Sol Darbecilik Bitti: Gezi parkına saldırıldığı gün jandarma toması ve akrepleri gelip de su sıkmaya başlayıp gaz atınca "en büyük asker bizim asker" sloganları atan bazı eylemcileri hayal kırıklığına uğrattılar. Eylemin dorukta olduğu anda da yardıma koşmayınca: Sol darbecilik bitti.
"Gezi direnişi 12 Eylül düzeninin sonu olabilir" demiştik.. Arada gezi komünleri kuruldu, önce meydan boşaltıldı, sonra park içine operasyon sonra yine günlerce yüzbinler direndi, ve park forumları başladı. Korku duvarının aşıldığı konusunda herkes anlaşıyor ama kimse kendini yanıltmasın bu korku 11 yıllık bir korku değil tam 33 yıllık 12 eylül 1980in, darbenin toplumun derinliklerine saldığı korku. O tarihte doğmamış olanlar bu korkuyu yendiler. Hala da korkmuyorlar, bizim kuşağın da korkularını yendiler. O yüzden ben de hala Gezi direnişi 12 eylül düzeninin sonu olacak diyorum.
Artık 12 eylül düzeni AKP ve Tayyip Erdoğan şahsında cisimleşmiştir ve bu gerçeği Mısır darbesine karşı demokrasi şampiyonluğu bile değiştiremez. Daha erken adım atacağını sanıyordum ama Tayyip kendini 12 eylül düzenini korumakla görevlendirdi. O yüzden akil adamlar toplantısında ne baraj düşecek, ne kontr-terör dilinden vazgeçilecek diyor ne de Terörle mücadele Kanunu , toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu gibi 12 eylül damgasına sahip kanunlardan vazgeçeceğim diyor. Dahası tüm eylemlerini bu kanunlara ve onların daha modernize edilmiş türevlerine dayandırıyor. İleri demokrasi denen şey aslında anlaşıldı ki İleri Faşizm'dir. 12 Eylülün devamcısı sürdürücüsü AKP hükümetidir ve asıl darbeci de odur. Kenan'ın aşmalı devamı da Tayyip'tir...
Hala bu saatte İstanbul valisi hukuksuz toplantı tarifi yapıp parkı ve meydanı kapatmalarına gerekçe sunuyor. Toplanmak nasıl hukuksuz olabilir? Basın açıklaması , toplantı? 33 yıldır hiçbir zaman televizyonlarda muhtıra türü 12 eylül Kenan Evren imajına bu kadar benzer bir imaj hatırlamıyorum. Ne İstanbul valisi ve "kuvvet komutanları"nın yanına dizildiği tek taraflı ve yalan ve çarpıtıcı açıklamaları. Ne hergün izlediğimiz büyük televizyon kanallarının aynen 12 eylül TRT'sine tıpatıp benzer tek yanlı ve sansürcü yayınları. Ne de başbakanın meydan konuşmalarının Evren'inkileri anımsatan ayrıştırıcı ve sindirici etkisi, 12 eylül düzeninden milim farklı değil. Tek fark bir iki televizyonun farklı yayınları vede tweeter ve facebook. Bu yüzden de sonuç da biraz farklı olacak.
Ayda bir yazı yazarken güncel yazı yazmak mümkün değil ama ayın önemli gelişmeleri yaşanırken yazı için düşündüğünü egemen konu da başlık da değişiyor.
Sol Darbecilik Bitti:
Gezi parkına saldırıldığı gün jandarma toması ve akrepleri gelip de su sıkmaya başlayıp gaz atınca "en büyük asker bizim asker" sloganları atan bazı eylemcileri hayal kırıklığına uğrattılar. Eylemin dorukta olduğu anda da yardıma koşmayınca: Sol darbecilik bitti. Hoş Mısır darbesinin yapıldığı bu günlerde benzerini Türkiye'de de bekleyenler olabilir ama o gün gezinin doruk noktasında yüzbinlerce insanın sabaha kadar çatıştığı gece, Gazi Mahallesinden, Nurtepe'den otoyolları işgal edip gelen onbinlerin olduğu gece askerin gelip su sıkması sol darbeciliği bitirdi. Benim o günkü başlığım "Sol darbecilik bitti" olacaktı. Zaten bence o slogan "Mustafa Keser'in askerleriyiz" yazılarıyla karizmayı biraz çizmişti bile. Ama Yeni Harman'ın Ağustos sayısında okuyacağınız, ulusalcılar, sosyalistler ve Kürtlerin katıldığı "Gezi ruhu gerçek barışı getirebilir mi? Barışa Halkı dahil edebilir mi? Sovenizmi yıkabilir mi?" gibi çeşitli sorulara cevap arayan uzun açık oturum türü röportajı okuduğunuzda hala bu konunun gündemimizden bir süre düşmeyeceğini gösteriyor.
Meydan da Park da biraz beklense barışçı şekilde boşalacaktı
Aslında meydanın (park dışı) sosyalist fraksiyonların kendilerince boşaltılması düşünülmüştü. Bu eğilim belirmişti. Ama istihbaratı elbette saniye saniye alan polis bu karar alınır alınmaz ertesi sabah meydana girdi bir zafer kazanmış görünmek istedi, üstüne de uzlaşmaz görünmek istedi, süreç hep direnişçiyi tanımama, onu yasadışı konumda gösterme, adım atmama üzerinden devlet ve hükümet tarafından geliştirildi. Ve o sabah barikattaki direniş görüntülerine izin de vererek işi de uzattı. Evet meydan boşalacaktı ama bunun gerçekleştirilmesi için zaman gerekiyordu. Bu zamanı tanımadılar.
Park içinde de 1 çadıra inme kararı da alınmıştı ve herhalde Pazar yada pazartesi bu gerçekleşecekti. Ama bu kararı da uygulatma zamanı bırakmadılar.
Bir açık oturumla, Yeni Harman dergisinde bu sayı Sosyalist solun bu sürece hakim olmama, önderlik edememe konusunu inceleyecek, solun kendine siyaseti ve yaratıcılığı yasaklama tutumunu inceleyecektik. Ama anlaşıldı ki süreç bitmedi forumlar başladı, değişik tutum alışlar oluyor ve bu konular dergi sayfalarında tartışılacak durumda değil henüz bu ay. Ama Gezi eylemlerinde kürt hareketi ile Atatürkçülerin ceberrut polise karşı aynı safta olmalarının, kürtlerle yanyana düşmede bir türlü yol bulamayan sosyalistlerin, Gezi hareketinin ilerde daha da gelişecek bir kazanım ve halkın barışa dahil olmasında kilit önemde olduğunu düşündüğümüz için röportajı kürt , ulusalcı ve Atatürkçü çevrelerle gezinin kürt barışına olası etkisi üzerine yaptık.
Kürtler ve Gezide İkircikli Tutum
Kürt hareketi birkaç aydır ateşkeste ve iki taraftan da ölümler olmuyor. Her ne kadar ateşkesin barışa evrileceği hükümetin barışın tüm parsasını kendine toplama girişimi nedeniyle yani seçim hesaplarından dolayı belli olmasa da. AKP ile alınan yoldan geri dönme ihtimali yada AKP hükümetinin şöyle yada böyle düşüp barış işinin suya düşmesi bazı BDP kurmaylarının kaygısını açıklıyor. Eylemleri hükümeti devirmeye yöneltmek isteyenler oldu, Sözcü gazetesi yayınları Gezi'nin ruhunu yansıtmasa da etkisiz sayılmaz. Ama devirmek yada geriletmek arasında da ince bir çizgi vardır. Geriletmek meşrudur. İstifa etmesini istemek de meşrudur. Zorla devirmek değil. Demokrasiye zorlamak da meşrudur. Gezi eylemini iktidarı demokratikleşmeye zorlamaktan çok bazı devlet binalarına yönelenler mikro sayıda oldu.
AKP'nin seçim hesapları dedik. Kürdistan da BDP'nin rolünü bitirterek tasfiyesi, barışa karşı MHP'nin zayıflatılması, barışa kredi açabilecek CHP'nin dışlanması hep seçim hesapları ve niyetlenilen tekelleştirilmiş devlet yapısını kurma amaçlı. Tayyip de AKP de %75 e varan oy hesapları yapıyorlardır bu operasyonla. BDP'nin tüm kurmayları barışın garantisi türklerin kürtlerle gerçek ittifakı olmadan olmayacağını ve bunun teminatının kürt politikasının müttefiklerini yaratmasından ve müttefiklerinin sorunlarını kendi sorunlarını paylaşmak ve ortaklaştırmaktan geçtiğini anlamak zorunda. İlk andan itibaren Gezi'nin bu potansiyeli görmek gerekiyordu Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ve ilk konuştuğunda Apo sahip çıktı, bir de örgüte yakın milletvekilleri. Ama sosyalistler de Gezi bileşenleri de anlamak zorunda ki kürt hareketi ulusal bir ittifaktır içinde yoksul köylülüğün de kürt burjuvazisinin de olduğu bir ulusal ittifaktır ve farklı olaylarda yönelimleri de olacaktır. Devlet de bunu kullanır, Kendi işine yarayacak unsurları öne çıkarır diğerlerini tasfiye eder. 10000 parti yöneticisinin tek tek seçilerek KCK davasına dahil edilmesi tesadüf değil. Hatta hangi hafta hangi yöneticinin Öcalan ile görüşeceğine karar verilmesi bile tesadüf değil. Irak savaşında bile görüşmelerin ne zaman kesilip ne zaman yeniden başlayacağına emperyalizm karar verdi. İngilizler Basra'ya saldırmadan önce görüşmeler kesildi, Saddam devrilince yeniden başlatıldı. Öcalan'ın olası etkisi engellendi. Gezi'de de farklı olmayacaktı. Öyle de oldu. Bu elbette ki kürt ulusal hareketi için kırılgan bir durum. Yani öndere bu kadar bağlı olması. Önderlik hareketi olması.
Halk TV , ArtıBir TV...
Her iki kanalda da eylemin ilk haftalarında iktidarın bölücü dili yani marjinal ve illegal söylemi sıkça kullanıldı ve iktidarın bu ayrımı bahane edip operasyona kalkışmasını kolaylaştırdı. Halk Tv de ayrıca hükümeti PKK ile barış üzerinden muhalefet etmeye devam etti. Ama daha sonra rüyamızda bile görmeyeceğimiz bir şey oldu. Lice de askerin köylüyü taramasından sonra Halk Tv Nuçe Tv ‘ye naklen bağlanarak ortak yayın yaptı. İste eylemin dönüştürücü gücü, televizyonları bile hizaya getiriyor.
Mürsi'yi pot kırarken de görmüştüm
Televizyonda artık Mısır üzerinden hep Türkiye de olası darbe konuşuluyor. Bunu da AKP yandaşı televizyonlarda hepsi istisnasız, hükümet destekçisi olan konuşmacılar yapıyor. AKP yine Mısır darbesi üzerinden kendini mağdur göstermenin bir yolunu buldu. Burada Mısır demişken Kahire ve Mürsi ile ilgili bir anımı anlatmadan geçmeyeyim. 2007 de Kahire Sosyal Forumu'na HOP(BOP'a karşı HOP,Halkların Ortadoğu Projesi) koordinasyonunun organizasyonu ile katılmıştık. O zaman yeni tanıyorduk ama Müslüman Kardeşler o zaman da pek demokrat davranmamış ve beraber organize ettikleri forumu Mısır Komünist Partisi terk etmek durumunda kalmıştı. Bir tek sol adına geniş temsille İngiliz Troçkist SWP(Socialist Workers Party)nin enternasyonal şubeleri ve merkezi katılmıştı... Elbette her sosyal forumda olduğu gibi bir sürü bireysel sol katılım da vardı. Oturumlardan birinde Mürsi (o zaman cumhurbaşkanı Mübarek idi elbette) divan başkanı idi ve ön sunuşlardan birini yaptı. Başka Müslüman kardeşler konuşmacıları da vardı ve konuşmalarında BOP'a karşı konuşmak şöyle dursun BOP'u nasıl en iyi Müslüman Kardeşlerin Mısır ve Ortadoğu'da savunacaklarını o zaman iktidar olan Mübarek'ten ne kadar daha sadık bir batıcı(yani işbirlikçi) iktidar olacaklarının garantisini veriyordu. Hem de sosyal forum gibi genellikle sol ve anti-emperyalist dinleyicilerin olduğu bir ortamda. Dinleyiciler de konuşmak için kürsüye çıkıyorlardı ve SWP'den Chanie Rosenberg ve (kendisi SWP lideri Tony Cliff in dul eşidir ve forum bileşenleri ve organizatörleri tarafından da iyi tanınır) herhalde Yahudi düşmanı bazı konuşmalardan alınmış olacak ki sözüne kendisinin de Musevi olduğunu söyleyerek başladı. Oturum başkanı olan Mürsi şöyle bir pot kırdı. "You are jewish but You are against İsrael, against zionism I hope" (yahudisiniz ama umarım İsrail'e ve Siyonizm'e karşısınızdır) dedi. Sanki Yahudi olan siyonizme karşı olamaz anlamında ve Müslüman olan ırkçı yobazlığa karşı olamaz anlamında, biraz da kendini ele veren bir söz...
Darbe Adeviye'ye değil Tahrir'e karşı
Ordu Mısır da tam Türkiye'deki gibi olmasa da onyıllar boyunca askeri vesayetin etkisi altında, cumhurbaşkanları genellikle ordudan oldu. Nasır, Enver Sedat, vs. Ekonomik olarak da egemen olan ordu sadece kurumları zorlayarak değil ekonomiyi de yönlendirerek iktidarla oynama şansına sahip. NATO üyesi olmasa da tüm önemli subaylar ABD de eğitiliyor ve içli dışlı. Ordu 2011 de de tahrir eylemleri üzerine darbe yaptı, Mübarek'e "hadi git" dedi ve Tahrir'i başlatanların değil Müslüman Kardeşlerin iktidar için önünü açtı. Bunun o zaman uygulanmış Müslüman kardeşleri derin krizde iktidara getirip yıpratıp tekrar devirmek için bir taktik mi olduğunu, yoksa tahrir'in gerçek bir sosyal devrime dönüşmesini önlemek için mi yapıldığını zaman gösterecek.
Bu darbe aslında Temerrüd hareketine karşı yapılmış ve Müslüman kardeşler iktidarını bir anlamda kurtarıp tekrar güçlendirecek olma ihtimali de gözden ırak tutmamalı. Ordu Amerikancı ise Temerrüd-Tahrir tepkisini dindirmek en akıllıca yol. Ayrıca küresel kapitalizmin bu aşamasında ne kadar faşist olursa olsun ulusalcı bir harekete emperyalizmin güvenmesi söz konusu değil. Kaldı ki Nasır hareketi Sovyet dostluğu ile bağımsızlıkçılığı özdeşleştiren bir hareketti(o dönemin 3üncü dünyacılığı) ve kendini Arap Sosyalisti olarak adlandırıyordu. /Yeni Harman
Yazarın Dİğer Yazıları
Diktanın, savaşın panzehiri
26 Ağustos 2016Başkanlık: Kontrgerilla Projesi
23 Mayıs 2015Wolinski’nin Turist Rehberi Yazıyor
20 Ocak 2015AKP Kobane’de treni kaçırdı..
16 Kasım 2014Kobane - Çanakkale - Stalingrad
11 Ekim 2014Irak'ı böldüler. Bölen kim?
16 Temmuz 2014Soma Milat..
1 Temmuz 2014Anahtar parti
5 Mayıs 201417 değil 18 Aralık karşı darbesi ile ARA REJİM'deyiz
26 Mart 2014AKP'nin Yeni Türkiye'si mi? Yeni İktidar mı?
5 Mart 2014Kontralar Arası Savaş
1 Şubat 2014Neden herkes HDP'ye karşı
3 Aralık 2013Demokratik Reform Paketi: Samimiyetsizlik abidesi
8 Kasım 2013Çapulcular esas Rojava'ya Destek olmalı.
15 Ekim 2013Gezi Direnişi Kürt barışına halkları katıp şovenizmi yıkabilecek mi?
5 Ağustos 2013Gezi Parkı direnişi 12 Eylül düzeninin sonu olabilir
15 Temmuz 2013