkadaşlar" tabiri kullanıyor. Batı Tayyibe bir alternatif arıyor ama cemaat da olası her alternatifte yer almak istiyor.
Evet küresel sermaye Erdoğan'dan rahatsız ama sözü edilecek bir alternatif de yaratabilmiş değil. Ne kadar olgunlaştırdığını yerel seçimlere birkaç gün kala, hatırı sayılır medya kuruluşlarının 180 derece dönerlerse öğreneceğiz ki alternatif hazır. Ama Tayyip seçimde yerini korur yada zaferle çıkarsa küresel sermaye ile pazarlığa güçlü oturacak ve olan bizim özgürlüklerimize olacak, baskı belki de şiddete dönecek, yaşam alanımız da daralacak. Bu yüzden yerel seçimlerde gerileme sinyali, demokrasi için faydalı olacak...
CHP, cemaat ittifakı olası mı?
Olursa Tayyip'ten beter olur mu? Olur!.
İnanmayanlar Samanyolu Tv'deki dizilere baksınlar. Barış sürecinde bile olsak gerilla da yöre halkı da nasıl gösteriliyor.
Mecliste başörtüsü serbest olmuş oldu. Başörtüsü takana kimse karışmasın. Tamam da! Mini eteğin, dekoltenin özgürlüğü olmayacak mı? Baskıyla başörtüsü takmaya zorlananlara ne demeli? İster baba zoru, ister koca, ister ana, ister kayınpeder, ister kaynana, ister abi zoruyla olsun!....
Artık AKP'nin mağduriyet bahanesi kalmadı.
Fenerbahçe
Futbolda şike var mıdır? Vardır biraz herhalde... Ama aylar yıllar boyu soruşturma yapılıp bunun sanıklara ulaşmadan yürütülmesi normal değil. Polis şikeyi bu kadar derin soruşturmaz. Şikeden pay almaya yönelir. Böyle bir soruşturma ancak merkezi operasyon demektir. Muhtemelen devasa futbol parasının ele geçirilme operasyonu. Aziz Yıldırım direndi... Şimdilik oyunu bozdu.
Yeni Harman
Yazarın Dİğer Yazıları
Diktanın, savaşın panzehiri
26 Ağustos 2016Başkanlık: Kontrgerilla Projesi
23 Mayıs 2015Wolinski’nin Turist Rehberi Yazıyor
20 Ocak 2015AKP Kobane’de treni kaçırdı..
16 Kasım 2014Kobane - Çanakkale - Stalingrad
11 Ekim 2014Irak'ı böldüler. Bölen kim?
16 Temmuz 2014Soma Milat..
1 Temmuz 2014Anahtar parti
5 Mayıs 201417 değil 18 Aralık karşı darbesi ile ARA REJİM'deyiz
26 Mart 2014AKP'nin Yeni Türkiye'si mi? Yeni İktidar mı?
5 Mart 2014Kontralar Arası Savaş
1 Şubat 2014Demokratik Reform Paketi: Samimiyetsizlik abidesi
8 Kasım 2013Çapulcular esas Rojava'ya Destek olmalı.
15 Ekim 2013Artık İktidarın Medyası da demeçleri de Evren'in 12 eylül döneminin tamamen kopyası..
29 Ağustos 2013Gezi Direnişi Kürt barışına halkları katıp şovenizmi yıkabilecek mi?
5 Ağustos 2013Gezi Parkı direnişi 12 Eylül düzeninin sonu olabilir
15 Temmuz 2013